Öne Çıkan Yayın

Günün sözü: "Fransa'ya, "Liberté, égalité, fraternité", "süvari, piyade, ve topçuluk"'dan daha az rehberlik etmiştir."

"Liberté, égalité, fraternité" özdeyişi dilimize "Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik" olarak çevrilebilir. Bu üçlemenin ne a...

8 Eylül 2011 Perşembe

"askerlik tarihi" = "savaş tarihi" mi?

Dün, "askerlik tarihi" alt dalının neden önemli olduğuna kısaca değinmeye çalıştık. Bugün, konuyu biraz daha açalım.

Neredeyse insanlığın varoluşu ile eşit olan, askeri tarihini, günümüze kadar incelemek, tek bir insanın, yaşam süresini aşar. 

Ayrıca, askerlik tarihinin geçirdiği evrim, silah teknolojilerine, orduların organizasyonel yapılanmasında ki değişikliklere (ve onların içinden geldiklerin toplumların sosyo-kültürel, ekonomik ve politik değişimlerine) bağlı olduğundan, çok boyutlu olarak ele alınmalıdır.
Söz konusu değişim, birden fazla faktörün, hem kendi içinde, hem de birbirleri ile olan karşılıklı etkileşimleri sonucunda, gerçekleşmiştir. 

"Bu faktörler nelerdir? Karşılıklı değişim hangi ortamlarda ve nasıl gerçekleşir?" şeklinde sorular, bu grupta yapacağımız yazışmaları aşar. 

Ancak, bunların en önemlilerinden, sürekli olarak bahsetmekteyiz. Silah, orduların organizasyonu, askeri eğitim, komuta ve kontrol kademesinin önemi, ekonomi, politika, kültür,sanayi üretimi, coğrafya, din, vb. bir çok unsur "askeri tarih" incelemelerinde rol oynar. Tüm bu unsurların gelip birleştikleri son nokta, muharebe alanı, diğer bir deyişle "savaş"'tır.

Bundan dolayı, askeri tarih incelemelerinde, "savaş" en çok okuduğumuz, en çok duyduğumuz, en ön planda olan olgudur. Bu sebeble, "askerlik tarihi" = "savaş tarihi" gibi bir fikir oluşmuştur.
Savaşa giden yolun, en azından savaş kadar önemli olduğunu, burada, farklı örneklerle anlatmaya çalışacağım. 

Diğer bir deyişle, "muharebe alanı" her zaman ana ilgi odağımız olacaktır. Ancak, oraya giden yolda ki faktörleri ve gelişmeleri iyi analiz etmezsek, kimin neden galip gelip, diğer tarafın neden yenildiğini, asla tam olarak anlayamayız.

7 Eylül 2011 Çarşamba

"Askerlik tarihi", neden önemlidir?

"Askerlik tarihi", neden önemlidir?; sorusuna verilecek cevap, aslında, bir kitabın, başlı başına bir bölümünü, rahatlıkla kaplar. Burada, kısa bir cevap vermek istersek:

Her şeyden önce, vurgulanması gereken nokta, savaşın, insanlık tarihinin vazgeçilmez (ne yazık ki!) bir öğesi olduğudur. Dünya tarihini incelediğimizde, her devirde ve neredeyse, her toplumda karşımıza çıkar.

Diğer bir deyişle, "savaş" ve insan" maalesef, birbirinden ayrılamayan iki olgudur. Carl von Clausewitz'in deyimiyle "Savaş, politikanın, başka amaçlarla devamıdır!" Politikasız bir Dünya, düşünülemeyeceğine göre, savaşsız, bir Dünya'da olmayacaktır. (Umarım, yanılırım!)


Onun, bu çok ünlü sözünü ,daha basite indirgeyip, mikro bazda bir örnek vermek istersek, çok temel bir psikolojik analiz yapmamız yeterli olur.

"İnsanoğlu'nun, bireysel istekleri sonsuzdur!" 

Bu bağlamda, bir gün, bir yerlerde, en azından iki insanın, çok basit bir maddeyi paylaşmamalarından dolayı kavga etmeleri, çok yüksek bir ihtimaldir. Bu bireyler, zamanla, gruplara; gruplar, kabilelere; kabileler toplumlara dönüşerek, bir savaşa veya en azından, bir çatışmaya yol açabilirler. (En basit haliyle, savaşa giden yol...)

Dünya tarihini incelediğimizde, her devirde ve neredeyse, her toplumda karşımıza "savaş" olgusu çıkar. Sadece tarih biliminin değil, arkeoloji, psikoloji, antropoloji, sosyoloji gibi diğer bilimlerin yaptığı son araştırmalar, “insan” ırkının var olduğu her yerde, en azından belirli bir zaman kesitinde, “savaş” olgusunun ön plana çıktığını göstermektedir.

İşte, bundan dolayı, "savaş" olgusunu inceleyen, "askerlik tarihi"'ni gözardı edemeyiz. 

Ülkemizde, maalesef, çok ihmal edilmiş olan, bu alt - tarih dalı, "Nereden geldik? Nereye gidiyoruz?" sorusuna verilecek cevapları ararken, mutlaka hesaplara katmamız gereken "verileri", bize sunar.