Cumhuriyet gazetesi köşe yazarı, Celal Üster'in bugünkü makalesi, Adolf Hitler'in kitabı "Kavgam"'ın yeniden basılması hakkında...
"Hitler’in ‘Kavgam’ kitabının telif hakları son bulurken, yayımlanıp yayımlanmaması konusunda tartışma hararetleniyor Almanya, 1945. Müttefik Kuvvetleri ülkeye girerken, ürküye kapılan on binlerce Alman “Kavgam”larını toprağa gömüyordu.
Almanya, 2015. “Kavgam”ları çoktan toprak altından çıkarmış olan Neo-Naziler, Hitler’in “lanetli” kitabını, Ortadoğu ve Doğu’nun savaşı ve kıyımından, yoksulluğu ve yobazlığından göç eden sığınmacıların suratlarına sallıyorlar.
Ama Hitler’in Birahane Darbesi diye bilinen girişiminden ötürü tutuklandıktan sonra, Landsberg Cezaevi’nde hapis yatarken (1925-27) yazdığı “Kavgam”ın bugünlerde yeniden gündeme gelmesinin bir başka nedeni daha var.
Hitler’in 30 Nisan 1945’te Eva Braun’la birlikte intihar edişinin üstünden 70 yıl geçti. Demek, kitabın 70 yıldır Bavyera eyaleti yönetiminin elinde bulunan telif haklarının geçerliliği bu yılın sonunda kalkıyor.
Tartışma yeni değil
Şimdilerde, Almanya başta olmak üzere kimi ülkelerde hâlâ yasak olan “Kavgam” serbestçe yayımlansın mı, yoksa sonsuza dek yasaklı mı kalsın diye tartışılıyor.
Aslında bu tartışma yeni sayılmaz. Hatta ben de tam 14 yıl önce bu tartışmaya kıyısından katılmış, Radikal Kitap’ta bir yazı yazmış; bu yılın martında da Cumhuriyet Kitap’ta görüşümü genişleterek yinelemiştim.
Bilmem, bilinen sözleri yinelemeye gerek var mı?
İnsanların düşüncelerini özgürce ifade edebilmelerini gerçekten savunmanın yolu, en karşı olduğun düşüncelerin bile serbestçe dile getirilebilmesini savunmaktan geçmez mi?
O yüzden, tüm kitaplar gibi “Kavgam”ın da yasaklanmamasından yanayım kuşkusuz.
Ama burada hemen vurgulamam gerekiyor ki, 1989’da İranlı molların hakkında ölüm fetvası çıkardıkları Salman Rushdie’nin “Şeytan Âyetleri” romanı üstündeki gizli-açık yasağın da kalkmasından yanayım.
Hoşgörüsüzlük de başlı başına şiddetin, terörün bir biçimi değil mi?
“Kavgam”a dönersek…
Anlaşılan, 2015 başında sayısız yayınevi “Küçük Prens”e nasıl “hücum” ettiyse, 2016 başında da pek çok yayınevi “Kavgam”ı yayımlamaya girişecek.
Kaldı ki, internetin karşı konulmaz gücünü unutmayalım. “Kavgam”ın özgün metnine web’de ulaşmak mümkün. Neo- Nazi sitelerinde ise “Kavgam”dan geçilmiyor.
Eleştirel basım
İlginç bir nokta da, “Kavgam”ın İngiltere’deki yayıncısı Hutchinson’ın Random House tarafından, Random House’un da dev Alman şirketi Bertelsmann tarafından satın alınmış olması. Bu da küreselleşmenin dayanılmaz ironisini getiriyor beraberinde. Almanya’da basılması ve satılması yasak olan “Kavgam”, İngiltere’de bir Alman şirketince yayımlanıyor.
Almanya’daki Çağdaş Tarih Enstitüsü ise konuya farklı bir yaklaşım getiriyor. Enstitü, 2016’nın ocak ayında, “Kavgam”ın eleştirel yorumlar eşliğinde hazırlanmış yeni bir basımını yapacak. Aslı 7 yüz sayfa olan kitabın yeni basımı, eleştirel yorumlarla birlikte 2 bin sayfayı bulacak.
Evet, önümüzdeki yılın ilk günlerinde “Kavgam” kavgası belli ki daha da hararetlenecek.
Benim “kavgam” ise hep yasaklara karşı sürüp gidecek…"
"Hitler’in ‘Kavgam’ kitabının telif hakları son bulurken, yayımlanıp yayımlanmaması konusunda tartışma hararetleniyor Almanya, 1945. Müttefik Kuvvetleri ülkeye girerken, ürküye kapılan on binlerce Alman “Kavgam”larını toprağa gömüyordu.
Almanya, 2015. “Kavgam”ları çoktan toprak altından çıkarmış olan Neo-Naziler, Hitler’in “lanetli” kitabını, Ortadoğu ve Doğu’nun savaşı ve kıyımından, yoksulluğu ve yobazlığından göç eden sığınmacıların suratlarına sallıyorlar.
Ama Hitler’in Birahane Darbesi diye bilinen girişiminden ötürü tutuklandıktan sonra, Landsberg Cezaevi’nde hapis yatarken (1925-27) yazdığı “Kavgam”ın bugünlerde yeniden gündeme gelmesinin bir başka nedeni daha var.
Hitler’in 30 Nisan 1945’te Eva Braun’la birlikte intihar edişinin üstünden 70 yıl geçti. Demek, kitabın 70 yıldır Bavyera eyaleti yönetiminin elinde bulunan telif haklarının geçerliliği bu yılın sonunda kalkıyor.
Tartışma yeni değil
Şimdilerde, Almanya başta olmak üzere kimi ülkelerde hâlâ yasak olan “Kavgam” serbestçe yayımlansın mı, yoksa sonsuza dek yasaklı mı kalsın diye tartışılıyor.
Aslında bu tartışma yeni sayılmaz. Hatta ben de tam 14 yıl önce bu tartışmaya kıyısından katılmış, Radikal Kitap’ta bir yazı yazmış; bu yılın martında da Cumhuriyet Kitap’ta görüşümü genişleterek yinelemiştim.
Bilmem, bilinen sözleri yinelemeye gerek var mı?
İnsanların düşüncelerini özgürce ifade edebilmelerini gerçekten savunmanın yolu, en karşı olduğun düşüncelerin bile serbestçe dile getirilebilmesini savunmaktan geçmez mi?
O yüzden, tüm kitaplar gibi “Kavgam”ın da yasaklanmamasından yanayım kuşkusuz.
Ama burada hemen vurgulamam gerekiyor ki, 1989’da İranlı molların hakkında ölüm fetvası çıkardıkları Salman Rushdie’nin “Şeytan Âyetleri” romanı üstündeki gizli-açık yasağın da kalkmasından yanayım.
Hoşgörüsüzlük de başlı başına şiddetin, terörün bir biçimi değil mi?
“Kavgam”a dönersek…
Anlaşılan, 2015 başında sayısız yayınevi “Küçük Prens”e nasıl “hücum” ettiyse, 2016 başında da pek çok yayınevi “Kavgam”ı yayımlamaya girişecek.
Kaldı ki, internetin karşı konulmaz gücünü unutmayalım. “Kavgam”ın özgün metnine web’de ulaşmak mümkün. Neo- Nazi sitelerinde ise “Kavgam”dan geçilmiyor.
Eleştirel basım
İlginç bir nokta da, “Kavgam”ın İngiltere’deki yayıncısı Hutchinson’ın Random House tarafından, Random House’un da dev Alman şirketi Bertelsmann tarafından satın alınmış olması. Bu da küreselleşmenin dayanılmaz ironisini getiriyor beraberinde. Almanya’da basılması ve satılması yasak olan “Kavgam”, İngiltere’de bir Alman şirketince yayımlanıyor.
Almanya’daki Çağdaş Tarih Enstitüsü ise konuya farklı bir yaklaşım getiriyor. Enstitü, 2016’nın ocak ayında, “Kavgam”ın eleştirel yorumlar eşliğinde hazırlanmış yeni bir basımını yapacak. Aslı 7 yüz sayfa olan kitabın yeni basımı, eleştirel yorumlarla birlikte 2 bin sayfayı bulacak.
Evet, önümüzdeki yılın ilk günlerinde “Kavgam” kavgası belli ki daha da hararetlenecek.
Benim “kavgam” ise hep yasaklara karşı sürüp gidecek…"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder