Öne Çıkan Yayın

Günün sözü: "Fransa'ya, "Liberté, égalité, fraternité", "süvari, piyade, ve topçuluk"'dan daha az rehberlik etmiştir."

"Liberté, égalité, fraternité" özdeyişi dilimize "Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik" olarak çevrilebilir. Bu üçlemenin ne a...

John Keegan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
John Keegan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Kasım 2016 Cuma

Günün kitabı: 2. Dünya Savaşı / John Keegan

"Günün kitabı" olarak bu sefer tanıtmak istediğim eser, ülkemizde, daha yeni satışa sunuldu.
Ünlü askeri tarihçi John Keegan'ın, "2. Dünya Savaşı" isimli kitabı, Say Yayınları tarafından, Samet Öksüz'ün tercümesiyle dilimize kazandırıldı. Orijinal ismi, "The Second World War" olan kitabın ilk basımı, 1989 yılında gerçekleştirilmişti.


Yayınevinin web sayfasından yaptığımız bir alıntı, kitabın içeriğini tanımamıza yardımcı oluyor: "Bu kapsamlı çalışmasında John Keegan tüm zamanların en büyük savaşını bir karmaşık ve trajik olaylar yığını olarak değil, belli bir mantıkla ele alınmış olaylar silsilesi halinde aktarıyor. İkinci Dünya Savaşı’na savaş tipleri, savaş temaları ve liderlerin siyasal hedefleri ile kararları açısından bakmamızı ve böylece yöntemli bir okuma yapmamızı sağlıyor. Her biri belli bir muharebe tipini temsil eden altı önemli savaşa odaklanıyor: Britanya hava muharebesi, Girit hava indirme muharebesi, Midway uçak gemisi muharebesi, Falaise tank muharebesi, Berlin şehir muharebesi ve Okinawa amfibi muharebesi. Öne çektiği savaş temaları ise ikmal, üretim, işgal, stratejik bombardıman, direniş ve gizli silahlar. Keegan daha sonra merceği liderlerin karşı karşıya kaldıkları stratejik ikilemlere tutuyor, aldıkları kararların savaşan insanların hayatlarını ve savaşın gidişatını nasıl etkilediğini başarıyla aydınlatıyor."

Bildiğim kadarıyla, bu kitabı, John Keegan'ın, "Savaş Sanatı Tarihi"'nden sonra, dilimize kazandırılan ikinci eseri. 623 sayfadan oluşan, "Giriş" ve "Sonuç" bölümleri haricinde, 6 ayrı bölümde, farklı cepheleri incelediği bu kitabı ile Keegan, askeri tarih ile ilgilenen herkesin kütüphanesinde bulunması gereken bir başvuru eseri yaratmıştır. (26 yıl boyunca, Britanya Kraliyet Askeri Akademisi'nde görev yaptığı gerçeğinin, bazı olayları analiz edişine etkisini unutmadan, zevkle okuyacağınız bir kitaptır!)

2. Dünya Savaşı gibi, zaman ve mekan açısından çok karmaşık ve girift bir tarih kesitini başarıyla açıklayan bu eseri, yayınlayan Say Yayınları'na ve hediye eden Bekir Becit​'e teşekkürler.

İlginizi çekebilecek diğer yazılar:

13 Mayıs 2016 Cuma

John Keegan ve Clausewitz!

John Keegan, özellikle "Savaş Sanatı Tarihi" isimli eserinde, Clausewitz'in fikirlerini eleştirir.

Ona göre, Clausewitz, "Gerçi son derece iyi çalışan bir beyne sahipti, ama, eğer fazladan bir entelektüel boyuta sahip olabilseydi, savaşın politikadan çok daha fazlasını kapsadığını görebilirdi.(Sayfa 32) (Üstü kapalı bir aşağılama!)

1831 yılında, Avrupa'yı saran kolera salgını sonucu ölen Clausewitz, geriye sadece notlarını bırakmıştır. Bırakın kitap haline getirmeyi, söz konusu notlarını, derli toplu bir taslak haline bile getiremeden ölmüştür. Notları, dul karısının çabaları ile bir kitap haline getirilmiştir.

"Savaş" gibi, çok komplike bir konuda, yıllardır derlediği notlarını, bir kitap haline getirseydi, ne gibi değişiklikler yapardı?

Savunduğu bazı fikirleri değiştirir miydi?

Bunlara yenileri ekler veya karşıt fikirlerle bir sentez mi oluştururdu?

Sorulacak sorular çok fazla ve bunlara verilecek hiç bir cevap yok.

Bilinen tek şey, "Savaş üzerine" isimli kitabın, düşüncelerini kitap haline getirmeden önce, son bir defa süzgeçten geçirip derleme imkanı bulmadan, hayattan ayrılmış bir askeri stratejistin eseri olduğudur.

Bundan dolayı, Keegan'ın Clausewitz'e bu kadar yüklenmesini pek anlamam. Klasik, Alman-İngiliz çekişmesi mi? Clausewitz'in ünü mü?

Belki, okudukça açıklığa kavuşur.
İlginizi çekebilecek diğer yazılar:
JohnKeegan

7 Kasım 2014 Cuma

Günün sözü John Keegan'dan...

"Günün sözü" köşemizde, bu sefer, tek bir cümleye yer vermiyoruz. Çünkü, ele alınan konunun, tasviri çok boyutlu bir yorumu gerektiriyor. Bu yorumu yapanda, John Keegan olunca, kısa bir tanımlama zaten zor ve yetersiz olur.

"Askerler, diğer insanlara benzemez. Kuramcıların (Burada, öncelikli olarak Clausewitz'i kastediyor!) tanımladığı gibi, savaşın hiç kuşkusuz, ekonomi, diplomasi ve politikayla bağlantısı vardır; ama bu bağlantı, bir benzerlik yaratmak için yeterli değildir."

"Savaş, kesinlikle diplomasi ya da politikaya benzemez; çünkü, değer yargıları ve yetenekleri politikacılar ve diplomatlardan çok farklı insanlar tarafından yaşanır."

"Bu insanların yaşamı, diğerlerinin günlük yaşamlarına paraleldir, ancak, kesinlikle bağlılık göstermez."

"Savaşçı sınıfın kültürü, uygarlığın kültürü ile aynı olamayacağından, arada ki bu mesafe hiçbir zaman kapanmaz."

İlginizi çekebilecek diğer yazılar:
Günün sözü

7 Ekim 2014 Salı

Askeri tarihçiler: John Keegan

Ünvanı ve göbek adıyla birlikte, John Desmond Patrick Keegan 15 Mayıs 1934 – 2 Ağustos 2012 tarihleri arasında yaşamış İngiliz bir askeri tarihçidir. 14. – 20. yüzyıl savaş tarihi , savaşın doğası, özellikle savaş psikolojisi üzerine uzmanlaşmıştır.

Ülkemizde en çok tanınan ve bir kaç defa basılan kitabı, “Savaş Sanatı Tarihiismini taşıyan, orijinal başlığı “A History of Warfare” olan, bir başvuru eseridir. Orijinal kitabın baskı tarihi 1993 olup, ülkemizde 1995 yılında , Sabah Yayınları tarafından piyasaya sunulmuştur. O dönemde, kalın cilt ve büyük boy formatla piyasaya giren yayınevi, seçtiği eserlerle de bayağı isim yapmıştı

Doruk Yayımcılık tarafından, Aralık 2007 yılında, piyasaya tekrardan sunulan eser bu sefer, 429 sayfadan oluşan klasik formatta basılmıştır. Bu baskıda ki tercümeyi  Selman Koçak yapmış.
Keegan’ın savaş tarihi konusunda ki temel tezi, „Savaşı yaratan temel nedenler, toplumların kültürel gelişiminde yatar.“ şeklinde özetlenebilir. Diğer bir deyişle, Keegan, savaş olgusunun kültürel tarafında ön plana çıkarır. Doğal olarak, Clausewitz’in, „Savaş, politikanın, başka araçlarla devamıdır.“ teziyle, çoğu yerde çatışır ve onu neredeyse, her fırsatta eleştirir.

Savaşa neden olan, önemli politik nedenlerin varlığını reddetmez. Ancak, temel katalizatörün, kültür olduğunu iddia eder.

Bu kitabın da, neredeyse, insanlığın, bilinen ilk çağlarından Nükleer Çağa kadar, savaş tarihini inceleyerek, sadece askeri tarih meraklılarına değil, her tarih okuyucusuna hitap eden, bir başvuru eseri yaratmıştır.

Araştırmalarının temelinde, her ne kadar silah teknolojilerine ve muharebe taktiklerine de yer verse, tezinin temelinde her zaman kültür; yani insan olgusu yatar. Bu bağlamda, toplumların sosyo-kültürel olguları ile, orduların organizasyonel yapısı, toplumu ve bir topluluk olarak orduyu bir arada tutan moral, grup psikolojisi, gibi beşeri öğeleri yaptığı analizlerde ön planda tutar.

„The face of battle“ (Muharebenin yüzü“) isimli kitabında, bu analiz metodunu kullanarak, askeri tarihin, 3 önemli muharebesinde , Agincourt, Waterloo ve Somme, çatışma alanını, sıradan askerin gözünden anlatır. Bu yaklaşımı ile, yayınlandığı 1976 yılında, çığır açmıştır; dersek, fazla abartmış olmayız.

Keegan’a göre, „savaşın doğasıdiye bir şey yoktur. Bir savaşın kökeni, herşeyden önce, kültürel farklılara dayanır. Antropolojinin, askeri tarihi anlama konusunda, önemli bir bilim dalı olduğunu savunmuş ve eserlerinde buna sıkça yer vermiştir.

Savaş Sanatı Tarihibaşlıklı kitabın bölümleri:
-İnsanlık tarihinde savaş
-Taş devri
-Hayvanlar
-Demir
-Ateş
başlıkları altında toplanır. Her bölümün sonunda, „ara bölümadını verdiği, bazı açılardan bağımsız, bazı açılardan, o „anabölümde anlattıklarına değindiği, ekstra bir kısım daha var.

Şahsen, kendi içinde kapalı bir değerlendirme yaptığı bu bölümleri, ben birer bilgi deposu olarak çok büyük bir zevkle okudum.
İlginizi çekebilecek diğer yazılar:
JohnKeegan