Bugün, 2. atom bombasının Nagazaki'ye atılmasının 70. yılı. Bundan dolayı, konu ile ilgili bir alıntı yaptık:
7 Ağustos tarihinde, Tanju beyin, "70 yıl sonra Hiroşima bombası" isimli yazısının, devamı niteliğinde:
"Hiroşima'yı anlamak için: DOUHET, TRENCHARD ve HARRIS
İlk uçak havada seksen metre kadar süzüldükten on yıl sonra, Birinci Dünya Savaşı'nda gökyüzü yüz elli bin uçakla dolmuş, 1918'de İngilizler RAF'ı kurmuştu. Bu yeni gücün nasıl kullanılması gerektiği konusundaki tartışmalar da kızıştı elbette.
İtalyan Guilio Douhet düşman kentlerine yapılacak bombardıman hücumlarının halkın savaş iradesini kırıp teslime zorlayacağı teorisini ortaya attı. İngiltere bu fikirleri en çok ciddiye alan ülke oldu çünkü siperlerde ölen milyonlarca asker yerine, bombardıman uçaklarıyla işi çözebileceklerini sandılar.
İki savaş arası dönemde Trenchard RAF'ı buna göre hazırladı. Buna karşın Rus ve Alman hava doktrinleri uçakların kara kuvvetlerinin ilerlemesini desteklemek için kullanılmasını öngörüyordu. Dolayısıyla hava kuvvetleri buna göre şekillendi. İngilizler bombardıman uçakları yaparken Almanlar Stuka (pike bombardıman) ve Heinkel (hafif bombardıman) uçakları geliştirdiler.
Avcı uçakları ayrı bir kategoridir ama 1936'ya kadar avcılar iki kanatlı olup, bombardıman uçaklarına yetişemeyecekleri düşünülüyordu. Spitfire ve FW'ler savaştan hemen önce yapıldı.
Sonuçta Almanlar ve Ruslar kısa menzilli, İngiliz ve Amerikalılar ise uzun menzilli bombardımana ağırlık verdi. Almanlar 1940 yazında hafif bombardıman uçaklarıyla İngiltere'yi dize getiremediler ve İngiltere 1941'e kadar tek başına kaldığı zaman bombardıman uçaklarına ağırlık verdi.
Harris o dönemde bombardıman komutanı oldu ve savaşın sonuna kadar şayet yeterli sayıda uçağı olursa tek başına zaferi kazanabileceği hayaliyle yaşadı.
Ne var ki, kazın ayağı öyle değildi. Ne 1940 yazında İngiltere'ye yapılan bombardıman, ne de müttefiklerin yıllarca Alman kentlerini yerle bir etmeleri halkın savaş azmini son ana kadar yıkmadı. Aslında ilk bombalanan kent Madrit de teslim olmamıştı. Aynı şey daha sonra Vietnam'da da tekrarlandı.
Bu arada Rotterdam'ın bir gün bombalandıktan sonra teslim olması klasik bombardımanla teslime tek örnektir ama sayılmamalıdır çünkü Hollanda zaten Wehrmacht karşısında yıkılıyordu.
Hamburg, Dresden, Ren kentleri ve Tokyo klasik bombardımanın uç örnekleri oldu ama hiç birisi savaş iradesini kırmadı.
Savaş iradesini kıran tek bombardıman iki atom bombasıdır. Başka örnek yoktur. O sırada Japon iradesinin ne kadar zayıfladığı ve işin ahlaki kısmı ise ayrı birer tartışmadır.
Almanların hava kuvvetleri ve zırhlı birliklerle yaptıkları hücumlara "bliztkrieg" (yıldırım savaşı) adı verilmişti.
Amerikalılar daha sonra bombardımanla birlikte buna "shock and awe" (şok ve korku) hücumu adı verdiler. Irak'ta yaptıkları buydu ama Irak'ın yenilgisinde bombardımanın payının ne olduğunu değerlendirmek hala kolay değil.
1945'de Harris mareşal yapılmadığı için küstü. 1980'lerde öldüğü zaman yapılan tartışmaları hatırlıyorum. 50 binden fazla bombardıman pilotunu boş yere ölüme gönderdiği düşünülüyordu. Berlin'ı yıkarak savaşa son verme hayaline kendisini tam anlamıyla kaptırmıştı.
Onun yapamadığını Amerikalılar yaptılar. Olay budur."
Tanju beye tekrardan, teşekkürler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder