Öne Çıkan Yayın

Günün sözü: "Fransa'ya, "Liberté, égalité, fraternité", "süvari, piyade, ve topçuluk"'dan daha az rehberlik etmiştir."

"Liberté, égalité, fraternité" özdeyişi dilimize "Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik" olarak çevrilebilir. Bu üçlemenin ne a...

30 Eylül 2015 Çarşamba

Günün videosu: V-1 İntikam Füzeleri

Ali İhsan bey, videolarına, "İntikam silahı V-1" belgeseli ile devam ediyor..



Teşekkürler...

23 Eylül 2015 Çarşamba

Barbarossa Harekâtı ve sonrasında, Alman ordusu hangi hataları yaptı?

22 Haziran 1941 tarihinde başlayan "Barbarossa Harekâtı" ile 2. Dünya Savaşı'nın Doğu cephesi açılmıştır. 02 Mayıs 1945 tarihinde Berlin'in düşmesiyle biten Nazi Almanya'sı ile Sovyetler Birliği arasında ki savaş, bir çok kitaba konu olmuştur ve olacaktır. Sovyetler Birliği'ne saldırınca kadar, "yenilmez bir ordu" izlenimi bırakan Nazi Almanya'sı ordusu, Wehrmacht'ın hangi temel hataları yenilgiye yol açmıştır? Çoğu zaman göz ardı edilen soru ise, hangi nedenlerden dolayı bu savaşı kazanamazlardı? (Onbaşı'nın hatalarından bahsetmeye gerek yok!)

Bu cephede Almanya 6 milyon insan, kaybederken, Sovyetlerin kaybı 27 milyonu buluyor. (Sivil ve asker olarak!)

Alman genelkurmayı,

ülkenin genişliğini ve derinliği,          

(Bunun askeri sonuçları: Lojistik felaketi! İnsan ve silahların beslenmesi, tedariki, bakımı, tedavisi, tamiri, çok geniş bir alana yayıldı. Eldeki, lojistik birimler, bu devasa mesafeler ve ulaşım imkanlarının kötülüğü nedeniyle çok yetersiz ve/veya geç kaldılar.)

Doğu insanının inatçılığını ve direnme gücünü,

Sovyetler Birliği’nin sahip olduğu insan ve doğal kaynaklar kapasitesini,

Sovyet savaş sanayisinin üretim kapasitesini,

Sovyet silah teknolojisinin T-34 tankı, Katyuşa roketleri, IL-2 Stormovik yer saldırı uçağı, 76m.'lik ZİS serisi topları, gibi silahları dizayn ve üretim biikimini,
“Sosyalizm”’in ve “Stalin diktatörlüğünün”, kitleleri savaşa motive edici yöntemlerini (pozitif ve negatif), küçümsemiştir.

Doğu cephesinde, sonucu belirleyen tek bir muharebe yoktur.

1941 Moskova, 1942 Stalingrad, 1943 Kursk, 1944 Bagration Harekâtı, 1945 Berlin, en çok bilinenleri olsa da, araya sıkışmış ve çoktan unutulmuş veyahut bilerek arka plana itilmiş çok sayıda muharebe vardır. Bunların çoğu da, 1 haftalık veya 1 aylık değil, aylar boyunca süren, farklı yerlerde ki çatışmalardan oluşur.

1941 Smolensk, 1942 Mars Harekâtı, 1942- 1943 Kafkaslar, 1942 Sivastopol, 1942-43 Demyansk, 1941-1942 ve 1943 Harkov, bunların en önemlileri arasındadır.

Birbirinden ayrı, 3 adet Harkov muharebesi olduğunu düşünürsek, bu bile bize, ne kadar geniş bir coğrafyadan ve uzun bir savaş sürecinden bahsettiğimiz hakkında, küçük bir fikir verir.

Konu çok uzun ve geniş kapsamlıdır. Öyle bir kitapla ele alınamayacak konuyu, tek bir makaleye sığdırmaya kalkışacak değiliz...

19 Eylül 2015 Cumartesi

Fransız tankları hem sayısal hem kalite bakımından Alman tanklarından üstün mü? Bölüm - IV

Char B_bis, Fransız ordusunun sahip olduğu ve seri üretimi gerçekleştirilen en ağır tanktı. (10 adet üretilen Char 2C tankını dahil etmezsek!) 32 ton ağırlığındaydı ve 4 kişilik bir mürettebatı vardı. 2 adet 7,5 mm.'lik makinalı tüfeği vardı. Bu ağırlıkta, hızı, doğal olarak 17 mil ile sınırlıydı. Başlangıçta Alman tank ve tanksavarlarının korkulu rüyası idi. 60 mm.'lik zırhı ise, uzak mesafelerden, ancak 8.8'lik uçaksavar topları tarafından delinebiliyordu. Ancak, zamanla, bu "yürüyen devin" en zayıf tarafının, "havalandırma ızgaraları" olduğunu saptayan, Almanlar için, bir sorun olmaktan çıktı.

Tek kişilik tarete yerleştirilmiş olan 47 mm.'lik topun yanında, gövdeye sabitlenmiş 75 mm.'lik ikinci bir topu daha vardı.  Aslında, bir "havan topu" olarak kullanılmak amacıyla üretilmiş olan bu top, tüm Alman tanklarının zırhlarını delebiliyordu. Ancak, öngörülebildiği gibi en büyük dezavantajı, topu döndürmek için, gövdeyi döndürmek gerekiyordu.

Diğer bir sorun ise, tankı kullanan sürücü, aynı zamanda, topun eğimini ayarlamakla görevliydi. Tıpkı, tarette tek başına birden fazla fonksiyonu yerine getirmek zorunda olan tank komutanı gibi, aynı anda birden fazla karar vermek ve uygulamak zorundaydı.

Buna, bir de, bir çatışma esnasında, oluşan gürültü, toz, sıcaklık ve kişisel stresi eklersek, altından kalkması zor olan bu görevler çok daha yıpratıcı bir hale geliyordu.Diğer bir değişle, öteki Fransız tankları ile kıyaslandığında, bu tankda, verimliliği düşük olan 1 değil, 2 hayati pozisyon vardı.

4 bölümden oluşan bu kısa derlemeden de anlaşılacağı gibi, Fransız ordusu, İngilizlerden sonra, "tank" konusunda, ilk seri üretimi ve kullanımı gerçekleştirmelerine rağmen, 1. Dünya Savaşı'nı izleyen dönemde, bu yeni silahın taktiksel ve stratejik kullanım doktrinini geliştirememişlerdir.

Teknolojik açıdan bakıldığında, zırh ve ateş gücüne yatırım yapmışlar; ancak, tek kişilik taret uygulamasından vazgeçmediklerinden, ateş gücünün taktiksel anlamda kullanma konusunda, ilerleme kaydedememişlerdir.

Operasyonel düzeyde, birlikler arasında ki haberleşmenin, bisikletli ulaklar tarafından gerçekleştirildiği bir ordudan, askeri strateji açısından başarılı olmasını beklemek ise, hayalperestlik olurdu.
İlginizi çekebilecek diğer yazılar:
Tank

14 Eylül 2015 Pazartesi

Fransız tankları hem sayısal hem kalite bakımından Alman tanklarından üstün mü? Bölüm - III

"Hotchkiss H-35", 2kişilik mürettebatı ve 12 tonluk ağırlığıyla, hafif bir tankdı. Ağırlığı 11 ton, zırhı 34 mm. kalınlığındaydı. Ortalama hızı, saatte 28 km. idi. Standard silahları, 37 mm. top ve 1 adet 7,5 mm.lik makinalı tüfekti.

1933 yılında, Renault FT-17 modelinin yerini almak üzere dizayn edilmiş ve 1936 yılından itibaren seri üretimine geçilmiştir. Esas üretim amacı, FT-17'de olduğu gibi, "piyade destek" idi. Ancak, yapılan testler sonucunda, arazi performansının çok kötü olduğu ortaya çıktı. Motorun zayıflığı, arazide ki hızını çok azaltıyordu. Çekiş gücünün yetersizliği, bazı arazi koşullarında, devrilmesine neden oluyordu. Vites mekanizmasını sık sık bozulmaktaydı. Bundan dolayı, tankın, ancak, arazi dışı kullanıma uygun olduğuna karar verildi. Aslında, seri üretimine geçilmemesi gereken, yanlış bir projeydi. Politik nedenlerden ve ordunun içinde bulunduğu mali güçlüklerden dolayı, üretilen ilk 300 adedi, süvari birliklerine dağıtıldı.

Tank, birbirlerine cıvatalarla bağlanmış 6 ana zırh bölümünden oluşmaktaydı.Şaseyi, tarete bağlayan gövde, mümkün olduğu kadar, "eğimli" dizayn edilmişti. Bunda ki amaç, tank personelini ,mümkün olduğu kadar düşman mermilerinden korumak idi. Ancak, kullanılan çeliğin kalitesi ve işleme teknikleri, istenilen kalite ve sağlamlıkta bir koruyucu zırh üretimine izin vermiyordu.

Diğer en büyük dezavantajları 2 kişilik mürettebatı, tek kişilik tareti ve telsizinin olmamasıydı. (Diğer bir deyişle, Fransız tanklarının klasik özellikleri!)


Polonya seferinde kullanılan Panzer III ve IV'ün özellikleri, Fransa'ya sığınan Polonya'lı subaylar tarafından anlatılınca, H-35'in ateş gücünün yetersiz kalacağı anlaşıldı. O tarihten sonra, yerine H-39 modeli üretilmeye başlandı.

1942 yılında Rusya ve Afrika cephelerinde, "kundağı motorlu top" ve "tank avcısı" (tank şasesi üzerine oturtulmuş AT şeklinde!) olarak kullanılmıştır. Bir kısmı, cephane taşıyıcısı olmak üzere modifiye edilmiştir, bu modellerin çıkartılan taretleri "sabit müstahkem mevzi" görevi görmüştür.

İlginizi çekebilecek diğer yazılar:
Tank

11 Eylül 2015 Cuma

"300 ton altın taşıyan efsane Nazi Almanya'sına ait tren bulundu!" haberiyle ilgili yeni gelişmeler!

Ağustos ayı içinde, 2. Dünya Savaşı ile ilgili bir gelişmeden bahsetmiştik.

300-ton-altn-tasyan-efsane-nazi.html

Polonya'da İkinci Dünya Savaşı sırasında kaybolan, içi altın, mücevher ve silah dolu trenin keşfinin ardından ilk kez radar görüntüleri yayınlandı.


Polonya’nın güneybatısındaki Walbrzych’de ortaya çıkan 70 yıllık trene ait ilk fotoğraflar yer altını görüntüleme ve üç boyutlu fotoğraflar gönderme özelliğine sahip bir radar yardımıyla çekildi.

Görüntülerin yerin 50 metre aşağısından çekildiği aktarıldı. Altın yüklü Nazi treni, ağustos ayında bir Polonyalı ve bir Alman vatandaşının iddialarının araştırılması sonucu ortaya çıkmış ve yerel haber siteleri trenin 300 ton altın taşıdığını yazmıştı.



Zırhlı trenin, 1945’te Sovyet güçleri yaklaşırken, Polonya’nın Wroclaw kenti yakınlarında kaybolduğuna inanılıyor.

8 Eylül 2015 Salı

Günün kitabı:Hazin Savaş 1914 - 1918 / Niall Ferguson

Piyasaya yeni çıkan kitaplardan biri: 

Niall Ferguson tarafından yazılan, "Hazin Savaş, 1914- 1918", Nurettin Elhüseyni'nin tercümesiyle Yapı Kredi Yayınları'ndan piyasaya verildi. 

Niall Ferguson, son 15 yılın en popüler tarihçilerinden birisi, kimilerine göre, birincisi. 2004 yılında, Time dergisi tarafından  "Dünya'da ki en etkili 100 kişi" arasında gösterilmesi sanırım, daha fazla açıklamayı gereksiz kılar.




İlk olarak 1998 yılında yazdığı, "the pity of war" (hazin savaş) kitabı ile ünlü olmuştu. Dilimize, diğerleri gibi, Yapı Kredi Yayınları tarafından kazandırılan bu kitabında, savaşın çıkmasına, Almanya'nın değil, Britanya İmparatorluğu'nun politikasının neden olduğunu iddia eder.

Diğer taraftan, Britanya İmparatorluğu savaşa katılmasaydı, savaşı Almanya'nın kazanacağını ve bunun orta vadeli politik sonucu olarak, Nazilerin ve Hitler'in iktadara gelemeyeceğini vurgular.

Askeri açıdan ise, Britanya İmparatorluğu'nun katıldığı savaşı aslında, Alman ordusunun kaybetmediğini, Ludendorff başta olmak üzere, Alman üst komuta düzeyinin teslimiyetçi yaklaşımını neden olarak ortaya atar.

Görüldüğü gibi, bir çok açıdan, değişik görüşler ortaya atarak, kelimenin tam anlamıyla, tozu dumana katmış bu kitabı gecikerek de olsa, dilimizde okuma imkanına kavuştuk.

Dilimizde, 624 sayfaya sığmış olan bu kitap, şimdiden bir başvuru eseri olarak, konuya ilgi duyan herkesin kütüphanesinde yer almalı. Uluslararası politika ve askeri tarihi, harmanlayan değerli bir eser.
(Oxford, Harvard, Cambridge gibi üniversitelerin, yetiştirdikleri tarihçiler aracılığıyla, Dünya tarihini hangi bakış açılarından yazdırdıkları ve tarih yazımını yönlendirdikleri başka bir konu!)

Doğrusu, ben, Niall Ferguson serisine (Yapı Kredi, yazarın kitaplarını, gayri resmide olsa, bir seri halinde yayınlıyor.) neden bu kitapla başlanmadığını, anlamadım.

2015 yılının ikinci yarısında değil, 2014 başlarında (1. Dünya Savaşı'nın başlamasının 100. yıl anmaları bağlamında!) piyasaya verilmesi gereken bir kitap. Buna da şükür, kitap özürlü ülkemde. Teşekkürler, Yapı Kredi Yayınları!

5 Eylül 2015 Cumartesi

"Atlas Tarih" dergisinin, 35. sayısı (Ağustos/Eylül2015)!

Ağustos ayında tanıtımını yaptığımız bir tarih dergisi, 2 ayda bir çıktığından, geçen ay gözden kaçırmış olan okuyucular için bu ay bir tekrar yapıyorum:


O da “Atlas Tarih”. İki ayda bir yayınlanan bu süreli yayının 35. sayısı (Ağustos/Eylül 2015) çıktı.


Bu ayki sayfa sayısı 146 olan derginin, satış fiyatı 14.- TL.

Gazete bayiine.. (En azından eskiden öyleydi!)

Ilginizi çekebilecek diğer yazılar:

tarihdergileri 

3 Eylül 2015 Perşembe

“Bugünü anlamak için, #tarih“ dergisinin, 16. sayısı (Eylül 2015)!

Her ayın, olmazsa olmaz, süreli yayını, “Bugünü anlamak için, #tarih“ dergisinin, 16. sayısı (Eylül 2015) çıktı.

Bu ayki sayfa sayısı 116 olan derginin, satış fiyatı 10.- TL.

Her ay olduğu gibi, yine “dolu dolu“ bir dergi okunmayı bekliyor.
Ilginizi çekebilecek diğer yazılar:

1 Eylül 2015 Salı

01 Eylül 1939 ve General Foch!

Versay anlaşması Kasım 1918’de imzalandiktan sonra, Müttefik Orduları Başkomutanı Ferdinand Foch, “Bu, bir barış anlaşması değil, sadece 20 yıllık bir ateşkes!” demişti.

Tarih gösterdi ki, General Foch’un öngörüsü, sadece 1 yıl gibi, çok küçük bir yanılgı payı ile gerçekleşti.

01 Eylül 1939 günü, Nazi Almanya’sının, Polonya’ya saldırmasıyla, 2. Dünya Savaşı başladı.