Öne Çıkan Yayın

Günün sözü: "Fransa'ya, "Liberté, égalité, fraternité", "süvari, piyade, ve topçuluk"'dan daha az rehberlik etmiştir."

"Liberté, égalité, fraternité" özdeyişi dilimize "Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik" olarak çevrilebilir. Bu üçlemenin ne a...

7 Şubat 2014 Cuma

Günün belgeseli: Alman "ZDF-İnfo" kanalında yayınlanan "Hitler'in Savaşçıları" isimli belgeselin ikinci bölümü!

Alman "ZDF-İnfo" kanalında yayınlanan "Hitler'in Savaşçıları" başlıklı 6 bölümlük ve ilk defa 1998 yılında yayınlanan belgeselin ikinci bölümünü ekliyorum.

Hazırlayıcısı, Guido Knopp isimli 1980'lerden itibaren devlet kanalı olan ZDF için çalışan bir tarihçi-gazetecidir. Öncesinde "Frankfurter Allgemeine Zeitung" ve "Welt am Sonntag" gazetelerinde (ortanın sağı olarak nitelendirebileceğimiz) çalışmıştır. Devletten aldığı destekle özellikle Nasyonal Sosyalizm tarihi üzerinde uzmanlaşmış çok üretici bir yazardır.


Kitapları ve bunlardan üretilen belgeselleri çok geniş kaynaklara dayanır ve anlatımı/sunumu akıcı ve kolay anlaşılır bir tarza sahiptir. Diğer bir deyişle, Almanya'da popüler tarih yaratıcıları arasında en ön sıralarda yer alır. Belgesellerinde ki sorun, her ne kadar bir kaç bölümden oluşsa da, neredeyse 30 yıla yakın bir dönemi anlatırken doğal olarak oluşan bilgi patlaması ve dönemsel atlamalardır. Bir nevi bilgilerin kısıtlı zaman dilimine sıkıştırılması sonucu oluşan bir bombardıman ve bunun sonucu seyirci de kopmalar yaşanır. Bundan dolayı, kitaplarını okumak daha verimlidir.

Bugün 6 bölümlük belgeselin üçüncü kısmını size sunuyorum. 

Aşağıda "youtube"'da bulduğum İngilizce versiyonun linkini ekliyorum.

Hitler'in Savaşçıları / Manstein / Guido Knopp / İngilizce / Bölüm 2

Belgeseli takip edenler, Knopp'un ele aldığı karakterlerin analizini sosyal, ekonomik ve politik etkileşimler ışığında yaptığını göreceklerdir.

"Devlet kanalı" olan ZDF için çalıştığı gerçeğini hiç bir zaman unutmayalım. "Resmi kaynaklara" dayalı bir popüler tarihçilik yapmak zorunda kalmış, "Holocaust", savaş öncesi uluslararası politika, 2 savaş arası dönemde ki ideolojik çatışmanın Avrupa siyasetine ve Alman iç politikasına etkileri, 1. Dünya Savaşı'nın mirası gibi konulara belirli bakış açılarından yaklaşmıştır. Yine de çok verimli ve seyretmesi/okuması her zaman öğretici bir tarihçi/gazetecidir.

Dilimize 2 kitabı tercüme edilmiştir. Daha önce tanıtmıştım. Her iki kitabın tercümesi güzeldir. Fiyatları uygundur. Baskı kalitesi ülkemiz koşullarındadır.


Diğer bölümlere bu linkden ulaşabilirsiniz:
https://savasvetarih.blogspot.de/search/label/Guido%20Knopp

4 Şubat 2014 Salı

"Atlas Tarih" dergisinin, 25. sayısı (Şubat/Mart2014)!

Bu ay tarih meraklıları için bereketli bir ay; çünkü “Bugünü anlamak için, #tarih“ dergisinin yanında, tanıtmak istediğim ikinci bir dergi daha var.

O da “Atlas Tarih”. İki ayda bir yayınlanan bu süreli yayının 25. sayısı (Şubat/Mart2014) çıktı.

Bu ayki sayfa sayısı 146 olan derginin, satış fiyatı 14.- TL.

Gazete bayine.. (En azından eskiden öyleydi!)

Ilginizi çekebilecek diğer yazılar:

tarihdergileri

2 Şubat 2014 Pazar

Stalingrad muharebesi'nin bitişi ve Alman 6. Ordu'sunun sonu!

Bugün 2. Dünya Savaşı'na damgasını vurmuş başka bir muharebenin bitiş günü:

"Stalingrad kuşatması"

Veya diğer adıyla, "Stalingrad muharebesi"

Bolşevik devrimi sonrasında, diğer bir çok şehir gibi, ismi değiştirilen ve "Stalingrad" konulan, Volga nehrinin kıyısındaki bu şehir, büyük bir endüstri ve ticaret/taşımacılık ağına sahipti.

http://upload.wikimedia.org/wikipedia/en/9/94/Map_european_russia_volgograd.png

Hem bu stratejik konumu, hem de Hitler'in, "Stalin'in şehrini alın!" şeklinde vermiş olabileceği düşünülen (lafı bilerek yuvarladım; çünkü elimizde kesin bir belge yok!) bir emir nedeniyle, 1 Ağustos 1942 tarihinden, 2 Şubat 1943 tarihine kadar süren, "Stalingrad Muharebesi" veya "Stalingrad Kuşatması" General Friedrich Paulus komutasındaki Alman 6. ordusunun teslim olması ile sonuçlanmıştır.

Nazi Almanyasının 22 Haziran 1941 tarihinde, "Barbarossa Harekatı" adı altında, Sovyetler Birliği'ne saldırmasının ardından geçen bir yıldan fazla sürede, hem Alman ordusu tarafından uygulanan "Blitzkrieg" (Yıldırım savaşı) tekniğinin başarısı sonucu, hem de Stalin'in 1937 yılında uyguladığı temizlik sonrasında teknolojik ve yönetim açısından zayıf olan Rus ordusunun verdiği kayıplar:

1 milyon kayıp ve 3 milyon esir (toplam 4 milyon!) idi.

Buna rağmen, Rus Genelkurmayı STAWKA'nın verilerine göre, halen,

16 milyon Sovyet vatandaşı silah altına alınma yaşında idi.

Ural dağlarının ardına taşınmış olan, Sovyet endüstrisi yılda,

4500 tank,

3000 uçak,

14.000 top üretmekteydi.

Bu esnada, Sovyet işgaline başlayan Alman ordusundaki, her 10 tanktan ancak, 1 tanesi işler haldeydi.

İşte tüm bu gerçekleri göz ardı eden Hitler; Rusların, tükenme aşamasına geldikleri iddiasıyla, Stalingrad ve Kafkaslar'a aynı anda saldırma kararı alır.

Ama, yalnız o değil, aynı zamanda, Alman ordusuna komuta eden bir çok general de, aynı yanılgıya düşmüşlerdir.

Örneğin, Ordu Grubu A'nın komutanı olan, Ewald von Kleist, "4. Tank Ordusu'nun sadece, Stalingrad'a giden yolları tıkadığını!" vurgulayarak, bu ordunun büyük bir kısmını, Kafkaslar'ı işgale göndermiştir.

Halbuki, Barbarossa Harekatı'nın ilk yapılan planlarına göre, 4. Tank Ordusunun, 6. Ordu ile birlikte Stalingrad'a saldırması ve kanatları koruması gerekiyordu.

General Paulus komutasında,
Alman 6. Ordu ile 4. Tank Ordusunun küçük bir kısmı,
3 İtalyan,
1 Macar tümeni
ile
bir Hırvat alayı (369. alay) bulunmaktaydı.

Kuşatma ile ilgili çarpıcı bir veriler:

Almanlar ve müttefiklerinin askeri gücü 850.000 asker

Bunların arasında, 50.000 adet Alman ordusu tarafından esir alınmış, Sovyet askeri bulunmakta idi. Çeşitli nedenlerden dolayı taraf değiştirmiş, bu askerlere Almanlar tarafından takılan isim Hiwi (Hilfswillige: yardım etmeye gönüllü anlamında) idi.

Gönüllü olmak için, çeşitli nedenler vardı. Bunlar, esir kamplarında bakımsızlık nedeniyle oluşan, tifüs, kolera, v.b. hastalıklardan ölmek yerine, şansını cephede denemek istemekten, zorla Sovyet sistemi tarafından askere alındığı için taraf değiştirenlere; Stalin'in uyguladığı, "temizlik" harekatları esnasında kaybettiği aile bireylerinin intikamını almak isteyenlere kadar çok çeşitli nedenlerden dolayı taraf değiştiren bu askerlerin, savaş sonuna kadar, beklenenden çok dadha sadık bir biçimde Almanların yanında savaştığı, Alman kayıtlarında vurgulanmıştır.



Sovyetler Birliğinin askeri gücü 1.700.000 asker!

Stalin'in, muharebe başladığı zaman verdiği, "Sivillerin şehri terk etmesi yasak!" emri, Sovyetlerin verdiği sivil kaybın yüksekliğinde önemli rol oynamıştır.

Çünkü 2. Dünya Savaşı'nın başından beri, Alman Hava Kuvvetleri'nin (Luftwaffe) sivil-askeri hedef ayrımı yapmadan, her yerleşim yerini bombaladığı bilinen bir gerçek idi.

Bütün muharebe boyunca Luftwaffe şehre 100.000 ton bomba atmıştır.

Ancak Ağustos sonunda, şehrin kuşatma altında olduğu kabul edilince, sivillerin tahliyesine başlanmış; ancak bu kadar büyük bir şehir nüfusunun boşaltılması mümkün olmadığından, yaklaşık 75.000 sivil kışı, yıkıntıların arasında, her türlü destekten yoksun geçirmek zorunda kalmış ve çoğu donarak veya açlıktan ölmüştür.

28 Temmuz 1942 tarihinde, Stalin ünlü, "Tek bir adım bile geri çekilinmeyecek!" emrini vermiş; aynı zamanda, korkaklık gösteren ve firar eden Rus askerlerinin yakalandıkları yerde vurulması için ceza ve idam takımları kurdurtmuştur.

Bunlardan birisine de, gelecek Komünist Partisi Birinci sekreterlerinden birisi olan Nikita Kruşçev komuta etmistir.

6. Ordu ve beraberindeki müttefikler 12 Kasım 1942 tarihine kadar, şehrin %90'lık kısmını çok büyük kayıplar vererek ele geçirmişlerdir.

Öyle ki Hitler, ünlü "Löwenbraeukeller" (Bugün, Münih'de, hàlà, çok turistik bir birahane olan) konuşmasında, Stalingrad'ın düştüğünü ilan etmiştir. (Daha sonra kafasına düştü!)

http://www.youtube.com/watch?v=_7GZqDydOtg&feature=related

Konuşmasının, bir yerinde "Biz onu (Stalingrad) aldık! Volga'dan yukarıya (kuzeye), artık hiçbir gemi gidemiyor!" diyerek, şehrin önemini bir kere daha vurgular.

"Sturmpioniere" adı verilen "yakın mesafe dövüşlerine uygun hafif silahlarla donatılmış piyadeler", ilk olarak 2. Dünya savaşı'nın bu devresinde ortaya çıkmışlar ve o zamanki piyade için, sıradışı bir donanım olan makinalı tüfek, alev makinası ve ağır patlayıcılarla donatılan bu takımlar, şehrin geriye kalan %10'luk bölümünü ele geçirmek için kullanılmıştır.

Alman birliklerinde disiplin suçu işleyen askerler, ceza olarak, bu birliklere tayin edilmişlerdir.

Bilhassa, savaşın bu son bölümünde, artık, "sokak savaşı" deyimi yetersiz kalıyordu; çünkü apartman katlarını, hatta bazen daireleri ele geçirmek için, çok kanlı bir mücadele veriliyordu.

1993 yılı Alman yapımı "Stalingrad" filmi, hem bu çatışmaları göstermesi açısından, hem de yeni oluşturulan birlikleri konu alması bakımından ilginçtir.

Aşağıda filmden bir kesit:
http://www.youtube.com/watch?v=uXNrYoO-7qU&feature=related

Şehrin neredeyse tamamını ele geçirmelerine rağmen 6. ordu, 19 kasım 1942 tarihinde başlayan "Operasyon Uranus" isimli Sovyet karşı saldırısı ile 5 gün gibi kısa bir süre de kuşatıldı.

Yani, kuşatanlar, kuşatılanlarla yer değiştirdi.

General Paulus, elinde yeteri kadar malzeme olmadığından kuşatma yarma girişiminde bulunamadı.

Hava Kuvvetleri Generali Hermann Göring, Hitler'e 6. ordunun ihtiyacı olan, günlük 550 ton malzemeyi havadan gönderebileceğini garanti ettiyse de; kuşatma sonuna kadar ortalama olarak, günde sadece 100 ton gönderilebildi.

Ocak 1943 tarihinde, kuşatma altındaki her Alman askerinin günlük tayını 60 gramlık ekmekten oluşuyordu.

Tüm çabalarına karşın, azalmakta olan mühimmat ve yiyecek bir yandan, kuşatmanın içerden veya dışardan yarılma ümidinin kalmaması nedeniyle, 31 Ocak 1942 tarihinde General Paulus, 6. ordunun teslim olma anlaşmasını imzalar.

Böylelikle, 2. Dünya Savaşı'nda ilk defa, bir Alman ordusu teslim olur (savaş dışı bırakılır!) ve bir Alman generali düşmana esir düşer.

Savaş sonrasında her iki tarafın ölü sayısı:

Almanlar ve müttefikleri: 150.000 asker

Sovyetler Birliği: 500.000 asker ve 500.000 sivil

Esir düşen Alman asker sayısı 120.000

Savaş bittikten sonra, Sovyetlerdeki esaretten ülkesine geri dönen Alman esir sayısı 6.000

Bu muharebe, Doğu cephesinde bir dönüm noktası olarak kabul edilir; çünkü bu andan itibaren, insiyatif Sovyetlerin eline geçmiştir ve Alman Genel Karargahı, savaşın gidişatını değiştirecek insan ve malzeme gücünün sınırını geçtiğini anlamıştır.

Bu muharebe, günümüze kadar, bir çok filme, kitaba, savaş oyununa (acı da olsa!) konu olmuştur.

Bir daha başka "Stalingrad"'lar olmaması dileğiyle!