Bugün tanıtmak istediğim kitap, 2015 yılında, "Kitap dostu" yayınevi tarafından piyasaya verilmiş. 254 sayfalık eserin yazarı Sinan Levent.
Bu kitap tanıtımında, farklı olarak, aynı zamanda, tarih çalışmalarında gazetelerin yeri ve önemine kısaca değineceğiz. (En azından İnternet hayatımızda büyük bir yer edinmeye başlayana kadar!)
Tarih çalışmalarının, çoğu zaman göz ardı edilen önemli kaynaklarından birisi günlük gazetelerdir. (Yeni nesil pek bilmez, eskiden haftalık ve aylık gazetelerde vardı!)
Günlük gazete, genelde bir gün önceki veya daha önemli olaylarda daha yakın bir süre öncesinde gerçekleşen bir olayı aktaran bir kaynaktır.
Sadece haber aktarmakla kalmazlar, yorumlarlar ve hatta hikaye tarzında bir sunum yaparlar.
Gazetelerin toplumlarda kendini yer bulma sürecine bakarsak, ağırlıklı olarak 20. yüzyıl tarihi üzerine çalışma yapan her tarihçi için gazeteler vazgeçilmez bir yazılı kaynaktır.
Her ne kadar verilen haberler kişisel yorum ve hatta hikaye ile mizah içerebilse de, gün be gün bilgi içeren bir sürü haber içeren bu yazılı kaynağı göz ardı etmek doğru olmaz. Araştırılan konu hakkında çok sayıda veri ve belge bulunabileceği gerçeği, günlük gazeteleri, en azından modern tarih araştırmaları için vazgeçilmez kılar.
İşte, bugün bahsetmek istediğim kitap, bu gerçekten yola çıkarak yazılmış.
Kitabın tanıtım yazısından:
"Kısa sürede benzerine zor rastlanan bir kalkınma süreci yaşayan Japonya, 1930 senesi itibariyle dünyanın önde gelen ülkeleri arasına girmiştir. I. Dünya Savaşı sonunda meydana gelen yeni uluslararası düzen içerisinde büyük devletler arasında kendine yer edinmeyi başaran Tokyo yönetimi, II. Dünya Savaşı öncesinde Mançurya'yı istila etmiş, daha sonra Asya Pasifik sularında ve Çin Anakarasında topraklarını genişletmeye çalışmıştır. Bu durum, özellikle bölgede çıkarları olan Batılı devletleri endişelendirmiş ve tedbir alma yoluna itmiştir. Japonya'nın Batılıların Asya'daki hâkimiyetine son vererek Asyalı halkları kendi şemsiyesi altında birleştirmeye yönelik faaliyetleri, Avrupa Devletleriyle sorun yaşamakta olan Çin, Hindistan gibi ülkelerdeki halk ve Türkiye gibi yakın geçmişinde Batılı Emperyalistlerin saldırılarına maruz kalmış devletlerin kamuoylarınca yakından izlenmiştir.
Her ne kadar son yıllarda Japon Tarihi ile ilgili çalışmalarda bir artış gözlense de, toplumsal hafızanın ve genel kanaatlerin oluşmasında etkili olduğunu düşündüğümüz yazılı basın üzerine şimdiye kadar hiç bir çalışma yapılmamıştır. Hâlbuki devlet görevlileri ya da aydın tabakanın dışında kalan Cumhuriyet dönemi Türk kamuoyunda Japonya bilgisi ve imajının oluşmasındaki en önemli araç, şüphesiz gazetelerdir.
Okuyucular bu çalışmayı bitirdiğinde, modern dönem Doğu Asya uluslararası ilişkiler tarihinin merkezindeki Japonya'nın, ortak toplumsal bilincin oluşmasında en büyük araçlardan birisi olan Türk yazılı basınındaki algısına dair fikir sahibi olabilirler."
Başlığı "2. Dünya Savaşı yolunda Japonya" olan kitap, 1930'lu yıllarda Cumhuriyet gazetesinde çıkan haberlerden derlenerek yaratılmış bir eser. 30'lu yıllarda Uzak Doğu'ya saldırgan dış politikası ile damgasını vuran Japonya, o dönem gazetelerin ilk sayfalarında sıkça kendine yer bulan bir haber olmuştur.
Bir okuyucu olarak benim ilk tepkim, bu tip bir araştırmanın neden tek bir gazetenin baz alınarak yazıldığıydı. O dönemin koşulları üzerinde düşününce, hem Cumhuriyet gazetesinin piyasada devlet destekli hakimiyeti hem de sahip olduğu gazetecilik birikiminin bunda büyük bir rol oynadığını anladım.
Bu kitap tanıtımında, farklı olarak, aynı zamanda, tarih çalışmalarında gazetelerin yeri ve önemine kısaca değineceğiz. (En azından İnternet hayatımızda büyük bir yer edinmeye başlayana kadar!)
Tarih çalışmalarının, çoğu zaman göz ardı edilen önemli kaynaklarından birisi günlük gazetelerdir. (Yeni nesil pek bilmez, eskiden haftalık ve aylık gazetelerde vardı!)
Günlük gazete, genelde bir gün önceki veya daha önemli olaylarda daha yakın bir süre öncesinde gerçekleşen bir olayı aktaran bir kaynaktır.
Sadece haber aktarmakla kalmazlar, yorumlarlar ve hatta hikaye tarzında bir sunum yaparlar.
Gazetelerin toplumlarda kendini yer bulma sürecine bakarsak, ağırlıklı olarak 20. yüzyıl tarihi üzerine çalışma yapan her tarihçi için gazeteler vazgeçilmez bir yazılı kaynaktır.
Her ne kadar verilen haberler kişisel yorum ve hatta hikaye ile mizah içerebilse de, gün be gün bilgi içeren bir sürü haber içeren bu yazılı kaynağı göz ardı etmek doğru olmaz. Araştırılan konu hakkında çok sayıda veri ve belge bulunabileceği gerçeği, günlük gazeteleri, en azından modern tarih araştırmaları için vazgeçilmez kılar.
İşte, bugün bahsetmek istediğim kitap, bu gerçekten yola çıkarak yazılmış.
"Kısa sürede benzerine zor rastlanan bir kalkınma süreci yaşayan Japonya, 1930 senesi itibariyle dünyanın önde gelen ülkeleri arasına girmiştir. I. Dünya Savaşı sonunda meydana gelen yeni uluslararası düzen içerisinde büyük devletler arasında kendine yer edinmeyi başaran Tokyo yönetimi, II. Dünya Savaşı öncesinde Mançurya'yı istila etmiş, daha sonra Asya Pasifik sularında ve Çin Anakarasında topraklarını genişletmeye çalışmıştır. Bu durum, özellikle bölgede çıkarları olan Batılı devletleri endişelendirmiş ve tedbir alma yoluna itmiştir. Japonya'nın Batılıların Asya'daki hâkimiyetine son vererek Asyalı halkları kendi şemsiyesi altında birleştirmeye yönelik faaliyetleri, Avrupa Devletleriyle sorun yaşamakta olan Çin, Hindistan gibi ülkelerdeki halk ve Türkiye gibi yakın geçmişinde Batılı Emperyalistlerin saldırılarına maruz kalmış devletlerin kamuoylarınca yakından izlenmiştir.
Her ne kadar son yıllarda Japon Tarihi ile ilgili çalışmalarda bir artış gözlense de, toplumsal hafızanın ve genel kanaatlerin oluşmasında etkili olduğunu düşündüğümüz yazılı basın üzerine şimdiye kadar hiç bir çalışma yapılmamıştır. Hâlbuki devlet görevlileri ya da aydın tabakanın dışında kalan Cumhuriyet dönemi Türk kamuoyunda Japonya bilgisi ve imajının oluşmasındaki en önemli araç, şüphesiz gazetelerdir.
Okuyucular bu çalışmayı bitirdiğinde, modern dönem Doğu Asya uluslararası ilişkiler tarihinin merkezindeki Japonya'nın, ortak toplumsal bilincin oluşmasında en büyük araçlardan birisi olan Türk yazılı basınındaki algısına dair fikir sahibi olabilirler."
Başlığı "2. Dünya Savaşı yolunda Japonya" olan kitap, 1930'lu yıllarda Cumhuriyet gazetesinde çıkan haberlerden derlenerek yaratılmış bir eser. 30'lu yıllarda Uzak Doğu'ya saldırgan dış politikası ile damgasını vuran Japonya, o dönem gazetelerin ilk sayfalarında sıkça kendine yer bulan bir haber olmuştur.
Bir okuyucu olarak benim ilk tepkim, bu tip bir araştırmanın neden tek bir gazetenin baz alınarak yazıldığıydı. O dönemin koşulları üzerinde düşününce, hem Cumhuriyet gazetesinin piyasada devlet destekli hakimiyeti hem de sahip olduğu gazetecilik birikiminin bunda büyük bir rol oynadığını anladım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder