Öne Çıkan Yayın

Günün sözü: "Fransa'ya, "Liberté, égalité, fraternité", "süvari, piyade, ve topçuluk"'dan daha az rehberlik etmiştir."

"Liberté, égalité, fraternité" özdeyişi dilimize "Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik" olarak çevrilebilir. Bu üçlemenin ne a...

31 Temmuz 2016 Pazar

Günün kitabı: Viyana 1683 / Osprey / İş Bankası askeri tarih dizisi

Bugünkü kitabımız, İş Bankası Kültür Yayınları, Osprey askeri tarih dizisinden çıkan 22. kitap.
"Viyana 1683” isimli kitap, Eşref B. Özbilen tarafından tercüme edilmiş ve 2015 yılının Ağustos ayında piyasaya sunulmuş.
Orijinali 2008 yılında basılan kitap, özellikle 18. yüzyıl Alman askeri tarihi üzerine uzmanlaşmış olan Simon Millar tarafından hazırlanmış ve Peter Dennis'in çizimleri ile donatılmış.



Simon Millar, Osprey yayınevi için, Prusya kralı Büyük Frederick'in muharebelerini  inceleyen 3 ayrı kitap daha yazmıştır.
Çizer Peter Dennis ise, "gerçekçi" tarzından dolayı, ünlü Angus McBride'ın varisi olarak kabul görmektedir.
Bir çok tarihçi tarafından, Osmanlı İmparatorluğu fetihlerinin sonunu başlatan kuşatma  olarak, isimlendirilen bu tarihi dönemeç, doğal olarak, bizi çok ilgilendiriyor. Kitabın alt başlığı olan "Osmanlı fetihlerinin sonu", 1699 Karlofça antlaşması ile biten süreci vurgulamış.

İçindekiler bölümü:
-Giriş

-Kronoloji
-Hasım komutanlar
-Muharebe cetvelleri
-Hasım ordular
-Sefer başlıyor
-Viyana kuşatması
-Almandağı (Kahlenberg) muharebesi
-Kuşatmanın ardından
-Muharebe meydanının bugünü
-Kaynakça
-Dizin
bölümlerinden oluşuyor.
Bilhassa "giriş" kısmında, "karşılaştırmalı tarih" yaklaşımı ile, 17. yüzyıl Avrupa'sına hükmeden güçleri ve Osmanlı İmparatorluğunu ele alan kısa, ama önemli bir analiz yer alıyor. Kuşatmaya giden süreci, uluslararası ilişkiler ve yöneticilerin, bireysel hedefleri açısından, iki farklı bazda, ele almış. 
İş Bankası’nın Osprey tarih dizisinin diğer kitapları gibi, 96 sayfalık içeriği, fotoğrafları, üç boyutluya yakın, açıklamalı çok sayıda haritası ile belli bir seviyenin altına inmeyen, klasik bir Osprey kitabı.
Kitabın, orijinalini, alıp okumuştum, ama, Türkçe tercümesi çıkınca, alıp tekrardan okudum. İngilizce bilmeyenler için kaçırılmaması gereken bir eser. Ancak, orta düzey İngilizce seviyesine sahip olanlar, isterlerse, sözlük yardımı ile orijinalini fazla zorlanmadan, okuyabilirler.
Genelde, "makale düzeyinde tercüme" yapmış birisi olarak, kitap tercümeleri hakkında fazla yorum yapmam. Çünkü, tercüme, konsantrasyon, araştırma, okuma gerektiren zor bir süreçtir. Bundan dolayı, her tercümana saygı duyarım. Ancak, bir okur olarak, 96 sayfalık bir kitapta, daha az "imlâ hatası" ve "düşük cümle" bekliyor, insan.
Ondan daha da önemlisi, kullanılan dil/yazı, neredeyse, eskilerin "ağdalı" olarak nitelendirdiği, tarza fazla yakın.

Bu serinin, hedef aldığı okuyucu kitlelerinden bir kısmının, genç okuyucular olduğunu düşünürsek, onlar için, daha fazla "öz-Türkçe" kelimeler ve akıcı bir dil kullanılması gerektiği kanaatindeyim.
İlginizi çekebilecek diğer yazılar:
İlginizi çekebilecek diğer Osprey Askeri Tarih Dizisi haberleri:
OspreyAskeriTarihdizisi

28 Temmuz 2016 Perşembe

Günün filmi: "Operation Chromite" fragmanı / Kore savaşı

Bugün tanıtmak istediğim film, 1950 Kore Savaşı'nı konu alıyor ve Güney Kore yapımı. Filmin ana konusu, Müttefik kuvvetleri tarafından (doğal olarak çoğunluğunu, Amerikan silahlı kuvvetleri oluşturuyor) İnchon sahillerine gerçekleştirilen çıkartma harekâtı. Film endüstrisi açısından ender rastlanan bir durum, Amerikalı bir artistin, Liam Nelson'un, bir Güney Kore yapımında başrollerden birisini oynaması. Liam Nelson, savaşın başlarında, müttefik kuvvetler başkomutanı olan Douglas Mac Arthur'u oynuyor. Bu harekât öncesinde Güney Kore'li ajanlar tarafından gerçekleştirilen keşif ve istihbarat toplama operasyonları filmin diğer ağırlık noktası. Kore Savaşı hakkında çekilen az sayıda film olduğunu düşünürsek, bu yılın Temmuz ayında vizyona gireceği ilan edilen film, kaçırılmaması gerekenler listesine girdi bile...

Fragmanı:

25 Temmuz 2016 Pazartesi

Günün kitabı: Osmanlı ordusunda Nizam-ı Cedid 1793 - 1826 / Osprey / İş Bankası askeri tarih dizisi

Bugün tanıtmak istediğim kitap, David Nicolle tarafından yazılan ve Angus Mc Bride tarafından resinlendirilen, İş Bankası Kültür Yayınları, Osprey askeri tarih dizisinden çıkan "Osmanlı ordusunda Nizam-ı Cedid 1793 - 1826 " isimli kitap.

Her zamanki gibi, tanıtımı geçmeden öne, bugün vurgulamam gereken bir nokta var.O da, bu sefer ki, kitap, Osprey yayıncılığın, "Men at arms" serisinden. İş Bankası Kültür Yayınları, Osprey yayıncılığın, farklı serilerinden seçtikleri kitapları, "Osprey askeri tarih dizisi" alt başlığı altında, tek bir dizide topluyorlar. Ülkemiz koşullarında ticari açıdan zorunlu ve doğru bir karar.

Kitabın orijinali, İngilizce olarak, 1998 yılında basılmış. Dilimize çevirisi Özgür Kolçak tarafından yapılan kitabın, ülkemiz edebiyatına katılması, ancak, Şubat 2015 yılında gerçekleşmiş.



David Nicolle, Ortaçağ ve özellikle  İslam orduları üzerine uzmanlaşmıştır. Bu konuda yazılmış çok sayıda makalesi ve Osprey askeri tarih serisinde de bir çok kitabı vardır.

Angus Mc Bride, gelmiş geçmiş en saygın, askeri tarih illüstratörleri/ressamları arasında yer alır. Özellikle, Osprey yayıncılığın, bir çok kitabında eserleri yer almaktadır.

Kitabın orijinali bilgileri ile karşılaştırma yaparken, hemen göze çarpan, bir farklılık, Türkçe baskıda, söz konusu dönemi belirleyen tarihsel verilerin değiştirilmiş olması. Orijinal ismi: "Armies of the Ottoman empire 1775 - 1820" olan kitap, dilimize, "Osmanlı ordusunda Nizam-ı Cedid 1793 - 1826" olarak çevrilmiş.

Klasik, Osprey formasyonu içerisinde hazırlanmış olan kitabın, "İçindekiler" kısmı:

-Giriş
-Kronoloji
-Asker celbi ve emir-komuta
-Geleneksel kuvvetler
-Nizam-ı Cedid
-Donanma

-Kaynakça
-Dizin

bölümlerinden oluşuyor.

Giriş kısmında, Osmanlı toplumunda ki sosyo-ekonomik gelişmelerden ve bunların askeri sisteme ve imparatorluk yönetimine yansımalarından bahsedilmiş.

"Geleneksel kuvvetler" başlığı altında toplanan bölümde, Nizam-ı Cedid ordusunun yaratılmasına giden gelişmeler bağlamında, Osmanlı ordusunun 4 farklı kolu, incelenmiş. Piyade, süvari, teknik sınıflar ve taşra kuvvetleri şeklinde bir ayrıma tutulan, silahlı kuvvetler, 56 sayfalık bir kitap için, ana hatlarıyla ele alınmış.

Askerlik tarihimizin, önemli "modernizasyon çabalarından" birisini, kendi boyutları içerisinde, ayrıntılı bir biçimde inceleyen kitabı, herkese tavsiye ederim. Fiyatı 22.- TL.

İlginizi çekebilecek diğer yazılar:
İlginizi çekebilecek diğer Osprey Askeri Tarih Dizisi haberleri:
OspreyAskeriTarihdizisi

20 Temmuz 2016 Çarşamba

İlk tanklarımız ve tankın muharebe alanında kullanımının 100. yılı hakkında 2 ayrı makale!

İki ayda bir yayınlanan "Atlas Tarih" dergisinin 41. sayısını (Haziran-Temmuz 2016) geçen ay tanıtıp, bu ay tekrardan hatırlatmıştım.

Bu sayının, askeri tarih meraklıları için “dolu dolu” bir sayı olmuduğunu vurgulamıştım. 4 (Evet, yazı ile “dört”!) ayrı makale “askeri tarih” konusu içeriyor.

Üçüncü ve dördüncü makaleler, özellikle benim gibi, “zırhlı araçlar” konusuna ilgi duyanların, bir kaç defa okuyacağı bir konuya değinmiş.

Her iki makaleye değinmeden önce, kısaca şunu vurgulayalım. Bundan 100 yıl önce, bu ay, 1. Dünya Savaşı’nın Batı cephesinde, “tank”, ilk defa bir savaş silahı olarak İngilizler tarafından kullanıldı. Bu bağlamda, dergide, “tank” silahını ele alan 2 ayrı makale yer alıyor.
Serhat Güvenç tarafından derlenen ilk makele, “İlk tanklarımızı Sovyetler hediye etti.” başlığını taşıyor. 1928 yılında, eğitim amaçlı alınan, Fransız FT-17 tankını saymazsak, ordumuzun, ilk zırhlı birliğini kurmasını sağlayan tanklar, 1932 yılında, Sovyetler tarafından hediye edilmiş olan T-26B tipi hafifi tanklardır. Serhat bey, 6 sayfalık yazıda, hem bu ilk zırhlı birliklerin kuruluş sürecini, hem de, bugün Harbiye Askeri müzesinin bahçesinde duran T-26 tankının öyküsünü anlatmış.

“Tank” silahının, muharebe alanlarında ilk kullanımını ele alan yazı ise, bloğumuzun okuyucularının yakından tanıdığı, Abdullah Turhal’a ait. “Almanlar, tankı önce, hasat makinası sandı.” başlığını attığı yazı, bir fikir olarak ortaya çıkışından, 1. Dünya Savaşı Batı cephesinde ilk kullanılışına kadar geçen süreci ele almış.

Her iki makaleyi bir kaç kere okudum. Herkese tavsiye ederim. Dergiyi bulamayanlar için, buraya fotoğrafları ekliyorum.






17 Temmuz 2016 Pazar

Günün filmi: Bismark'ı batırın! / 1960

Bugünkü filmimiz, 1960 İngiliz yapımı, "Bismarck'ı batırın!". Başrollerde, " uluslararası üne" sahip bir aktör yok. Konu, özellikle 2. Dünya Savaşı'nda denizciliğe ilgi duyan herkesin bildiği, 27 Mayıs 1941 tarihinde, Alman Bismarck savaş gemisinin batırılışı. "Hikayenin sonunu zaten biliyorum." demezseniz, bir de o devirdeki "özel effekt"'lerin basitliği sizi rahatsız etmezse, kaçırmayın, derim.

Not: Ülkemizde, ancak, 1966 yılında, "Devler Savaşı" olarak afişe edilmiş.



Film hakkında daha fazla bilgi almak isteyenler için:

http://www.imdb.com/title/tt0054310/?ref_=nv_sr_1

14 Temmuz 2016 Perşembe

Günün sözü: Machiavelli

15.-16. yüzyıllarda yaşayan Floransalı devlet adamı Makyavel, dilimize "Hükümdar" olarak tercüme edilen "Prince" isimli kitabında, temel olarak "iktidar" olgusunu incelemiştir. Ona göre, güçlü bir hükümdar, (ki, "devlet" olarak tanımlanan mekanizmanın işleyebilmesi için, o dönemlerde anahtar konumundadır!) güçlü bir orduya sahip olmalıdır.


Hükümdar/devlet gücünü ancak, güçlü bir ordu ile korur. Buna örnek olarak da, özellikle İstanbul'un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet'in kurduğu, merkezi devlet ve orduyu, (Yeniçağ için bir ilk olduğunu vurgulayarak!) gösterir.


"Ordu, sultanın kılıcıdır!" sözü, dilimizde, bu ordu-iktidar ilişkisini vurgular.

10 Temmuz 2016 Pazar

"Atlas Tarih" dergisinin, 41. sayısı (Haziran/Temmuz 2016)!

Haziran ayında tanıtımını yaptığımız bir tarih dergisi, 2 ayda bir çıktığından, geçen ay gözden kaçırmış olan okuyucular için bu ay bir tekrar yapıyorum:

O da “Atlas Tarih”. İki ayda bir yayınlanan bu süreli yayının 41. sayısı (Haziran-Temmuz 2016) çıktı.
Bu sayı, askeri tarih meraklıları için “dolu dolu” bir sayı olmuş. Doğrusunu söylemek gerekirse, 4 (Evet, yazı ile “dört”!) ayrı makale “askeri tarih” konusu içeriyor.

Kapak konusu olarak, “Bahriyeyi yeniden kurdu.“ başlığı ile aslanlı amiral Cezayirli Hasan Paşa’yı seçmişler. Nalan Dönmez Yakarçelik’in derlediği 8 sayfalık makalede, 1770 yılında ki Çeşme deniz muharebesinde büyük bir kısmı tahrip olan donanmamızı yeniden inşa eden amiralin biyografisi anlatılıyor. Güçlü bir donanma için sadece gemi inşaatı değil, neredeyse ondan daha önemli olan personel eğitiminin önemini anlayan Hasan Paşa, Kasımpaşa’da ki, Kalyoncu Kışlası’nı (Sessiz sedasız yıkılan!) kendine ait arazide, bizzat kendi parası ile yaptırmıştır.

Askeri tarih meraklılarının ilgisini çekecek olan diğer makale, Roma İmparatorluğu’na uzun süre kafa tutan, VI. Mithridates üzerine, İbrahim Dizman tarafından 8 sayfada derlenmiş. M.Ö. 120-63 yılları arasında, 3 ayrı savaşta, Roma’ya başkaldıran imparator, sonunda yenilmiştir. Ancak, gerek savaş taktikleri, gerekse kültürel kişiliği ile Anadolu tarihine damgasını vurmuştur.

Üçüncü ve dördüncü makaleler, özellikle benim gibi, “zırhlı araçlar” konusuna ilgi duyanların, bir kaç defa okuyacağı bir konuya değinmiş.

Her iki makaleye değinmeden önce, kısaca şunu vurgulayalım. Bundan 100 yıl önce, bu ay, 1. Dünya Savaşı’nın Batı cephesinde, “tank”, ilk defa bir savaş silahı olarak İngilizler tarafından kullanıldı. Bu bağlamda, dergide, “tank” silahını ele alan 2 ayrı makale yer alıyor.
Serhat Güvenç tarafından derlenen ilk makele, “İlk tanklarımızı Sovyetler hediye etti.” başlığını taşıyor. 1928 yılında, eğitim amaçlı alınan, Fransız FT-17 tankını saymazsak, ordumuzun, ilk zırhlı birliğini kurmasını sağlayan tanklar, 1932 yılında, Sovyetler tarafından hediye edilmiş olan T-26B tipi hafifi tanklardır. Serhat bey, 6 sayfalık yazıda, hem bu ilk zırhlı birliklerin kuruluş sürecini, hem de, bugün Harbiye Askeri müzesinin bahçesinde duran T-26 tankının öyküsünü anlatmış.

“Tank” silahının, muharebe alanlarında ilk kullanımını ele alan yazı ise, bloğumuzun okuyucularının yakından tanıdığı, Abdullah Turhal’a ait. “Almanlar, tankı önce, hasat makinası sandı.” başlığını attığı yazı, bir fikir olarak ortaya çıkışından, 1. Dünya Savaşı Batı cephesinde ilk kullanılışına kadar geçen süreci ele almış.

“Askeri tarih” içeren bu kadar yazıdan sonra, diğer makalelere bakalım.

Bu ayın “dosya konusu”, “Sinop’tan Rodos’a, Midilli’den Fizan’a Osmanlı’nın sürgünleri” başlığı ile Orhan Koloğlu ve Cengiz Kahraman tarafından, 16 sayfada okuyucuya sunulmuş.

Benim dikkatimi çeken diğer iki yazı şunlar:

“İstanbul’un şehir kütüphanesine ihtiyacı var.” başlığı ile Ayşegül Parlayan’ın Ramazan Minder ile yaptığı söyleşi.

Kader Elveren’in yazdığı “Hindistan’da Türk-İslam izleri” makalesini zevkle okudum.

Bu ayki sayfa sayısı 146 olan derginin, satış fiyatı 14.- TL.

Gazete bayiine.. (En azından eskiden öyleydi!)

Ilginizi çekebilecek diğer yazılar:

tarihdergileri 

7 Temmuz 2016 Perşembe

Günün kitabı: Hitler'in şirret kadınları / Wendy Lower

Bugün tanıtmak istediğim kitap, Claremont McKenna Üniversitesi'nde tarih profesörü olan Wendy Lower isimli, bir bayan yazara ait. (Cinsiyetini özellikle vurguladım, çünkü, bizim ilgi alanımızda, ender rastlanan bir durum!)

Yazdığı kitap, aslında, daha da ender rastlanan bir konuyu incelemekte. Yahudi Soykırımı başta olmak üzere, Nazi Almanya'sında, sistematik olarak işlenen insanlık suçlarında, "kadın Naziler''in rolünü irdelemiş.


Orijinal ismi, "Hitler's Furies" olan kitap, 2013 yılında piyasaya sunulmuş. Kitabın dilimize tercümesi, Ebru Sürmeli tarafından yapılmış ve Koton Kitap Yayınevi tarafından Şubat 2014 tarihinde ülkemizde kitapçılara dağıtılmış.

İçindekiler:

-Ana karakterler
-Giriş
-1. bölüm: Kayıp Alman kadınları kuşağı
-2. bölüm: Doğu'nun size ihtiyacı var
-3. bölüm: Tanıklar
-4. bölüm: Suç ortakları
-5. bölüm: Failler
-6. bölüm: Neden öldürdüler?
-7.bölüm: Onlara ne oldu?

Sonsöz, teşekkür ve notlar kısımlarından oluşuyor.

Kitap, toplamda 327 sayfadan oluşuyor ve 25.- TL'lık bir satış fiyatı var.

Kitabın ismini yeni duyan veya kitabevinde raflarda görüp, şöyle bir gözden geçirip yerine bırakanlar için, bir not eklemek istiyorum. Wendy Lower, toplama kamplarında çalışan Alman gardiyan kadınlardan bahsetmiyor. O konuda, daha önce başka araştırmalar yapıldı. Bu çalışmada, sayıları yaklaşık 500.000 (evet, yarım milyon!) kadar, Nazi felsefesine (Üstün ırk düşüncesine) inanmış, gönüllü Alman kadınının, özellikle Doğu cephesinde, çok çeşitli alanlarda (hastahane, karargah, depo, öğretmen, laboratuvar görevlisi gibi) yaptıkları çalışmalar ve insanlık suçlarında işbirlikleri anlatılıyor.

Bu defalık, kitabın Almanya baskısında ki kapağının da fotoğrafını ekliyorum; çünkü bence, bu içeriğini daha iyi vurgulamış.

4 Temmuz 2016 Pazartesi

Günün kitabı: Yeniçeriler / Godfrey Goodwin

Bayramda, rahat okunacak bir kitap arayan üyelerimize, "Bayram kitabı" şeklinde bir başlık uydurarak... Bugün tanıtmak istediğim kitap, Godfrey Goodwin tarafından yazılmış, orijinal ismi, "the Janissaries" olan ve 1997 yılında Saqi Books isimli yayınevi piyasaya verilmiş eser.

Dilimize, Derin Türkömer tarafından tercüme edilmiş ve ilk basımı Aralık 2001 tarihinde satışa sunulmu. Benim aldığım kitap, Temmuz 2011 yılında çıkan 5. baskıya ait.


I. Murat devrinden başlayarak, Osmanlı ordusunun bel kemiğini oluşturan yeniçeri ocağını, İngiliz bir profesörün gözünden okuma fırsatı veren kitap, 305 sayfayı kapsıyor. Ancak, bunun 230 sayfası yazılı metne, geri kalanı çeşitli resim ve tabloya ayrılmış.
Kitabın "İçindekiler":

-Yeniçeri Ocağı'nın kökleri
-Devşirme düzeni
-İmparatorluğun temel direkleri
-Osmanlı ordusu
-Zafer dolu yıllar
-Büyük zafer
-Balık baştan kokar
-Gözü keskin olanın bacağı uzun olur.
-Laleler ve karmaşa
-Vaka-i Hayriye

bölümlerinden oluşuyor. Bunların yanında, önsöz, giriş, sonsöz, dipnotlar, kaynakça, dizin şeklinde, olmazsa olmaz, bölümlerde kitapta yerlerini almışlar. 

Godfrey Goodwin, aslında, sanat ve mimari tarih konularda uzmanlaşmış. Kitabı okurken, bunu göz önünde bulundurmamız gerekir. Kendisi askeri tarih konusunda bir uzman değil ve bu konuda yazdığı tek kitap.

Kariyeri boyunca, Robert Kolej ve Boğaziçi Üniversitesinde uzun seneler görev yapmış olması ve Osmanlı tarihinin farklı konularında (sosyal ve mimari) eserler vermesi, konuya yaklaşımını kolaylaştıran avantajlar.

Akıcı ve akılda kalıcı bir yazı stili olmasına rağmen, beni rahatsız eden nokta, konuyu ele alırken, kronolojik gelişme sürecine sadık kalmaması.

Askeri tarihe damgasını vurmuş bir kurumu incelerken, silah teknolojisi, askeri eğitim ve organizasyonel yapıda meydana gelen değişiklikleri, tarihsel gelişmelerin ışığında analiz etmek bir zorunluluktur. Bu analizi yaparken kronolojiyi takip etmemesinin verdiği eksiklik, kitabın ilerleyen sayfalarında kendisini giderek daha fazla belli ediyor.

Yine de, rahatça okunan bu kitap, askeri tarihe ilgi duyanların kütüphanesinde yer alması gereken bir eser. (Konuyu gündeme getiren,Burak Demirel'e ve kitabı hatırlatan Bekir Becit'e teşekkürler)
İlginizi çekebilecek diğer yazılar:

1 Temmuz 2016 Cuma

“Bugünü anlamak için, #tarih“ dergisinin, 26. sayısı (Temmuz 2016)!

Her ayın, olmazsa olmaz, süreli yayını, “Bugünü anlamak için, #tarih“ dergisinin, 26. sayısı (Temmuz 2016) çıktı.

Bu ayki sayfa sayısı 116 olan derginin, satış fiyatı 12.- TL.
Her ay olduğu gibi, yine “dolu dolu“ bir dergi okunmayı bekliyor.

Ilginizi çekebilecek diğer yazılar: