Öne Çıkan Yayın

Günün sözü: "Fransa'ya, "Liberté, égalité, fraternité", "süvari, piyade, ve topçuluk"'dan daha az rehberlik etmiştir."

"Liberté, égalité, fraternité" özdeyişi dilimize "Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik" olarak çevrilebilir. Bu üçlemenin ne a...

30 Ağustos 2016 Salı

30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun!

Bağımsızlığımızı borçlu olduğumuz Atatürk ve şehitlerimizin anısına...



28 Ağustos 2016 Pazar

Günün filmi: Kokoda

Blogda ki, son iki tanıtım, "Kokoda muharebesi" hakkında olunca, aklıma 2008 yılında seyrettiğim, Avustralya yapımı, "Kokoda" savaş filmi geldi. 2006 yılında çekilen ve belgeselde bahsedilen muharebeyi anlatan film, beni çok etkilemişti.

O günleri yaşayan Avustralyalı askerlerin gözünden, "aşırı milliyetçiliğe" kaçmadan, özellikle, sadece düşmanla değil, aslında ondan daha çok, doğa koşulları ile yaptıkları mücadeleyi çok iyi anlatıyor.



Kamera çekimi, kendi komuta kademelerine getirdikleri eleştiriler ve Japonların "jungle/vahşi orman" savaşında ustalığını göstermeleri, filmi çok ilginç bir hale getirmiş.

Ülkemizde, Türkçe altyazı olarak bulabilirsiniz. İngilizcesi iyi olanlar için, (Avustralyalıların kendilerine özgü diyalektleri bazı yerlerde zorluyor!) "youtube"'da ki film aşağıda:



Film hakkında daha fazla bilgi almak isteyenlere "İMDB" sayfası:

http://www.imdb.com/title/tt0481390/?ref_=fn_al_tt_1


21 Ağustos 2016 Pazar

Günün belgeseli: "Kokoda" / Karşı saldırı / Bölüm:2

Günün belgeselinde, 2. Dünya Savaşı'nın, Pasifik cephesi üzerine hazırlanmış bir Avustralya yapımı olan "Kokoda" isimli belgeselin ikinci ve son bölümü yer alıyor.

Papua Yeni Gine topraklarında, 1942 yılının ikinci yarısında, Japon ve Avustralya silahlı kuvvetleri arasında ki, muharebeyi anlatan belgeselin 2. bölümden Japon ordusunun geri çekilişi ve bu bağlamda, Avustralyalıların karşı saldırısı anlatılmakta. Coğrafi olarak, bize çok uzak olan Dünya'nın bu köşesinde, yer alan bu muharebe hakkında çok az bilgiye sahip olmamız aslında çok doğal.

Bizim tarihimizde, Avustralya ve Yeni Zelanda orduları ile ilk defa karşılaşmamız, 1915 Çanakkale muharebeleri dolayısıyla gerçekleşir.

Nasıl, Çanakkale muharebeleri, her iki ülkenin, Birleşik Krallığın birer sömürgesi olmaktan çıkıp, birer millet olma aşamasında hayati önem taşırsa, Kokoda muharebesi de, Avustralya'yı kurtaran muharebe olarak kabul edilir.

Maalesef, dilimize çevrilmemiş veya Türkçe altyazı eklenmemiş. Ancak, iyi İngilizce bilen ve 2. Dünya Savaşı Pasifik cephesine ilgi duyan arkadaşlara tavsiye ederim.


17 Ağustos 2016 Çarşamba

Günün belgeseli: "Kokoda" / İşgal / Bölüm:1

Günün belgeseli, 2. Dünya Savaşı'nın, Pasifik cephesi üzerine hazırlanmış bir Avustralya yapımı. Bize, çok, ama çok uzak, bir ülke olan Papua Yeni Gine topraklarında, 1942 yılının ikinci yarısında, Japon ve Avustralya silahlı kuvvetleri arasında ki, muharebeyi anlatan belgesel 2 bölümden oluşuyor.

Maalesef, dilimize çevrilmemiş veya Türkçe altyazı eklenmemiş. Ancak, iyi İngilizce bilen ve 2. Dünya Savaşı Pasifik cephesine ilgi duyan arkadaşlara tavsiye ederim.


13 Ağustos 2016 Cumartesi

"300 ton altın taşıyan efsane Nazi Almanya'sına ait tren bulundu!" haberine dair yeni gelişmeler!

Geçtiğimiz yıl Ağustos ayında bir Polonyalı ile bir Alman Walbrzych kenti yakınlarında toprak altına işleyebilen radar yardımıyla zırhlı tren vagonlarını tespit ettiklerini açıklamıştı.



Tren vagonlarının 8-9 metre derinde ve yaklaşık 100 metre uzunluğunda olduğu belirtildi.
Bilimsel araştırmacılar ortaya atılan iddiaları reddederken, kazı projesinin sözcüsü Andrzej Gaik koca trenin saman yığınında iğne olmadığını, treni elbet bulacaklarını söyledi.



Tren vagonlarında silah prototipleri olduğuna inandıklarını belirten sözcüye karşın bölgede yaşayan halk vagonlarda Nazilerin Kızıl Ordu gelmeden önce altınları sakladığına inanıyor.



Sözcü Polonya televizyon kanalı TVPnin haber programında yaptığı açıklamada Perşembe günü her şeyin ortaya çıkacağını söyledi.

9 Ağustos 2016 Salı

"Atlas Tarih" dergisinin, 42. sayısı (Ağustos/Eylül 2016) çıktı!

Bu ay tarih meraklıları için bereketli bir ay; çünkü “Bugünü anlamak için, #tarih“ dergisinin yanında, tanıtmak istediğim ikinci bir dergi daha var.

O da “Atlas Tarih”. İki ayda bir yayınlanan bu süreli yayının 42. sayısı (Ağustos/Eylül 2016) çıktı.


Bu ayki sayfa sayısı 146 olan derginin, satış fiyatı 14.- TL.

Gazete bayiine.. (En azından eskiden öyleydi!)

Ilginizi çekebilecek diğer yazılar:

tarihdergileri

6 Ağustos 2016 Cumartesi

Hiroşima'ya atılan ilk atom bombasının 71. yılı!


Bugün, 6 Ağustos... Hiroşima'ya ilk atom bombasının atılışının 71. yılı...

Tahminen, 100.000 ile 150.000 arasında insan bir anda toz oldu.

Yaralanan ve yıllar sonra ortaya çıkan radyoaktif zehirlenme sonucunda, daha kaç kişi öldü, bilinmiyor; bilinse bile açıklanmaz...

"Zaferi kazanması kesin olan A.B.D. neden kullanma gereği duydu?"; "A.B.D. geliştirmese, Nazi Almanya'sı veya S.S.C.B. geliştirse, neler olabilirdi?" konuları üzerinde çok ihtimal hesabı ve yorum yapılır.

Ancak, bugün, fazla söze gerek yok, ölenleri analım...Youtube'dan, kısa bir fotoğraf derlemesi...



...

4 Ağustos 2016 Perşembe

13. SS Hançer Dağ Tümeni bölüm 2!

Alman kaynaklarına göre, 1943 yılı itibariyle, tümen mevcudu, 21.065 askerden oluşmaktaydı. Bilhassa, Bosna-Hersek sınırları dahilinde, Sırplara karşı mücadelede, Hançer tümeni, başarı göstermiştir. Bu örnekten yola çıkarak, Haziran 1944 tarihinde, “Kama” adı verilen ikinci bir Müslüman tümeni kurulmuştur.

Ancak, 1944 yılının sonlarına doğru, Kızıl Ordu’nun, Yugoslavya topraklarında ilerlemeye başlaması ile, Hançer tümeninden firar eden asker sayısı artmaya başlayınca, bu yeni kurulmakta olan tümenin, daha tam mevcuduna ulaşmadan, Hançer tümeni ile birleştirilmesi planlanmıştır.

Ancak, Kama tümeninde ki bazı Hırvat subayların organize ettiği başarısız bir ayaklanma denemesi sonucunda, bu fikirden vazgeçilmiş ve Eylül/Ekim 1944 tarihlerinde her iki tümen lağvedilmiştir.




Bu kısa derlemeden de anlaşılacağı gibi, “Müslüman SS tümeni”, üst komuta ve eğitici subay kademesi Alman ve Hırvat subaylardan oluşan, ağırlıklı olarak Müslüman askerlerin oluşturduğu bir askeri birlikti. 

Kuruluş nedeni, savaşta beklenenden fazla kayba uğrayan Alman ordusunun, işgal ettiği toprakları, kendilerine sempati duyan yerel halktan derlediği silahlı güçler aracılığıyla kontrol etme çabasıydı.


Şunu özellikle vurgulamak gerekir ki, Bosna Hersek’te, Arnavutluk’ta ve bu coğrafyada yaşayan Müslümanlar, Nazi ideolojisine duydukları sempatiden daha çok, Sırp ve Hırvat teröründen kurtulmak için bu oluşuma katılmışlardır.

Zaten, tümen dağıtıldıktan sonra da, birçoğu, Yugoslavya, tamamıyla Tito iktidarının kontrolüne geçene kadar, kendilerini savunmaya devam etmişlerdir.


Silahlı bir güç olarak, 2. Dünya Savaşı’nda ki faaliyetleri hem kısa süreli olmuş, hem de çok fazla bir başarı gösterememişlerdir. Bunun nedenleri bellidir.

- Askeri bir birlik olma süreci geç başlamıştır. (Yugoslavya Milletler topluluğu içinde, en son organize askeri güç olan grup Müslümanlardır.)


- Aldıkları eğitim yetersiz, teçhizat ve silahlar eski, lojistik destekleri zayıftı.


Kısacası, geç kalınmış, yukarıdan dikte edilmiş, kötü planlanmış ve az desteklenmiş bir askeri organizasyon idi.

Diğer taraftan, hiç olmazsa, savaşın son 1,5 yılında, kendi yaşam alanlarında, iyi/kötü kendilerini savunma imkânı bulmuşlardır.



Türk asıllılardan oluşan diğer bir SS - birliği olan, "Osttürkische Waffenverband der SS" (halk arasında bilinen adıyla Türkistan Lejyonu) başka bir yazının konusudur.

Kısa bir not:
Kudüs Müftüsü ’nün, bu birlik ile bağlantısı azdır. Nazi propagandası tarafından, Orta Doğu’da kullanılan ve bilinen bir isim olarak, müftü, yeni bir propaganda için kullanılmıştır.
Bu konuda, son 5 yıl içerisinde, 3 adet Almanca ve 1 adet İngilizce kitap yayınlanmıştır. Maalesef, gerek müftüyü, gerekse Müslümanları, Nazi ideolojisi ile birlikte, tam bir uyum içerisinde hareket eden unsurlar, olarak göstermeye çalışan, taraflı yayınlardır.

Fransız yazar Philip Mattar’ın yazdığı “Kudüs Müftüsü” isimli kitap, diğerlerine nazaran daha objektif olmaya çalışır.

3 Ağustos 2016 Çarşamba

13. SS Hançer Dağ Tümeni bölüm 1!

"13. SS Hançer Dağ Tümeni", 2. Dünya Savaşı esnasında, ağırlıklı olarak, Müslüman ve Boşnak'lardan oluşan ilk SS tümenidir.

İlk kurulduğu, 1940 yılında, Waffen-SS (kelime kelime tercümesi, “Silahlı-SS” olsa da, “silahlandırılmış-SS”, daha doğrusu “Askeri-SS” olarak tercüme edilebilir), her ne kadar, “ari ırk” ırkçı felsefesine dayalı olarak, Alman ve Alman asıllı gönüllülerden katılıma izin verdiyse de, savaşın gelişimi, bu “dogmatik” yaklaşımı değiştirdi.

Bilhassa 1942 yılından itibaren, Doğu cephesinde, Kızıl Ordu’ya karşı verilen yıpratma savaşı, çok sayıda Alman askerinin ölü ve yaralı olarak kaybına neden oldu. Bunun yanında, cephe gerisinde başlayan gerilla direnişi, çok sayıda askerin, cephede görev yapmasını engelliyordu.

Durmadan artan lojistik ihtiyacı, giderek uzayan ikmal mesafelerinde koruyacak asker ihtiyacı, önceden hesaba katılmamış başka bir sorundu.


Bunun yanında, işgal edilmiş tüm ülkelerde, “işbirlikçi” olarak ön plana çıkan gönüllülere, değişik askeri vazifeler verildi. Yerel polis ve tecrit kampı görevlisi şeklinde oluşumlarla başlayan bu süreç, bu ülke vatandaşları gönüllülerinden oluşan yeni Waffen-SS askeri tümenleriyle tepe noktasına ulaştı.

Nazi Almanya’sında, kişisel askeri ve politik hedefleriyle ön plana çıkan, Himmler, ağırlıklı olarak 1943 yılından itibaren, Alman asıllı olmayan gönüllülerden oluşan, yeni Waffen-SS tümenleri kurmak istiyordu.

Diğer taraftan, "Yugoslavya'nın işgalinden sonra kurulan Hırvat Devleti'nin gayrı resmi silahlı kuvveti olan, Ustaşa örgütünün, gerek Hırvatistan gerekse Bosna-Hersek topraklarında yaşayan Müslümanlara yönelik katliamları, orada görevli olan Alman komutan ve askerlerin bile tepkisini çekmeye başlamıştı.

Her ne kadar Hitler, bu “ari ırktan” olmayan “ikinci/aşağı sınıf” insanların, Alman ordusunda savaşmasını istemese de, özellikle Doğu cephesinde, Alman ordusunun verdiği kayıplar sonucunda, bu tarzda Waffen-SS tümenlerinin kurulmasına izin verdi.




Tüm bu tümenler arasında, Müslümanları ve özellikle Boşnakları ilgilendiren bir tanesi vardır ki, kuruluş emri, 10 Şubat 1943 tarihinde verilmiştir.

“Handschar”, (Hançer) ismi verilen, bu tümen, sadece, Boşnaklardan değil, aynı zamanda, Hırvatistan ve diğer “eski Yugoslavya” topraklarında yaşayan Müslümanların katılımı ile kurulmuştur. Üyeleri arasında, Arnavut Müslümanlarda vardır. (Hatta, bir Alman derneğinin iddiasına göre, Türkiye’de eğitilmiş silahlı bir grup bile, bu tümene katılmıştır. Ancak, söz konusu bu iddia, kanıtlanamamıştır.)

Tümene katılımın, “gönüllülerden” oluştuğu belirtilse de, hepimiz savaş zamanlarında, “zoraki gönüllü” kavramının ne anlama geldiğini biliriz. Ancak, eski Yugoslavya’da kurulan, diğer gruplarla karşılaştırıldığında, Hançer tümenine katılım oranının yüksek olduğunu görürüz. Bunun, birkaç nedeni vardır.



Herşeyden önce, Hırvatistan ve Sırbistan topraklarında yaşayan Müslümanlar, Sırpların kurduğu faşist Çetnik, komünist Partizan ve Hırvatların kurduğu Ustaşa gruplarının sürekli terörüne maruz kalmaktaydılar. Hayatlarını kurtarabilenler, özellikle, Ustaşa birliklerinde “askeri hizmete” zorlanıyorlardı.

Diğer taraftan, Almanlar, Bosna-Hersek için tam bir otonomi propagandası yapmaktaydılar. Son olarak da, özellikle Himmler, Yahudi ve komünizmin karşıtlığı nedeniyle İslamiyet ile Nasyonal Sosyalizm arasında, bazı benzerlikler olduğunu düşünmekteydi. Özellikle, Müslümanların gözünde, "şehitlik" mertebesinin neredeyse kutsal sayılabilecek bir konumda oluşu ve "savaş" olgusuna yaklaşımları, Himmler'in Müslümanlara sempati duymasını sağlayan en önemli unsurlardı. Bundan dolayı, kurulmakta olan, bu Hançer tümeni ile yakından ilgilenerek, Müslüman gönüllülere her türlü kolaylığın sağlanması emrini vermişti.


Tümenin, orijinal ismi, “13. Waffen-Gebirgs-Division der SS Handschar (Kroatische Nr.1)” idi. Bu ismi, 13. SS Hançer Dağ Tümeni (Hırvatistan No.1) olarak, tercüme edebiliriz. İsminden de anlaşıldığı gibi, Hırvatistan merkezli bir oluşum olması planlanmıştı. Ancak, gelişmeler, tümenin, neredeyse tamamının, tüm eski Yugoslavya’dan katılan Müslümanlardan oluşan, farklı bir statüye sahip olmasına neden oldu.

Üst düzey subay ve eğitmen kadrosunu Almanların oluşturduğu bu askeri oluşumda, Himmler’in tüm çabalarına rağmen, katı Prusya disiplini, eğitim ve toplumsal yaşamı çok farklı olan Boşnaklar ve Müslümanları huzursuz etti. 1943 Temmuz’un da, tümen, eğitim için güney Fransa’ya gönderildi.



Kimi kaynaklara göre, birlik içinde ki komünistlerin kışkırtması, kimi kaynaklara göre ise, yukarıda bahsi geçen, birlik içinde ki uyumsuzlukların, vatandan uzak kalmanın yarattığı hoşnutsuzlukla birleşmesi sonucunda, bir isyan çıkar. (İsyana katılan asker sayısında da belirsizlik var. 1000 sayısı veren de var, birkaç 100 ile sınırlandıranda!) Bu isyan esnasında, birkaç Alman subayı öldürülür ve 50 askerin kurşuna dizilmesi sonucunda isyan bastırılır. (Söz konusu rakamlar hakkında, maalesef, kesin bilgilere ulaşamadım!) Ancak, tümende ki moral neredeyse sıfıra iner.

Uzun süre, atıl kalan tümenin, tekrardan motive edilmesi, için, devreye, günümüzde sıkça sözü edilen Kudüs Müftüsü, Emin el-Hüseyin’in devreye girer. Ocak 1944 tarihinde, Kudüs Müftüsü birliği ziyaret eder. Yeniden moral bulan ve organize edilen Hançer tümeni, Şubat 1944 tarihinde, Bosna-Hersek’e sevk edilir ve kuruluş amacı olan, gerilla karşıtı mücadeleye başlar.

1 Ağustos 2016 Pazartesi

“Bugünü anlamak için, #tarih“ dergisinin, 27. sayısı (Ağustos 2016)!

Her ayın, olmazsa olmaz, süreli yayını, “Bugünü anlamak için, #tarih“ dergisinin, 27. sayısı (Ağustos 2016) çıktı.


Bu ayki sayfa sayısı 116 olan derginin, satış fiyatı 12.- TL.
Her ay olduğu gibi, yine “dolu dolu“ bir dergi okunmayı bekliyor.

Ilginizi çekebilecek diğer yazılar: