Öne Çıkan Yayın

Günün sözü: "Fransa'ya, "Liberté, égalité, fraternité", "süvari, piyade, ve topçuluk"'dan daha az rehberlik etmiştir."

"Liberté, égalité, fraternité" özdeyişi dilimize "Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik" olarak çevrilebilir. Bu üçlemenin ne a...

Faruk yılmaz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Faruk yılmaz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Nisan 2016 Pazartesi

Günün kitabı: Birinci Dünya Savaşı'nda Almanya / Erich von Falkenhayn

Bugünkü kitap köşemizde, „Birinci Dünya Savaşı'nda Almanya / Erich von Falkenhayn“ başlıklı kitaba yer veriyoruz.
İz Yayıncılık tarafından 2012 yılında piyasaya verilen kitap 216 sayfa. Kitabın ilk tercümesini, ülkemizde modern askeri tarih öncüsü olarak kabul edilen, Kurmay Albay Bursalı Mehmet Nihat tarafından gerçekleştirmiş. (Maalesef, tarihi hakkında herhangi bir bilgi yok.) Yayına hazırlayan Faruk Yılmaz, "sunuş" kısmında, Osmanlıca'dan Türkçe'ye ikinci bir tercüme yapmanın gerektiğini özellikle vurguluyor ki, şahsen ben, bilhassa genç nesiller açısından bunu kaçınılmaz görüyorum.
(Gerek Faruk Yılmaz, gerekse orijinal eserleri "derleme ve sadeleştirme" konusunu şu yazıda değinmiştik:

Faruk Yılmaz ve sadeleştirme!

Kitabın orijinali, "die Oberste Heeresleitung: 1914-1916 in İhren wichtigsten Entschliessungen" (Genelkurmay Başkanlığı: 1914-1916 yılları arasında verilen en önemli kararlar çerçevesinde!) başlığıyla, 1920 yılında basılmış. İçinde, maalesef, Türkçe tercümesinde yer almayan 12 adet harita var. İlgilenenler için linki:
"Falkenhayn'ın anıları" kitabının Almanca orijinali

Kitapta yer alan beklenmedik sürpriz bilgi ise, ülkemizin ilk modern askeri tarihçisi, "Bursalı Mehmet Nihat bey" hakkında ki bölüm. 1886-1928 yılları arasında yaşayan Mehmet Nihat bey, ülkemizde, ilk defa bilimsel metotlarla askeri tarih araştırmaları yaparak, kısa hayatına bir çok eser sığdırmıştır. (Şahsı ve eserlerine, ayrı bir yazıda değinmek gerekir!)

Kitapta, "Bursalı Mehmet Nihat bey", „Sunuş", "Mütercimin Önsözü“ ve „Erich von Falkenhayn kimdir?“ kısımları haricinde, 9 ana bölüm var.

-1914-1916 yıllarında Alman ordusu başkomutanlığı kararları
-1914 Eylül ortalarında durum
-İzer ve Luç çarpışmaları
-1914-1915 arası dönem
-Gorlice-Tarnow yarması ve sonuçları
-1914 yazında Rusya'ya karşı harekât ve denizaltı savaşının ertelenmesi
-1916 sonbaharında Batıda yarma teşebbüsü ve Sırbistan seferi
-1915 sonu ve 1916 başı
-1916 çarpışması

Kitabın sonunda yer alan, "Ek" bölümünde, "Kuvvetlerin mukayesesi" adı altında, Doğu ve Batı cephelerinde savaşan Alman - Rus ve Avusturya/Macaristan kuvvetlerinin dökümü yapılmış. Batı cephesi dökümünde, tablonun başına, "Almanlar" ve "Düşmanlar" tanımlamalarını eklemeyi unutmuşlar.

Kitabın tercümesi ve sunumunda benim gözüme tek çarpan eksiklik, orijinal eserde yer alan krokilere ve son sayfalarında yer alan haritalara yer verilmemesi. Daha önce, başka tercüme edilmiş eserler içinde yazmıştım, askeri tarih incelemelerinin "olmazsa olmazı" görsel malzemelerdir. Stratejik ve taktik bazda alınan kararları ve muharebelerle, savaşın gelişimini izleyebilmenin birincil koşulu budur.

İlgilenen arkadaşlar için, orijinal kitabın taranmış halini bulabileceğiniz linki ekliyorum. Kitabın sonunda 7 harita var. Bölümlerin arasına eklenmiş 5 haritanın/krokinin sayfa sayılarını da "İçindekiler" (İnhaltsverzeichnis) kısmının son sayfasında bulabilirsiniz.

"Falkenhayn'ın anıları" kitabının orijinal taraması

İlginizi çekebilecek diğer yazılar:

7 Aralık 2014 Pazar

Günün kitabı: 20. yüzyıl başlarında Osmanlı-Alman İlişkileri / Golç Paşa’nın Hâtıratı

Bugünkü kitabımızın ismi, “20. yüzyıl başlarında  Osmanlı-Alman İlişkileri / Golç Paşa’nın Hâtıratı”.
 
Kitapla ilgili, bir değerlendirme yapmadan önce, vurgulamam gereken bir nokta var. Bilgi Üniversitesi’nde yaptığım üst lisans tezimin konusu, “Osmanlı ordusunun 19. yüzyıl sonunda modernizasyonu” idi. Bunu incelerken, kendime dayanak noktası olarak aldığım kişide, “Colmar von der Goltz” paşadır. Diğer bir deyişle, Goltz paşa başta olmak üzere, Prusya/Alman-Osmanlı ilişkileri, Alman askeri yardımı, 18. ve 19. yüzyılda silah teknolojisinde ki ve ordu organizasyonlarında ki gelişim ve değişim, orduların yabancı askeri danışmanlar tarafından modernizasyonu, hakkında yazılmış bir çok kitap ve bilimsel makale, ana araştırma konumu oluşturdu. Bu bağlamda, Goltz paşanın yazmış olduğu bir çok makale ve mektup ile kendisi hakkında yazılmış kitapları okudum

1883-1895 yılları arasında, çeşitli görevler üstlenen Goltz Paşa, diğer tipik Alman subaylardan farklı olarak, Şark kültürünü anlamaya çalışmış ve atandığı bu görevi en iyi biçimde yerine getirmek için çevkle çabalamıştır.
1885 yılından itibaren, Osmanlı ordusunu modermize etmek için kurulan Alman Heyeti'nin başkanlığına getirilmiştir. Öncelikli hedeflerinden birisi, Harp Akademisi'ni modernize etmekti, İlk adım olarak, o güne kadar, Osmanlı askeri eğitimine hakim olan Fransız ekolünü kaldırdı. Berlin Harp Akademisi'ni kendisine örnek aldı. Çok sayıda kitabın tercümesine, bizzat kendisi katkıda bulundu. Amacı, modern bir orduyu yönetebilecek bilgi ve tecrübeye sahip, bir "komuta ve kontrol" heyeti kurmaktı. Diğer bir deyişle, Alman Genelkurmayı'nın benzerini oluşturacak bir "kurmay subay kitlesi" yaratmayı planlamıştı.
 
Tekrardan kitaba dönersek, İz Yayıncılık tarafından, 2012 yılında basılan kitap, 175 sayfadan oluşuyor. Yayına hazırlayan isim Faruk Yılmaz.
 
Kitap aslında, 2 bölümden oluşuyor.
 
Birinci bölüm, Colmar von der Goltz Paşa’nın, 1897 Yunan Harbi’nden sonra yazdığı bir makalenin, sadeleştirilmiş ve kısatılmış bir halinden oluşuyor.
 
Başlığı, “Devlet-i Aliyye’nin Zaaf ve Kuvveti” olan bu makalede Goltz, 1897 Yunan Harbi’nin askeri açıdan bir değerlendirmesini yapmıştır. Buradan yola çıkarak, Osmanlı askeri sisteminin gelişimini kısa bir özetle analiz etmiş, imparatorluğun o an içinde bulunduğu durumu, özellikle askeri ve  politik açıdan değerlendirerek, geleceğe yönelik bir takım öngörü ve tavsiyelerde bulunmuştur. Orijinali, Berlin’de yayınlanan, “Deutsche Rundschau” dergisinde, 1897 yılının Ekim ayında yayınlaşmış olan bu makale, 1908 tarihinde, Zaimzâde Hasan Fehmi tarafından Osmanlıca’ya tercüme edilmiş ve Kahire’de basılmıştır.
 
Bu bölüm, kitabın 23 ilâ 58. sayfalarını kapsıyor.
 
İkinci bölümde, Salih Mayakuşu’nun derlediği ve 1932 yılında, “Askeri Matbaa” tarafından basılan, “Golç Paşa’nın hatıratı” isimli kitaba yer verilmiş. Bu kısımda da, Faruk Yılmaz, bazı bölümleri günümüz Türkçesi’ne uyarlayarak, orijinal eserin kısaltılmış bir halini sunmuş. Kitabın bu bölümü, 59. sayfadan başlayarak, sonuna kadar devam ediyor.



Kitap temelde, Osmanlı ordusunun modernleşme çabalarının, Prusya/Alman ekolü tarafından yönlendirildiği dönemde, Colmar von der Goltz isimli subayın, anılarına yer veriyor. Yukarıda belirttiğim gibi, ilk bölüm, Osmanlı askeri sisteminin, ana hatlarıyla, bir makale halinde analizini içeriyor.

İkinci bölümde ise, 1914 Kasım ayından itibaren, Enver Paşa'nın askeri müşaviri olarak, Osmanlı imparatorluğuna yeniden gönderilen Goltz Paşa'nın mektuplarına, ağırlıklı olarak yer verilmiş. Bazı kısımlarda, aynı tarihlerde, Alman askeri ve politik heyetinde görevli olan başka Alman subay ve sivil görevlilerin anıları da yer alıyor. Goltz Paşa, 19 Nisan 1916 tarihinde Bağdat'ta vefat edene kadar, değişik cephelerde, farklı görevler üstlendi. Gerek kişisel, gerekse mesleki mektuplarından yapılan alıntılar, hem savaşın gelişimini hem de Osmanlı ordusunun durumunu ve savaş gücünü ayrıntıları ile anlatmaktadır.

Derleyen Dr. Faruk Yılmaz, bilhassa, İz Yayıncılık kapsamında, uzun süredir, çok eser vermiş bir isim. Hukuk Fakültesinden mezun olduktan sonra, çalışırken yazdığı kitaplar yanında, sonrasında da derlediği bir çok eser var. Daha çok, “derleme” ve “sadeleştirme” şeklinde çalışma yapıyor.
 
20. yüzyılın ilk yarısında yazılan Türkçe eserlerin hem grameri, hem de üslubu farklı olduğundan, bu eserlerin, günümüz Türkesine tercümesi uzun ve yorucu bir çalışma ve araştırmayı gerektirir. Bu çalışma esnasında gerçekleştirilen, sadece basit bir tercüme değildir. O devirlerde ki yazı dilini, günümüz  gramerini uygulayarak tercüme ederken, varolan üslubu kaybetmemek, ustalık ister. Bilhassa, son 10 yıldır, dilimizin geçirdiği değişim (Evrim demeye pek dilim varmıyor!), 19. yüzyıl sonu ve 20. Yüzyılın ilk yarısında ki “âdalı” dilden tercümeyi, bence, çok daha zahmetli bir hale getiriyor.
 
Bilhassa, “sadeleştirme” yanında, “kısaltma” yapılan eserlerde, dikkat edilmesi gereken diğer bir nokta, hangi bölümlerden, hangi paragraf veya cümlelerin çıkartılabileceğidir. Şunu asla unutmamak gerekir ki, her kitap bir “konteks/bütün”’ü anlatır. Bir eserin bu özelliğini bozmamak için, nerede, hangi ölçülerde kısaltma yapılabileceğini anlamak lazımdır. Bunun içinde, her şeyden önce, eseri çok iyi kavramak gerekir.
 
Faruk Yılmaz’ın yaptığı derlemeleri bu gözle değerlendirirsek, yaptığı için zorluğunu daha iyi anlar ve daha gerçekçi eleştirilerde bulunabiliriz. Kendisine, gösterdiği tüm bu çabalar ve verdiği eserler için teşekkürler..