Öne Çıkan Yayın

Günün sözü: "Fransa'ya, "Liberté, égalité, fraternité", "süvari, piyade, ve topçuluk"'dan daha az rehberlik etmiştir."

"Liberté, égalité, fraternité" özdeyişi dilimize "Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik" olarak çevrilebilir. Bu üçlemenin ne a...

30 Nisan 2015 Perşembe

Strateji ve savaş planlaması!

Bir savaşta, sahip olunan araçlarla, hedeflenen amaç veya amaçlar arasında ki denge hayatidir.

Elinizdeki araçlara bakarak, hangi amaç veya amaçlara ulaşabileceğinizi, çok gerçekçi bir biçimde saptamalısınız.

Bazı durumlarda, eldeki araçların sınırlarını zorlayarak, bir veya birden fazla beklenmedik başarılar, elde edilebilir. Ancak, bu başarıların, zaman ve coğrafya sınırları içerisinde gerçekleşebileceğini, asla unutmamak gerekir.

Sadece eldeki askeri unsurlara değil, sosyo-ekonomik, sosyo-politik  ve kültürel öğeleri de stratejik hesaplamalara katmak gerekir.

Planlanan savaşın niteliği, hedeflenen amaca bağlıdır. Kısa süreli bir “sınırlı savaş” ile “topyekün savaş”, çok farklı sayısal ve niteliksel özellikler gerektirir. Her iki durumda uygulanacak olan stratejiler, sözü edilen bu öğelere dayandırılarak saptanmalıdır.

Bir ülkenin sahip olduğu nüfus, nüfusun dağılımı (erkek/kadın ve genç/yaşlı oranları), ülkede ki iş gücü ve dağılımı, ülke ekonomisinin, bilhassa ağır sanayi ve teknolojik üretimin düzeyi, stratejiyi belirlemede rol oynayan, ana sosyo-ekonomik unsurlardır.

Bilhassa, 2. Dünya Savaşı’nın Doğu Avrupa cephesinde, iki farklı ideolojinin ölüm-kalım mücadelesinde, farklı ideolojilerin kitleleri motive etme konusunda ki farklılıklar, sosyo-politik unsurların önemini çok iyi vurgular.

Hiç bir kâr amacı gütmeyen Sovyet ekonomisi, işçilerden ve köylülerden aldığı verimi, her türlü metodla maksimize ederek, askeri araç, silah ve mühimmat üretiminde, çok kısa sürede, beklenmedik rakkamlara ulaşmıştır. Gerek cephede savaşan askerler gerekse cephe gerisinde üretenler, saldırıya uğramış bir ülkenin vatandaşları olarak, doğal bir fedâkarlık göstermişlerdir. Ama, bunun yanında, korkutma ve ceza, savaşın bilhassa ilk iki yılında, çok önemli bir “motivasyon” aracı olmuştur.

Bunların yanında, Napolyon Bonapart’a atfedilen, “Coğrafya bir ülkenin kaderidir!” lafını asla unutmamak gerekir. Ülkenin coğrafi konumu ve sahip olduğu doğal kaynaklar, neredeyse, askeri gelişimin sınırlarını önceden saptar.

“Strateji”, neredeyse hemen herkes tarafından bilinen bir deyimdir. Askerlikte ve spor dahil olmak üzere, günümüzde neredeyse bir çok alanda kullanılan diğer bir terim ise, “taktik”’dir. Bu ikisi değişik düzlemlerde/boyutlarda gerçekleştirilen askeri müdahalelerin planlamasını ve yönetimini tanımlar.

Taktik, farklı muharebeler veya çatışmaların her birinde, elde ki askeri birliklerin nasıl kullanılacağını saptama sanatıdır. Stratejik planlamaya nazaran çok daha dar bir alanda ve kısa bir zaman limiti içinde gerçekleşecek olan bir askeri müdahalenin planlanmasıdır.

Strateji ise, eldeki tüm sivil ve askeri kaynakları, sosyal, ekonomik ve politik koşullar çerçevesinde göz önüne alarak, ülkenin coğrafi konumunu ve savaş hedeflerini hesaplayarak, makro bazda ve en geniş/üst düzeyde, yapılması gereken uzun vadeli planlamadır.

Diğer bir değişle, savaş planlaması, üç ayrı boyutta/düzlemde yapılır.

Bu üç farklı askeri yönetim farklı düzlemlerde/boyutlarda uygulansa da, hepsinde geçerli olan belirli kurallar vardır.

-Savaşın, harekâtın veya muharebenin hedefi nedir?

-Bu hedefe ulaşmabilmek için elimizde ki kaynaklar nelerdir?

-Söz konusu kaynakların yeterli olup/olmamasına bağlı olarak alternatif plan nedir?

-Tüm bu değerlendirmeler, coğrafya, düşmanın elinde ki güçler, düşmanın hedef veya hedefleri göz önüne alınarak yapılmalıdır.

Gerçeklerden uzaklaşan ve/veya kendine aşırı güvenenler sonunda yenilgiye uğrarlar. Diğer bir deyişle, "Çıkamayacağınız topraklara girmeyin!"

27 Nisan 2015 Pazartesi

Günün kitabı: Waffentechnik im zweiten Weltkrieg / Alexander Lüdecke

Almanca kitaplar serimizde bu defa bayağı büyük ve kalın bir kitaba yer veriyoruz.

“Waffentechnik im zweiten Weltkrieg”

Yazarı Alexander Lüdecke olan kitap, ilk defa 2007 yılında basılmış. Bir sonra ki baskılarının 2010, 2011 ve 2012 yıllarında gerçekleştiğini göz önüne alırsak, okuyuculardan gelen tepkinin olumlu olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Parragon Books tarafından basılan, 320 sayfalık kitap, sadece içeriği ile değil, boyutlarıyla da, göze hitap ediyor.

2. Dünya Savaşı’na katılmış, “tüm” ülkelerin, kara, hava ve deniz savaşlarında kullandığı silahları içeren bir kitap yazmaya kalkışmak bile, takdire şayan bir atılım.


Doğal olarak, görsel malzemesi ağırlıklı bir kitap. İçindeki fotoğrafların ve teknik çizimlerin sayısının 500 ‘den fazla olduğu yazılmış. (İtiraf edeyim, saymadım!)

Bence önemli olan nokta, tüm bu görsel malzemenin yanında, her bir silahın gelişimi ve kullanım tarihçesi hakkında verilen bilgilerin de, kitapta azımsanmayacak bir kapsamış olması.

Tabancadan bombardıman uçağına kadar, kullanılan silahlar ve araçlar hakkında yeterli (!) bilgileri kapsayan ve anlaşılabilir bir dilde anlatan bir eser çıkmış ortaya. Verdiği bilgiler konusunda çok ayrıntıya girmediğini burada vurgulayalım, zaten, bu kadar geniş kapsamlı bir eserde gerek yok.

Gerek yapılan sıralama, gerekse açıklama için kullanılan dil ve sunulan veriler, akıcı ve kolay anlaşılır bir başvuru kitabı yaratmış.

2. Dünya Savaşı silahları hakkında, tarihsel ve tekniksel gelişimleri ile taktiksel kulannım alanlarına dair, güncel ve profesyonel bir başvuru kitabı. Bir ansiklopedi olduğunu iddia etmiyeceğim, çünkü o tipte bir kaç çalışma var.

Örneğin, „Waffen des Zweiten Weltkriegs. Eine Enzyklopädie" („2. Dünya Savaşı’nın silahları. Bir ansiklopedi!“ isimli eser, 1500 sayfalık bir çalışma!)

Zaten, yazarın da “Silah tekniği” konusunda bir eser sunduğunu unutmayalım!


Savaşa katılan bazı ülkelere ait bir takım silah sistemlerinin yer almadığını ve bir kaç noktada hata yapıldığını kenara not edelim. (Hollanda, Belçika ve İskandinav ülkeler eksik!)  Gerçekçi olmak gerekirse, bu kadar geniş kapsamlı bir araştırma da, ben, hiç kimsenin “mükemmelliyetçi” bir yaklaşım göstereceğini sanmıyorum. (Ve tavsiye etmiyorum!)

Tüm eksiklerine rağmen, konu ile yeni ilgilenenlere verilebilecek çok güzel bir hediye. Konuyla uzun süredir ilgilenenler ise, bu fiyata, zaten hiç düşünmeden almışlardır!

23 Nisan 2015 Perşembe

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız kutlu olsun!

ATAM'ızın Cumhuriyet'i teslim ettiği çocuklara (ve hepimize!) "İyi Bayramlar" dilerim.


20 Nisan 2015 Pazartesi

Günün belgeseli: Alman "ZDF-İnfo" kanalında yayınlanan "Hitler'in yardımcıları" isimli belgesel dizisinin onuncu bölümü "Martin Bormann - Gölge adam!

Alman "ZDF-İnfo" kanalında yayınlanan "Hitler'in yardımcıları" başlıklı 12 bölümlük ve ilk defa 1996 yılında yayınlanan belgeselin onuncu bölümünü ekliyorum.

Hazırlayıcısı, Guido Knopp isimli 1980'lerden itibaren devlet kanalı olan ZDF için çalışan bir tarihçi-gazetecidir. Öncesinde "Frankfurter Allgemeine Zeitung" ve "Welt am Sonntag" gazetelerinde (ortanın sağı olarak nitelendirebileceğimiz) çalışmıştır. Devletten aldığı destekle özellikle Nasyonal Sosyalizm tarihi üzerinde uzmanlaşmış çok üretici bir yazardır.


Kitapları ve bunlardan üretilen belgeselleri çok geniş kaynaklara dayanır ve anlatımı/sunumu akıcı ve kolay anlaşılır bir tarza sahiptir. Diğer bir deyişle, Almanya'da popüler tarih yaratıcıları arasında en ön sıralarda yer alır. Belgesellerinde ki sorun, her ne kadar bir kaç bölümden oluşsa da, neredeyse 30 yıla yakın bir dönemi anlatırken doğal olarak oluşan bilgi patlaması ve dönemsel atlamalardır. Bir nevi bilgilerin kısıtlı zaman dilimine sıkıştırılması sonucu oluşan bir bombardıman ve bunun sonucu seyirci de kopmalar yaşanır. Bundan dolayı, kitaplarını okumak daha verimlidir.

12 bölümlük bir belgeselden geniş alıntılar yapmak tabii ki mümkün olmadığından buraya "youtube"'da bulduğum İngilizce versiyonun linkini ekliyorum.

Hitler'in yardımcıları / Guido Knopp / İngilizce / Bölüm 10

Knopp belgesellerini takip edenler, Knopp'un konuya ağırlıklı olarak sosyal, ekonomik ve politik açılardan yaklaştığını göreceklerdir. "Devlet kanalı" olan ZDF için çalıştığı gerçeğini hiç bir zaman unutmayalım. "Resmi kaynaklara" dayalı bir popüler tarihçilik yapmak zorunda kalmış, "Holocaust", savaş öncesi uluslararası politika, 2 savaş arası dönemde ki ideolojik çatışmanın Avrupa siyasetine ve Alman iç politikasına etkileri, 1. Dünya Savaşı'nın mirası gibi konulara belirli bakış açılarından yaklaşmıştır. Yine de çok verimli ve seyretmesi/okuması her zaman öğretici bir tarihçi/gazetecidir.


Dilimize 2 kitabı tercüme edilmiştir. Daha önce tanıtmıştım. Her iki kitabın tercümesi güzeldir. Fiyatları uygundur. Baskı kalitesi ülkemiz koşullarındadır.

Diğer bölümlere bu linkden ulaşabilirsiniz:
https://savasvetarih.blogspot.de/search/label/Guido%20Knopp


16 Nisan 2015 Perşembe

Günün sözü: Kafka ve savaş!

Franz Kafka'dan, savaş hakkında bir yorum: "Beyinlerimiz savaşsın isterdim, ama görüyorum ki,siz silahsınız bayım!"

13 Nisan 2015 Pazartesi

Günün kitabı: The Man in the high castle / Yüksek Şatodaki Adam / Philip K. Dick / Alternatif tarih!

1928-1982 yılları arasında yaşamış, Amerikalı bir bilimkurgu roman ve kısa hikâye yazarıdır. 100 civarında öyküsü olmasına rağmen, uluslararası üne, filmi çekilen "Blade Runner", " Total Recall" ve "Minority Report" filmleri sayesinde, ölümünden sonra ulaşmıştır.
En çok irdelediği konu, "gerçeklik" temasıdır. Bunu okuyucuya sunmak için seçtiği yol ise, ya geleceğe yönelik farklı dünyalar yaratmak, ya da "alternatif tarih" araclığıyla, geçmişi değiştirmektir.
Bugün, sunmak istediğim kitap, "Amazon Prime Video" tarafından "mini dizi" şeklinde çekilen, 1962 yılında yazdığı, "Yüksek Şatodaki Adam" isimli kitabıdır. 1963 yılında, "en iyi bilimkurgu ve fantezi çalışması"'na verilen Hugo ödülünü kazanmıştır.

Kitapta ki kurguya göre, Nazi Almanyası ve Japon İmparatorluğu, II.Dünya Savaşı'nı kazanmışlarve A.B.D.'ni işgal etmişlerdir. Dünyanın çeşitli yerlerine kukla hükümetler kurarlar. İtalya tüm Akdeniz'i ve Kuzey Afrika'nın büyük bir kısmını ele geçirmiştir. SSCB yıkılmıştır.
Dünyada Almanya ve Japonya arasında bir soğuk savaş başlamaktadır. Bu arada, Almanya, Ay başta olmak üzere, bazı gezegenlerde ve uydularda koloniler kurmaya başlamıştır.
"Alternatif tarih", bilimkurgu edebiyatının, bir alt bölümü olarak, bilhassa, Anglo-Sakson yazarlar arasında kabul görmüştür. Son 10 yıl içerisinde, 1 Hollandalı ve 1 Alman yazar, çıkardıkları, bir kaç seri ile bu gruba katıldılar.
Tarihe meraklı herkes için, "What, if?" sorusu, çok çekicidir. Bu soruyu, belirli dönemler için ele alarak, ekonomik, sosyal ve askeri alanlarda beklenmedik (geçmişte gerçekleşmemiş!) dönüşümlerle, yeni bir tarihsel gerçeklik yaratmak, "kurgu"nun özünü oluşturuyor.
Ancak, o dönemle ilgilenen okurlar, genelde, bahsedilen unsurlar hakkında, geniş bir bilgiye sahip olduklarından, okuyucu kitlesine kendisini kabul ettirmek isteyen yazarların realist bir inceleme, mantıklı bir kurgu çerçevesinde sistematik bir "alternatif Dünya" işleyişi, kurmaları gerekiyor.
Yoksa, çok çabuk, kendilerini, "alternatif tarih yazarları" çöplüğünde bulabilirler.
İşte, Philip K. Dick, çok kısa değindiğm, bu "alt bölüm" alanında, kendini kabul ettirmiş bir usta.
Kitaba gelince, öyle, fazla savaş, silah teknolojisi, vb. konuları ele alan bir nevi macera romanı beklemeyin. Felsefe, sosyoloji ve psikoloji alanlarında cirit atan, düşündüren bir kitap.
Biz neden yer verdik? 2. Dünya Savaşı bitmiş ve Müttefikler kaybetmiş! Bu yetmez mi? (Daha önceki, yazıda belirttiğim gibi, limon sıkmadan, "Fantazi işte!" diyelim!) Bir ara okumanızı tavsiye ederim.
Not: Altıkırkbeş Basın Yayın tarafından piyasaya sunulan, edisyonun tercümesi tavsiye edilmiyor! Resim, Metis Yayıncılık edisyonuna ait..

10 Nisan 2015 Cuma

Günün videosu: The Man in the high castle / Philip K. Dick / Alternatif tarih / Amazon Prime TV dizisi!

Bugün, bir ilki gerçekleştirip, grubumuz da bir video tanıtımını yapalım. Söz konusu, mini dizinin, "Amazon Prime Video" tarafından çekilip çekilmeyeceği, uzun süredir İnternet'de konuşuluyordu. (Üstü kapalı reklam!)
Dizi, Philip K. Dick, isimli, Amerikalı bir bilim kurgu yazarının "The man in the high castle" isimli romanından uyarlama. Dilimize, "Yüksek şatoda ki adam" olarak 1999 yılında tercüme edildi. (Doğal olarak, kitabın, kısa bir tanıtımı, bir sonra ki yazının konusu olacak!) Yazar, bilimkurgunun, "alternatif tarih" adı verilen, alt türüne dahil, bu kitabında, Japonya ve Nazi Almanya'sının, 2. Dünya Savaşı'nı kazanıp, birlikte, A.B.D. topraklarını istila ettikleri bir gerçeklik yaratır.
Ele aldığı "alternatif Dünya"'yı, sosyolojik ve felsefi açıdan dile getirdiği için, pek de öyle "aksiyon" dolu bir eser değildir. Bakalım, Amazon, bu eseri, yeni nesillere sunabilmek için, nasıl harmanlamış?
(Not: "Müttefiklerin, 2. Dünya Savaşı'nı kaybetme ihtimali var mıydı?" gibisinden sorularla, konuya limon sıkmayalım..)


7 Nisan 2015 Salı

Günün kitabı: Der erste Weltkrieg / Volker Berghahn!

Bugünkü kitap tanıtımımızda bir değişiklik yapıyor ve konuyu 2. Dünya Savaşı’ndan, 1. Dünya Savaşı’na çeviriyoruz.
Kitap, bu sefer Almanca dilinde yazılmış ve yazarı Volker Berghahn.
„Der erste Weltkrieg „ (1. Dünya Savaşı) isimli kitap, C.H. Beck yayınevinin „Bilgi“ serisinden, 2003 yılında basılmış. Benim elimdeki kopya 5. basımı olan 2014 yılına ait.
Diğer basımları, 2003, 2004, 2006, 2009 yıllarında gerçekleştirilmiş olan kitap, 110 sayfadan oluşmuş.



„Seçilmiş edebiyat“ ismi altında, okunması tavsiye edilen kitaplar bölümü ve „Kişi listesi“ kitabın sonunda ki 5 sayfaya dağıtılmış.
Kitabın ilk baskıları 5 bölümden oluşurken, elimde ki son baskıya, 1. Dünya Savaşı’nın başlamasının 100. yılı nedeniyle, 6. bir bölüm daha eklenmiş.
Bu bölümün ismi: „Güncel tartışmalar ışığında: Savaşın nedenleri ve 1914 yılında savaşın başlaması“
Diğer bölümler:

-1. Dünya Savaşı ve bedeli

-1. Dünya Savaşı’nın başlaması

-„Kuşbakışı“ ile 1. Dünya Savaşı:

Strateji, Diplomasi ve hedefleri

-„Halkın gözünden“ 1. Dünya Savaşı

Cephe ve cephe gerisi

-Kaybedenler ve galipler
Volker Berghahn, New York Columbia Üniversitesinde görevli. Uzmanlık alanı, 19. ve 20. yüzyıllarda, Alman ve Avrupa tarihi. Kendisi, „Modern Alman ve Transatlantik Tarih“ konusunda ders veriyor. „Çelik miğfer“ (1966), Tirpitz planı“(1971), „Alman İmparatorluğu“ (1994) yazdığı kitaplar arasında.
Kitap cep formatında ve fiyatı, bu seride, her zaman olduğu gibi, 8,95 €.

4 Nisan 2015 Cumartesi

"Atlas Tarih" dergisinin, 33. sayısı (Nisan/Mayıs2015)!

Bu ay tarih meraklıları için bereketli bir ay; çünkü “Bugünü anlamak için, #tarih“ dergisinin yanında, tanıtmak istediğim ikinci bir dergi daha var.

O da “Atlas Tarih”.İki ayda bir yayınlanan bu süreli yayının 33. sayısı (Nisan/Mayıs2015)çıktı. Bu ayki sayı, Çanakkale zaferimizin 100. yılı nedeniyle, "özel sayı" olarak ve "Gelibolu 100. yıl" başlığıyla sunulmuş.


Bu ayki sayfa sayısı 146 olan derginin, satış fiyatı 14.- TL.
Gazete bayiine.. (En azından eskiden öyleydi!)

Ilginizi çekebilecek diğer yazılar:

tarihdergileri

1 Nisan 2015 Çarşamba

“Bugünü anlamak için, #tarih“ dergisinin, 11. sayısı (Nisan 2015)!

Her ayın, olmazsa olmaz, süreli yayını, “Bugünü anlamak için, #tarih“ dergisinin, 11. sayısı (Nisan 2015) çıktı.
Bu ayki sayfa sayısı 116 olan derginin, satış fiyatı 10.- TL.

Her ay olduğu gibi, yine “dolu dolu“ bir dergi okunmayı bekliyor.

Ilginizi çekebilecek diğer yazılar: