Daha önceki bir yazımda bahsettiğim gibi, askeri tarih yazımında, klasik olarak kabul edilen eserlerin büyük bir
kısmı, “Batı uygarlığı” diye isimlendirdiğimiz bölgeden çıkmıştır. Bunun en
önemli nedeni, insanlığa miras kalan yazılı malzemenin büyük bir çoğunluğunun
bu coğrafyada, çok daha iyi koşullarda korunmuş olmasıdır.
Asya ve Uzakdoğu coğrafyasında hüküm sürmüş olan uygarlıklardan kalan
eserler ya zamanla yok olmuşlardır; ya da hala bulundukları ülkelerin
kütüphanelerinde incelenmek ve küresel askeri tarih kültürüne eklenmek için
beklemektedir.
Günümüzde, tüm askeri tarihçilerin ve amatör araştırmacıların fikir birliği ettiği nokta, M.Ö. 400-320 yılları arasında yaşamış olan
Sun Tzu, Savaş Sanatı isimli eserinin askeri tarih yazımının en önemli başvuru eseri olduğudur.
Sun Tzu, herşeyden önce, bu eserinde, savaş ve savaş ile doğrudan veya dolaylı bir çok olguya değinmiş ve bunu sistematik bir yaklaşımla gerçekleştrimiştir.
Aradan geçen 2000 yıllık süreden sonra,
doğal olarak yazdıklarının bir kısmı farklı bir biçimde dile getirilse de,
kitabında ele aldığı konulara dair verdiği bilgilerin çoğu evrensel bir nitelik
taşır.
B. H. Liddell Hart, “Strategy, the indirect approach” isimli kitabında, Balisarius, Napoleon,
Clausewitz, Moltke (the older) gibi ünlü stratejistlerden birer alıntı yaparken, Sun Tzu’dan 14 alıntı yapar. [1]
Clausewitz, Moltke (the older) gibi ünlü stratejistlerden birer alıntı yaparken, Sun Tzu’dan 14 alıntı yapar. [1]
Savaşa Batı ile Doğu’nun farklı düşünce
biçimleriyle yaklaştıklarını düşünenler, Sun Tzu ile Clausewitz’i
karşılaştırdıklarında, temel mantığın “küresel” olduğunu görürler. Başka bir
yazımda vurguladığım gibi, toplumlar
yaşadıkları coğrafyanın belirlediği koşullar doğrultusunda silah, askeri
organizasyon ve muharebe taktikler kullanırlar. Bu da doğal olarak çeşitli
farklılıklar gösterir. Ancak, savaşın tek bir amacı vardır. Buna bağlı olarak,
savaş stratejisi de zaman ve mekândan bağımsızdır.
Sun Tzu savaşı sadece askeri açıdan değil,
siyasi, ekonomik ve sosyo-psikolojik yönleriyle ele alırken, askeri
operasyonları, stratejik ve taktik açılardan inceler. O devirlerde kullanılan
bir deyim olmadığından “operasyonel” harekât sözü, eserinde yer almasa da,
verdiği öğütlerin bir kısmı bu konuya ayrılmıştır.
[1] Mehmet Tanju Akad, Askeri
Tarihte Stratejik Düşünce (İstanbul, Turkey: Türkiye İş Bankası Kültür
yayınları, 2013).,
s.34
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder