Öne Çıkan Yayın

Günün sözü: "Fransa'ya, "Liberté, égalité, fraternité", "süvari, piyade, ve topçuluk"'dan daha az rehberlik etmiştir."

"Liberté, égalité, fraternité" özdeyişi dilimize "Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik" olarak çevrilebilir. Bu üçlemenin ne a...

19 Temmuz 2014 Cumartesi

Majino Hattı ve 2. Dünya Savaşında Fransız stratejisi!

Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun hatıralarından sonra, 2. Dünya Savaşı döneminde yaşamış ve gezmiş diğer Türk yazar ve gazetecilerin kitaplarını ararken, aşağıda kitaba rastladım:

Zekeriya Sertel'in yazdığı "Hatırladıklarım (1905 – 1950)" isimli anı kitabı, Yaylacık matbaası tarafından 1968 yılında basılmış. 310 sayfalık kitabın satış fiyatı 12,5 TL imiş.

Zekeriya Sertel’in hatırladıklarından sayfa 225’den itibaren:
“Fakat Atatürk’ün ölümünden sonra en çok merak edilen şey, dış politikanın alacağı yeni yöndü.
İkinci Dünya Savaşının arifesinde bulunuyorduk. Yabancı devletlerin Türkiye’deki propaganda faaliyetleri de bir kat daha artmıştı. Alman propagandası etkisiz kalmıyordu.
ALMAN TERBİYESİ GÖRMÜŞ BAZI SUBAYLAR Almanya’ya karşı bir sevgi duyuyorlardı.
ALMANYA’DA YETİŞMİŞ GENÇLERİN BİR ÇOĞU Hitler’e hayrandı.
Almanya, Atatürk’ün ölümünden sonra von Papen’i Türkiye’ye sefir göndermişti.
Atatürk von Papen’i sevmezdi ve o sağ kaldıkça bu Alman casusu Türkiye’ye ayak basamamıştı.Onun Türkiye’ye gelmesi iyi bir belirti değildi. Zaten hükümet içinde Sovyet düşmanı olanlar artık kendilerini saklamıyorlardı. Bunların içinde o vaktin Dışişleri Bakanı Şükrü Saraçoğlu başta geliyordu. (Saraçoğlu’nun yaklaşık 4 yıl süren Başbakanlığı esnasında, bilhassa Alman gemilerinin Boğazlar’ dan geçirilmesi ile ilgili başka anılara daha sonra değineceğiz.) O sıralarda Saraçoğlu Stalin’le görüşmek üzere Moskova’ya gitmişti. Fakat aksi tesadüf Almanya’nın Dışişleri Bakanı von Ribbentrop da o sırada Moskova’da bulunuyordu. Onun yüzüne bakan olmamıştı. Bu nedenle memlekete kızgın dönmüştü. Artık açıktan açığa Sovyetler aleyhinde konuşmaktan çekinmiyordu.
İngilizler ve Fransızlarda boş durmuyorlardı.Onlarda bir yandan hükümeti, bir yandan da basın yoluyla Türk kamuoyunu kazanmaya çalışıyorlardı.Bu amaçla, 1939’da Fransa, bazı Türk gazetecilerini Paris’e davet etti. Gidenler arasında ben de vardım. Heyetin öteki üyeleri “Ulus” gazetesi başyazarı Falih Rıfkı Atay, “Akşam” gazetesi başyazarı Necmettin Sadık, “Tanin” gazetesi başyazarı Hüseyin Cahit’ti. Aramızda bir de hükümeti temsil eden topçu komutanı General Pertev bulunuyordu.
Fransızlar bize savaş hazırlıklarını gösterdiler. Fabrikaları gösterdiler. Anaçları, bizde Fransa’nın kuvvetli olduğu inancını uyandırmak ve bunu kamuoyuna bildirmemizi sağlamaktı.
(Blogcunun notu: Halbuki, Alman Genelkurmayı, bazı Fransız subaylarının yazdığı kitaplar sayesinde, en azından Fransız Genelkurmayının “genel savaş stratejisi” hakkında yeterli bilgiye sahiptiler.)
O vakit Fransızlar 'Majino Hattı' denilen savunma hattına büyük önem verirlerdi.Almanların bu hattı yarıp geçemeyeceklerine inanmışlardı. Aynı güveni bize de vermek istediler. Bu amaçla, bizi 'Majino Hattı'na götürdüler.
Bu savunma hattı, sınır boyunca baştanbaşa dağlar içine oyulmuş istihkamlardan ibaretti. Biz bu istihkamlardan birine gittik.Büyük bir dağın eteğinde otomobillerden indik. Ray üzerinde işleyen küçük vagonetlere bindik. Dağın içine giden bir tünele girdik. Hayli gittikten sonra tam dağın üzerinde yere indik. Orada bir 'lift'e bindik. Dağın içinden yükselerek tepesine çıktık. Burada düşmanın göremeyeceği biçimde bir küçük yapıya girdik.Yapının içinde çeşitli savunma tesisleri kurulmuştu. Geniş bir sahayı gözaltında bulunduruyordu. Düşmanın görünmeden bu bölgeye girmesine imkan yoktu. Çeşitli yerlerde kurulan gözetleme merkezlerinden düşmanın hareleti hakkında dakikası dakikasına haberler geliyordu. Bu haberler duvarlarda elektrikli lambalarla komutanlık odasına veriliyordu.Komutan bu bilgiye göre, düşmanı top ateşine tutacaktı.Bu tesisler gerçekten insana güven veriyordu. Almanlar bu hattı yaramazlardı.
Fransız komutanı General Pertev’e bir deneme yapılmasını isteyip istemediğini sordu.Türk generali zaten gördüklerinden şaşkınlık içindeydi. Hemen tatbikata geçilmesini rica etti. Komutan emir verdi, bütün aletler işlemeye başladı. Duvarda lambalar yanıp sönüyordu. Gözetleme merkezlerinden haberler geliyordu. Bu hazırlık iki dakika sürdü ve ateş emri verildi. General Pertev hayretler içindeydi.
Fransız komutanına dönerek,
-Nereye ateş ediyorsunuz? Düşman nerede? diye sordu.
Fransız komutanı bizim generalin bilgisizliği karşısında gülümsedi ve 'Efendim, tabloyu gördünüz. Gözetleme merkezinden aldığımız haberlerle biz düşmanın nerede olduğunu biliyoruz.Onu gözle görmeye gerek var mı?' dedi.
Bizim topçu komutanı utandı mı, bilmiyorum. Fakat biz, birbirimize utanarak baktık.

Fakat, savaş Fransızların yanlış hesaplara dayandıklarını, bir gaflet uykusuna daldıklarını göstermişti. Çünkü savaş başlayınca, Almanlar, bu hattı yarmaya lüzum bile görmemiş, Belçika üzerinden bir hafta içinde Fransa’ya girerek 'Majino Hattı'nı arkadan çevirivermişlerdi.

(Blogcunun Notu: Alman Genelkurmayı, Fransız generali Chauvineau tarafından yazılan “L’invasion est elle Encore Possible?” (İşgal hâlâ mümkün mü?) isimli kitabın içeriğinden, Fransızların istihkâmlarının aşılmaz olduğuna inandıkları için, bir savunma savaşı ile yetineceklerini anladılar.

Kitabın bir bölümünde, general: “Almanların Fransa’ya girebilmeleri için geçmek zorunda kalacakları 250 millik hat boyunca, 3 milyon adam ve gerekli makineli tüfek ve pil kutuları yerleştirmekle, 3 yıl süreyle bu hattı korumuş olacağız.” diyordu. Birinci Dünya Savaşının en kanlı muharebelerinden biri olan Verdun’de Fransız savunma stratejisini belirleyen ve Majino Hattının yapılmasına ön ayak olan 3 generalden birisi olan Mareşal Petain, hâlâ, tel örgüleri ve makineli tüfekleri, modern orduları durdurmak için yeterli bulmaktaydı.

Alman genelkurmayı, yukarıda sözü edilen kitaba bir de Önsöz yazan Petain’in yaklaşımlarından, Fransız ordu birliklerinin modern harekat yöntemiyle (tank, zırhlı araçlara bindirilmiş piyade ve uçak kombinasyonu) yarıp geçme konusunda hiçbir şey bilmediklerini anladılar.)
Devamı var...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder