10 Mayıs 1940 tarihinde başlayan Batı seferinde Nazi Almanyası Silahlı Kuvvetleri, Hollanda, Belçika, Lüksemburg ve Fransa’ya Manstein'ın hazırladığı "Orak kesimi "(Sichelschnitt) planı doğrultusunda saldırırlar. İngiliz B.E.F. ve Fransız ordularının Belçika sınırında bekleyen kısmı, Müttefiklerin Dyle planına uygun bir karşılık vermek için, Belçika topraklarına girerek batıya ve kuzeye doğru ilerlemeye başlarlar.
Manstein'ın hazırladığı plan, Alman saldırı gücünün ağırlık noktası olarak dağlık ve ormanlık Ardenler bölgesini seçmiş. Ordunun vurucu gücünü oluşturan zırhlı birlikler Müttefiklerin bir saldırı beklemedikleri bu bölgeden hücuma geçmişlerdi. Belçika içlerine doğru ilerleyen Müttefik kuvvetler, Guderian’ın hızla ilerleyen zırhlı tümenlerinin Manş kıyısına ulaşması ile tuzağa düşmüşlerdi.
Böylece Fransız ordusunun en iyi birlikleri ile İngiliz B.E.F. birliklerinin çok büyük bir kısmı Dünkerk (Dunkerque) limanı yakınlarında, otuz kilometrelik bir cepte sıkışıp kaldı.
Manstein'ın hazırladığı plan, Alman saldırı gücünün ağırlık noktası olarak dağlık ve ormanlık Ardenler bölgesini seçmiş. Ordunun vurucu gücünü oluşturan zırhlı birlikler Müttefiklerin bir saldırı beklemedikleri bu bölgeden hücuma geçmişlerdi. Belçika içlerine doğru ilerleyen Müttefik kuvvetler, Guderian’ın hızla ilerleyen zırhlı tümenlerinin Manş kıyısına ulaşması ile tuzağa düşmüşlerdi.
Böylece Fransız ordusunun en iyi birlikleri ile İngiliz B.E.F. birliklerinin çok büyük bir kısmı Dünkerk (Dunkerque) limanı yakınlarında, otuz kilometrelik bir cepte sıkışıp kaldı.
Alman öncü birlikleri Dünkerk liman kentini gözle görecek kadar yaklaşmışlardı. Hollanda 14 Mayıs'ta, Belçika 28 Mayıs'ta (Dynamo Harekâtı başladıktan 1 gün sonra) teslim olmuş, iki büyük Müttefik ordu kuşatılmış durumdaydı.
Almanların büyük bir zafer kazanmalarına ramak kalmışken, İngiliz ordusu yetişmiş subay ve astsubay kadrolar ile muvazzaf erlerinin büyük bir kısmını yitirme tehdidi ile karşı karşıya kalmıştı. Personel kaybı, teçhizattan çok daha önemliydi. (Savaşın gidişatı da bunu kanıtlamıştır.)
Hitler'in ünlü "Dur!" emri ile 23 Mayıs günü Dünkerk’e 16 kilometre yaklaşan Alman zırhlı birlikleri ilerlemelerini 27 Mayıs tarihine kadar durdurmak zorunda kalmışlardı.
Aradan geçen üç gün içerisinde Müttefikler Dünkerk civarında bir savunma hattı oluşturarak,
Alman birliklerinin ilerlemesini yavaşlatacak bir direniş başlattılar. Almanlar, ancak on
Alman birliklerinin ilerlemesini yavaşlatacak bir direniş başlattılar. Almanlar, ancak on
gün sonra Dünkerk’e girdikleri zaman, Müttefik orduları Dünkerk mucizesini yaratıp birliklerinin büyük bir kısmını tahliye etmişlerdi.
Bugünkü konumuz işte, bu "Dünkerk tahliyesi!
Müttefik ordularının Belçika'da düştüğü tuzağın farkına varıp, olası bir tahliye için plan yapılması çabalarında öne çıkan 2 isim vardır.
Birisi, İngiliz seferi kuvvetinin komutanı Lord Gort, diğeri ise Amiral Bertram Ramsay idi. Yapılan plana göre, 2 günde toplam 45.000 bin kişinin tahliye edilmesi bekleniyordu. 2 günden fazlası düşünülmemişti, çünkü Dünkerk'i savunan Müttefik kuvvetlerinin Alman saldırılarına daha fazla dayanamayacakları düşünülüyordu.
Her ne kadar 26 Mayıs tahliyenin başladığı gün olarak vurgulansa da, planlanan kurtarma filosunun limana varışı 27 Mayıstır.
1 kruvazör, 8 destroyer ve 26 adet yardımcı gemiden oluşan bu filonun 2 açıdan yetersiz kaldığı saptanmıştır.
Birincisi, yükleme için yüksek pruvaya sahip olan bu tip gemiler tahrip olan liman tesislerinden faydalanamamaktaydılar. Diğer taraftan, tüm liman ve civarı Alman ağır bombardımanına tutulmaktaydı.
İkincisi, Almanların ilerlemesinin beklendiğinden yavaş olduğu ve tahliye işleminin tüm olumsuzluklara rağmen hesaplanandan daha hızlı ilerlediği saptandı. Her ne kadar İngiliz Kraliyet Donanması çok sayıda gemiye sahip olsa da, bunlar tüm Dünya denizlerine dağılmış biçimde farklı görevler yüklenmişlerdi. Bunların hepsini tahliye için çağırmak imkansızdı.
Bunun üzerine, İngiltere'nin Manş Denizi sahillerinde bulunan her tip ve tonajda gemi ve teknenin tahliyeye katılması çağrısı yapıldı.
Böylece, "Dünkerk'de ki küçük gemiler" efsanesi doğdu. Yük gemilerinden, özel yatlara, römorkörlerden balıkçı teknelerine, hatta irice sandallara kadar her tip ve boyutta gemi ve tekne İngiltere sahillerinden Fransa kıyılarına doğru yola çıktılar. Burada vurgulamamız gereken nokta, bu teknelerin çoğuna tahliye nedeniyle, donanma tarafından el konulduğu ve teknelerin donanma personeli tarafından kullanıldığıdır. (Balıkçı tekneleri ile bir-iki istisna haricinde!)
Liman tesislerinin büyük bir kısmı tahrip olduğundan dolayı, tahliye ancak gemilerin sahile yanaşması ile mümkün oluyordu. Ancak, Dünkerk civarında ki sahiller sığ olduğundan dolayı, buralara ancak bahsettiğimiz derinliği az olan tekneler yaklaşabildi. Bunların bir kısmı birbirine bağlanarak, daha büyük tonajlı gemilere ulaşılmasını sağlayan ponton köprüler oluşturuldu.
Fransız donanmasının yardımıyla da 27 Mayıs ile 4 Haziran tarihleri arasındaki dokuz günde, yaklaşık olarak 340.000 kurtarılacaktı.
Gerek tahliyeye katılan gemi ve tekne sayısını gerekse tahliye edilenlerin kesin rakamını bilmek bence mümkün değildir. Fransa'dan da yardıma gelen teknelerle sayının 1.000'in üzerinde olduğu tahmin edilmektedir.
İngiliz Hava Kuvvetleri de dokuz günde 200'e yakın yitirmelerine rağmen, 250 civarında Alman uçağı düşürerek tahliye donanmasını koruma görevini başarıyla yerine getirmişlerdir.
Luftwaffe, 2. Dünya Savaşı başladığından beri ,ilk defa hava üstünlüğünü tamamıyla eline geçirememiştir. Bunda, ilk defa çok sayıda görevlendirilen yeni Spitfire avcı uçaklarının rolü de büyüktür.
İngilizler verdikleri uçak, gemi, pilot, denizci kayıplarına rağmen 100.000' e yakını Fransız olmak üzere, 340.000 askeri İngiltere’ye taşıyarak, İngiltere'nin savaşa devam etmesini sağlamışlardır.
Bu rakam, yapılan tüm hesaplamaların ve beklentilerin üstündeydi.
Dynamo Harekâtı bittikten sonra, Hitler, Haziran ayı boyunca İngilizlerin barış anlaşması yapmasını bekledi.
Kısacası, çok bekledi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder