Öne Çıkan Yayın

Günün sözü: "Fransa'ya, "Liberté, égalité, fraternité", "süvari, piyade, ve topçuluk"'dan daha az rehberlik etmiştir."

"Liberté, égalité, fraternité" özdeyişi dilimize "Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik" olarak çevrilebilir. Bu üçlemenin ne a...

31 Aralık 2014 Çarşamba

2014'ü bitirirken!

2014 yılının şu son saatlerinde, yeni yılın, hekes için daha sağlıklı, mutlu ve başarılı olmasını dilerim.


Bloğumuzun konusu "askeri tarih"; ama, "savaş" olgusunun Dünya'dan silindiği bir yeni yıl umuduyla...

19 Aralık 2014 Cuma

"Militaer & Geschichte" / askeri tarih dergisi!

Bugün Almanya'da 2001 yılından beri satılmakta olan en uzun süreli askeri tarih dergisini tanıyalım. 



Dilimize "Askerlik ve Tarih" olarak tercüme edebileceğimiz bir başlıkla, ilk sayısı 2001 yılında piyasaya çıkan dergi, 14. yılını tamamladı. "Resimler/Gerçekler/Nedenler" alt başlığı altında, 2 ayda bir çıkan dergi, ortalama olarak, 50 sayfadan oluşuyordu.

2014 yılında GeraMond yayınevi tarafından satın alındı. (Clausewitz dergisini çıkaran yayınevi! Daha ayrıntılı bilgi için: http://savasvetarih.blogspot.de/2015/07/clausewitz-dergisi-askeri-tarih-dergisi.html) Bu yıl çıkan, 5. sayısından itibaren, sayfa sayısını, %33 arttırarak, 66 sayfaya çıkarttı. Doğal olarak fiyatı da, 3,50 Avro'dan, 4,20 Avro'ya çıktı.

"Clausewitz" dergisinde olduğu gibi, askeri silahlar ve araç-gerecin gelişimi, kullanımı, tarihe damgasını vurmuş komutanlar ve muharebeler, ele alınan temel konular arasında. Her bir sayıda, ortalama 10 civarında makale yer alıyor. Bu makalelerin ele aldığı konular, antik çağlardan günümüze kadar geniş bir yelpazeden seçiliyor. Ama, doğal olarak, her sayıda, Alman tarihinden bir muharebe, savaş veya komutanın incelendiği bir veya birden fazla makaleye rastlanıyor.

Bunun yanında, "Kişiler", "Kitaplar", "Tarihe damgasını vurmuş konuşmalar", "Maketler", "Dün ve Bugün" gibi, süreklilik kazanmış köşe yazıları var.

2015 yılı itibariyle, baskı sayısı yaklaşık olarak, 50.000 adet. Bunun yaklaşık 27.000 adedi satılıyor.

16 Aralık 2014 Salı

Günün sözü: Kanunî Sultan Süleyman'dan adalet üzerine...

Günün sözü:

"Ordu olmadan devlet, para olmadan ordu, memnun vatandaslar olmadan para, adalet olmadan memnun vatandaslar olmaz; o halde adalet olmadan devlet olmaz."

Kanunî Sultan Süleyman


13 Aralık 2014 Cumartesi

Günün belgeseli: Alman "ZDF-İnfo" kanalında yayınlanan "Hitler'in yardımcıları" isimli belgesel dizisinin altıncı bölümü "Albert Speer: Mimar"!

Alman "ZDF-İnfo" kanalında yayınlanan "Hitler'in yardımcıları" başlıklı 12 bölümlük ve ilk defa 1996 yılında yayınlanan belgeselin altıncı bölümünü ekliyorum.

Hazırlayıcısı, Guido Knopp isimli 1980'lerden itibaren devlet kanalı olan ZDF için çalışan bir tarihçi-gazetecidir. Öncesinde "Frankfurter Allgemeine Zeitung" ve "Welt am Sonntag" gazetelerinde (ortanın sağı olarak nitelendirebileceğimiz) çalışmıştır. Devletten aldığı destekle özellikle Nasyonal Sosyalizm tarihi üzerinde uzmanlaşmış çok üretici bir yazardır.

albert speer ile ilgili görsel sonucu

Kitapları ve bunlardan üretilen belgeselleri çok geniş kaynaklara dayanır ve anlatımı/sunumu akıcı ve kolay anlaşılır bir tarza sahiptir. Diğer bir deyişle, Almanya'da popüler tarih yaratıcıları arasında en ön sıralarda yer alır. Belgesellerinde ki sorun, her ne kadar bir kaç bölümden oluşsa da, neredeyse 30 yıla yakın bir dönemi anlatırken doğal olarak oluşan bilgi patlaması ve dönemsel atlamalardır. Bir nevi bilgilerin kısıtlı zaman dilimine sıkıştırılması sonucu oluşan bir bombardıman ve bunun sonucu seyirci de kopmalar yaşanır. Bundan dolayı, kitaplarını okumak daha verimlidir.

12 bölümlük bir belgeselden geniş alıntılar yapmak tabii ki mümkün olmadığından buraya "youtube"'da bulduğum İngilizce versiyonun linkini ekliyorum.

Hitler'in yardımcıları / Guido Knopp / İngilizce / Bölüm 6

Knopp belgesellerini takip edenler, Knopp'un konuya ağırlıklı olarak sosyal, ekonomik ve politik açılardan yaklaştığını göreceklerdir. "Devlet kanalı" olan ZDF için çalıştığı gerçeğini hiç bir zaman unutmayalım. "Resmi kaynaklara" dayalı bir popüler tarihçilik yapmak zorunda kalmış, "Holocaust", savaş öncesi uluslararası politika, 2 savaş arası dönemde ki ideolojik çatışmanın Avrupa siyasetine ve Alman iç politikasına etkileri, 1. Dünya Savaşı'nın mirası gibi konulara belirli bakış açılarından yaklaşmıştır. Yine de çok verimli ve seyretmesi/okuması her zaman öğretici bir tarihçi/gazetecidir.


Dilimize 2 kitabı tercüme edilmiştir. Daha önce tanıtmıştım. Her iki kitabın tercümesi güzeldir. Fiyatları uygundur. Baskı kalitesi ülkemiz koşullarındadır.

Diğer bölümlere bu linkden ulaşabilirsiniz:
https://savasvetarih.blogspot.de/search/label/Guido%20Knopp

10 Aralık 2014 Çarşamba

Günün sözü: Erich von Manstein!

Günün sözü, Wehrmacht'ın dahi stratejisti Manstein'a ait:
Sovyet ordusu, 19 Kasım 1942 tarihinde başladığı, Uranüs Harekâtı ile, 3 gün gibi kısa bir sürede, Stalingrad'da, şehir muharebeleri bataklığını batmış olan 6. Orduyu kuşatır.

Durumu düzeltmesi için, 24 Kasım 1942 tarihinde, Kırım fatihi Manstein, Don Ordular Grubu komutanı olarak atanır. (Aslında, ortada bırakın "orduları", tam teşekküllü ordu bile yok!)
Manstein, kuşatmayı, "Wintergewitter" (Kış Fırtınası) kodlu bir
harekâtla, dışarıdan yarmayı planlar. Plana göre, 6. Ordu'da, aynı zamanda, içeriden kuşatmayı yarmak için saldırıya geçecektir. Gerekli kuvveti bir araya getirmesi, neredeyse 3 hafta sürer.


General Hoth komutasında ki, 4. Tank ordusuna, 2 Romen ordusunun destek verdiği harekât, 12 Aralık günü başlar. Ancak, yetersiz askeri güç, kötü hava koşulları, güçlü Sovyet direnişi, harekâtın, Stalingrad'a 48 km. kala, 23 Aralık günü durmasına neden olur. (Bunda, Hitler'in, 6. Ordu'nun yarma harekâtı yapmasına izin vermemesi de, çok önemli bir rol oynar.)
O gün Manstein'ın yorumu: "Die Lage ist beschissen; aber nicht hoffnungslos!"
"Durum boktan, ama umutsuz değil!"

7 Aralık 2014 Pazar

Günün kitabı: 20. yüzyıl başlarında Osmanlı-Alman İlişkileri / Golç Paşa’nın Hâtıratı

Bugünkü kitabımızın ismi, “20. yüzyıl başlarında  Osmanlı-Alman İlişkileri / Golç Paşa’nın Hâtıratı”.
 
Kitapla ilgili, bir değerlendirme yapmadan önce, vurgulamam gereken bir nokta var. Bilgi Üniversitesi’nde yaptığım üst lisans tezimin konusu, “Osmanlı ordusunun 19. yüzyıl sonunda modernizasyonu” idi. Bunu incelerken, kendime dayanak noktası olarak aldığım kişide, “Colmar von der Goltz” paşadır. Diğer bir deyişle, Goltz paşa başta olmak üzere, Prusya/Alman-Osmanlı ilişkileri, Alman askeri yardımı, 18. ve 19. yüzyılda silah teknolojisinde ki ve ordu organizasyonlarında ki gelişim ve değişim, orduların yabancı askeri danışmanlar tarafından modernizasyonu, hakkında yazılmış bir çok kitap ve bilimsel makale, ana araştırma konumu oluşturdu. Bu bağlamda, Goltz paşanın yazmış olduğu bir çok makale ve mektup ile kendisi hakkında yazılmış kitapları okudum

1883-1895 yılları arasında, çeşitli görevler üstlenen Goltz Paşa, diğer tipik Alman subaylardan farklı olarak, Şark kültürünü anlamaya çalışmış ve atandığı bu görevi en iyi biçimde yerine getirmek için çevkle çabalamıştır.
1885 yılından itibaren, Osmanlı ordusunu modermize etmek için kurulan Alman Heyeti'nin başkanlığına getirilmiştir. Öncelikli hedeflerinden birisi, Harp Akademisi'ni modernize etmekti, İlk adım olarak, o güne kadar, Osmanlı askeri eğitimine hakim olan Fransız ekolünü kaldırdı. Berlin Harp Akademisi'ni kendisine örnek aldı. Çok sayıda kitabın tercümesine, bizzat kendisi katkıda bulundu. Amacı, modern bir orduyu yönetebilecek bilgi ve tecrübeye sahip, bir "komuta ve kontrol" heyeti kurmaktı. Diğer bir deyişle, Alman Genelkurmayı'nın benzerini oluşturacak bir "kurmay subay kitlesi" yaratmayı planlamıştı.
 
Tekrardan kitaba dönersek, İz Yayıncılık tarafından, 2012 yılında basılan kitap, 175 sayfadan oluşuyor. Yayına hazırlayan isim Faruk Yılmaz.
 
Kitap aslında, 2 bölümden oluşuyor.
 
Birinci bölüm, Colmar von der Goltz Paşa’nın, 1897 Yunan Harbi’nden sonra yazdığı bir makalenin, sadeleştirilmiş ve kısatılmış bir halinden oluşuyor.
 
Başlığı, “Devlet-i Aliyye’nin Zaaf ve Kuvveti” olan bu makalede Goltz, 1897 Yunan Harbi’nin askeri açıdan bir değerlendirmesini yapmıştır. Buradan yola çıkarak, Osmanlı askeri sisteminin gelişimini kısa bir özetle analiz etmiş, imparatorluğun o an içinde bulunduğu durumu, özellikle askeri ve  politik açıdan değerlendirerek, geleceğe yönelik bir takım öngörü ve tavsiyelerde bulunmuştur. Orijinali, Berlin’de yayınlanan, “Deutsche Rundschau” dergisinde, 1897 yılının Ekim ayında yayınlaşmış olan bu makale, 1908 tarihinde, Zaimzâde Hasan Fehmi tarafından Osmanlıca’ya tercüme edilmiş ve Kahire’de basılmıştır.
 
Bu bölüm, kitabın 23 ilâ 58. sayfalarını kapsıyor.
 
İkinci bölümde, Salih Mayakuşu’nun derlediği ve 1932 yılında, “Askeri Matbaa” tarafından basılan, “Golç Paşa’nın hatıratı” isimli kitaba yer verilmiş. Bu kısımda da, Faruk Yılmaz, bazı bölümleri günümüz Türkçesi’ne uyarlayarak, orijinal eserin kısaltılmış bir halini sunmuş. Kitabın bu bölümü, 59. sayfadan başlayarak, sonuna kadar devam ediyor.



Kitap temelde, Osmanlı ordusunun modernleşme çabalarının, Prusya/Alman ekolü tarafından yönlendirildiği dönemde, Colmar von der Goltz isimli subayın, anılarına yer veriyor. Yukarıda belirttiğim gibi, ilk bölüm, Osmanlı askeri sisteminin, ana hatlarıyla, bir makale halinde analizini içeriyor.

İkinci bölümde ise, 1914 Kasım ayından itibaren, Enver Paşa'nın askeri müşaviri olarak, Osmanlı imparatorluğuna yeniden gönderilen Goltz Paşa'nın mektuplarına, ağırlıklı olarak yer verilmiş. Bazı kısımlarda, aynı tarihlerde, Alman askeri ve politik heyetinde görevli olan başka Alman subay ve sivil görevlilerin anıları da yer alıyor. Goltz Paşa, 19 Nisan 1916 tarihinde Bağdat'ta vefat edene kadar, değişik cephelerde, farklı görevler üstlendi. Gerek kişisel, gerekse mesleki mektuplarından yapılan alıntılar, hem savaşın gelişimini hem de Osmanlı ordusunun durumunu ve savaş gücünü ayrıntıları ile anlatmaktadır.

Derleyen Dr. Faruk Yılmaz, bilhassa, İz Yayıncılık kapsamında, uzun süredir, çok eser vermiş bir isim. Hukuk Fakültesinden mezun olduktan sonra, çalışırken yazdığı kitaplar yanında, sonrasında da derlediği bir çok eser var. Daha çok, “derleme” ve “sadeleştirme” şeklinde çalışma yapıyor.
 
20. yüzyılın ilk yarısında yazılan Türkçe eserlerin hem grameri, hem de üslubu farklı olduğundan, bu eserlerin, günümüz Türkesine tercümesi uzun ve yorucu bir çalışma ve araştırmayı gerektirir. Bu çalışma esnasında gerçekleştirilen, sadece basit bir tercüme değildir. O devirlerde ki yazı dilini, günümüz  gramerini uygulayarak tercüme ederken, varolan üslubu kaybetmemek, ustalık ister. Bilhassa, son 10 yıldır, dilimizin geçirdiği değişim (Evrim demeye pek dilim varmıyor!), 19. yüzyıl sonu ve 20. Yüzyılın ilk yarısında ki “âdalı” dilden tercümeyi, bence, çok daha zahmetli bir hale getiriyor.
 
Bilhassa, “sadeleştirme” yanında, “kısaltma” yapılan eserlerde, dikkat edilmesi gereken diğer bir nokta, hangi bölümlerden, hangi paragraf veya cümlelerin çıkartılabileceğidir. Şunu asla unutmamak gerekir ki, her kitap bir “konteks/bütün”’ü anlatır. Bir eserin bu özelliğini bozmamak için, nerede, hangi ölçülerde kısaltma yapılabileceğini anlamak lazımdır. Bunun içinde, her şeyden önce, eseri çok iyi kavramak gerekir.
 
Faruk Yılmaz’ın yaptığı derlemeleri bu gözle değerlendirirsek, yaptığı için zorluğunu daha iyi anlar ve daha gerçekçi eleştirilerde bulunabiliriz. Kendisine, gösterdiği tüm bu çabalar ve verdiği eserler için teşekkürler..

4 Aralık 2014 Perşembe

"Atlas Tarih" dergisinin, 31. sayısı (Aralık 2014 / Ocak 2015) çıktı!

Bu ay tarih meraklıları için bereketli bir ay; çünkü “Bugünü anlamak için, #tarih“ dergisinin yanında, tanıtmak istediğim ikinci bir dergi daha var.

O da “Atlas Tarih”. İki ayda bir yayınlanan bu süreli yayının 31.sayısı (Aralık2014/Ocak2015)çıktı.

Bu ayki sayfa sayısı 146 olan derginin, satış fiyatı 14.- TL.

Gazete bayiine.. (En azından eskiden öyleydi!)

Ilginizi çekebilecek diğer yazılar:

tarihdergileri 

1 Aralık 2014 Pazartesi

“Bugünü anlamak için, #tarih“ dergisinin, 7. sayısı (Aralık 2014)!

Her ayın, olmazsa olmaz, süreli yayını, “Bugünü anlamak için, #tarih“ dergisinin, 7. sayısı (Aralık 2014) çıktı.
Bu ayki sayfa sayısı 116 olan derginin, satış fiyatı 10.- TL.

Her ay olduğu gibi, yine “dolu dolu“ bir dergi okunmayı bekliyor.
Ilginizi çekebilecek diğer yazılar: