Öne Çıkan Yayın

Günün sözü: "Fransa'ya, "Liberté, égalité, fraternité", "süvari, piyade, ve topçuluk"'dan daha az rehberlik etmiştir."

"Liberté, égalité, fraternité" özdeyişi dilimize "Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik" olarak çevrilebilir. Bu üçlemenin ne a...

29 Kasım 2016 Salı

Harekâtlar ve stratejik önemleri bağlamında Tayfun Operasyonu!

1941-1945 Doğu Cephesi ile ilgili makalelerde genel olarak, konu edinilen operasyonun stratejik nedenleri, hedefleri, hazırlanışı, gelişimi, tarafların askeri güçleri, vb. unsurlar ele alınır.

Hangi birlikler, hangi komutanlar tarafından yönetilmiş. Asker ve araç gereç sayısı, kullanılan silahların özelliği, hava ve arazi koşulları, üst düzey politika ve komuta kademesinin beklentileri gibi dış faktörlerin operasyona etkileri irdelenir.

Çoğu zaman, operasyonun sonucu bağlamında alınan stratejik kararlara ise, bir kaç cümle ile değinilir. Diğer bir deyişle, şöyle bir geçiştirilir.

Oysa, bir operasyonun başarısı veya başarısızlığı, verilen ve düşmana verdirilen kayıplar, tüm savaşın gidişi açısından değil bölgesel, küresel bir önem bile taşıyabilir.

Buna verilecek en iyi örnek "Tayfun harekâtı"'dır. 1941 yılı Ekim ayı başında Alman Merkez Ordular grubunun Moskova'yı ele geçirmek için başlattığı Tayfun Harekâtı, Kasım ayı sonunda, verdiği büyük kayıplar nedeniyle başarısızlığa uğramıştır.
Bu sonucun, 2. Dünya Savaşı genel stratejisinde, özellikle İngiltere açısından büyük bir önemi vardır. O tarihte, Nazi Almanya'sına karşı verdiği kara savaşında tek müttefiki olan, Sovyetler Birliği bir yenilginin eşiğindeydi. Bunun gerçekleşmemesi, her iki ülke içinde büyük bir moral kaynağı olmuştur.
Diğer taraftan, Nazi Almanya'sı, Britanya Hava Savaşı başarısızlığı haricinde, ilk yenilgisini almıştır. Başka bir açıdan bakarsak, bu sonuç, Kara Kuvvetlerinin aldığı ilk yenilgidir.
Sonuca Sovyet Rusya'yı işgal planı açısından bakarsak, 2. Dünya Savaşı başladığından beri, uygulamaya koyduğu tüm planları başarıyla sonuna kadar götüren Alman Silahlı Kuvvetleri, ilk defa askeri bir operasyonda başarısız olmuştur.

25 Kasım 2016 Cuma

Günün kitabı: 2. Dünya Savaşı / John Keegan

"Günün kitabı" olarak bu sefer tanıtmak istediğim eser, ülkemizde, daha yeni satışa sunuldu.
Ünlü askeri tarihçi John Keegan'ın, "2. Dünya Savaşı" isimli kitabı, Say Yayınları tarafından, Samet Öksüz'ün tercümesiyle dilimize kazandırıldı. Orijinal ismi, "The Second World War" olan kitabın ilk basımı, 1989 yılında gerçekleştirilmişti.


Yayınevinin web sayfasından yaptığımız bir alıntı, kitabın içeriğini tanımamıza yardımcı oluyor: "Bu kapsamlı çalışmasında John Keegan tüm zamanların en büyük savaşını bir karmaşık ve trajik olaylar yığını olarak değil, belli bir mantıkla ele alınmış olaylar silsilesi halinde aktarıyor. İkinci Dünya Savaşı’na savaş tipleri, savaş temaları ve liderlerin siyasal hedefleri ile kararları açısından bakmamızı ve böylece yöntemli bir okuma yapmamızı sağlıyor. Her biri belli bir muharebe tipini temsil eden altı önemli savaşa odaklanıyor: Britanya hava muharebesi, Girit hava indirme muharebesi, Midway uçak gemisi muharebesi, Falaise tank muharebesi, Berlin şehir muharebesi ve Okinawa amfibi muharebesi. Öne çektiği savaş temaları ise ikmal, üretim, işgal, stratejik bombardıman, direniş ve gizli silahlar. Keegan daha sonra merceği liderlerin karşı karşıya kaldıkları stratejik ikilemlere tutuyor, aldıkları kararların savaşan insanların hayatlarını ve savaşın gidişatını nasıl etkilediğini başarıyla aydınlatıyor."

Bildiğim kadarıyla, bu kitabı, John Keegan'ın, "Savaş Sanatı Tarihi"'nden sonra, dilimize kazandırılan ikinci eseri. 623 sayfadan oluşan, "Giriş" ve "Sonuç" bölümleri haricinde, 6 ayrı bölümde, farklı cepheleri incelediği bu kitabı ile Keegan, askeri tarih ile ilgilenen herkesin kütüphanesinde bulunması gereken bir başvuru eseri yaratmıştır. (26 yıl boyunca, Britanya Kraliyet Askeri Akademisi'nde görev yaptığı gerçeğinin, bazı olayları analiz edişine etkisini unutmadan, zevkle okuyacağınız bir kitaptır!)

2. Dünya Savaşı gibi, zaman ve mekan açısından çok karmaşık ve girift bir tarih kesitini başarıyla açıklayan bu eseri, yayınlayan Say Yayınları'na ve hediye eden Bekir Becit​'e teşekkürler.

İlginizi çekebilecek diğer yazılar:

20 Kasım 2016 Pazar

Günün filmi: Anthropoid / 2016

Bugün tanıtmak istediğim film vizyona yeni girdi. 2. Dünya Savaşı’nın herhangi bir muharebesi veya savaş cephesi ile doğrudan alakalı bir senaryoya sahip değil.1942 tarihinde, günümüz Çek Cumhuriyeti başkenti olan Prag’da, yani cephe gerisinde geçen bir komando harekâtını kendisine konu edinmiş. Başrollerinde, Jamie Dornan ve Cillian Murphy isimli aktörlerin oynadığı, ve orijinal ortamlarda çekilen, 120 dakikalık film, 2016 Çek-İngiliz-Fransız ortak yapımı.
Filmin senaryosu 27 Mayıs 1942 tarihinde, Çek Cumhuriyetinin başkenti Prag'da, Reinhard Heydrich'e karşı düzenlenen suikasta dayanıyor. (Nazilerin kendi hayallerine, pardon planlarına göre düzenledikleri Avrupa coğrafyasında, onların verdiği isimle, 3. Alman İmparatorluğu himayesindeki [kulağa, "işgal" kelimesinden daha hoş gelir!] bölge anlamına gelir, „protektora“ deyimi.)

Bir imparatorluk protektorası olan Böhmen ve Mähren bölgelerinde, genel vali vekili olarak görev yapan Heydrich, Çek halkının Nazi işgaline karşı gösterdiği direnişi bastırmak ve Çek  Yahudilerinin Almanya'ya taşınmasını organize etmekle görevliydi. Onun acımasız yönetimi altında, işgalden sonra, Çeklerin gösterdiği direniş kırılmış, çok sayıda Çek idam edilmişti. Bu durum karşısında, hem yurt dışına kaçan, hem de işgal altında yaşayan Çekler’e direnişin devam ettiğini göstermek bir işaret olarak, Alman işgalinden sonra, İngiltere'ye sığınan Çekoslovak hükümeti, Heydrich’e bir suikast düzenlemeyi planlar.

İşgal esnasında ve sonrasında, yurt dışına kaçmayı beceren Çekoslovak ordusu birliklerine mensup 2 subay ve 5 askeri, bu suikast için seçer. Ingiltere ordusunda komando eğitimi alan grup Çek Cumhuriyeti'ne, paraşütle indikten sonra, Çek direniş örgütünden geriye kalanların yardımıyla Prag'da kalmaya ve gözlem yapmaya başlar.

Uygun bir anı yakalayan suikast timi saldırıyı gerçekleştirirler; ancak, Prag dışına kaçamazlar. (Filmin tadını kaçırmamak için, burada son verelim.)

Benim ilk olarak ilgimi çeken, filme verilen başlık oldu. Eski Yunanca’da "insan şeklini alan” anlamına gelen bu terim, günümüzde, zooloji biliminde sıkça kullanılır.

Latince kullanımı olan „Anthropoidea“, özellikle „insan benzeri canlıları tanımlamak için kullanılır. Bunun da en bilinen örneği, maymunlardır. Dolayısıyla, burada, Nazilerin „Herrenmenschen“ ( üstün ırk / yönetici olmak üzere seçilmiş insanlar) ideolojisi ile dalga geçilmiş. Heydrich örneğinden yola çıkılarak, „Sizden olsa olsa, insan benzeri maymun olur!“ mesajı başlığa yansıtılmış.

Film hakkında daha fazla bilgi almak isteyenler için IMDB sayfası:

http://www.imdb.com/title/tt4190530/?ref_=tt_rec_tt

Filmde, uluslarası ünü olan bir aktöre rastlanmasa da, seçilen tüm aktörler, rollerinin altından başarıyla kalkıyorlar. Orijinal mekanlar, orijinal silah ve araçların kullanıldığı, cephe gerisinde yaşamı ve işgal altında ki Çeklerin maruz kaldıkları zulmü anlatan film, aslında bir „Remake / Yeniden çekim“. Bizim neslin, TV’de ki, „Profesyoneller“ dizisinden tanıdığı, „Doyle“ karakterini canlandıran, Martin Shaw’un oynadığı ilk yapım, „Operation Daybreak“ başlığıyla, 1975 yılında çekilmiş. Fırsat bulanlar, o filmi de, Youtube’da İngilizce olarak seyredebilirler.

IMDB sayfası:

http://www.imdb.com/title/tt0075019/?ref_=nv_sr_2

14 Kasım 2016 Pazartesi

Günün sözü: "Market Garden" harekâtından sonra, Hollanda Prensine ait!

Market-Garden Harekâtı sonrasında yaşanılan, traji-komik bir olayın baş kahramanları, Mareşal Montgomery ile Hollanda Prensidir.
Monty, yapılan bir değerlendirme toplantısında, bizzat onun tarafından planlanan harekâtın % 90 oranında başarılı olduğunu söyler.
Bunu duyan Hollanda Prensi, ülkesinin ve halkının yaşadığı tahribatı ve kaybı vurgulamak için, "Ülkem, Montgomery'nin ikinci bir başarısını daha kaldıramaz!" demiştir.

10 Kasım 2016 Perşembe

10 Kasım...

Yine 10 Kasım, yine hüzün, yine özlem...


Senin askerin olan bizler...

Karanlığa ve kötülüğe karşı asla bitmeyecek olan savaşımızda, sen bize hep yol göstereceksin!



8 Kasım 2016 Salı

Market Garden Harekâtı / 17 Eylül – 25 Eylül 1944 / Hollanda / Bölüm 2!

Market Garden Harekâtı, 2. Dünya Savaşı sırasında, Mareşal Bernard Montgomery tarafından hazırlanan ve Amerika Birleşik Devletleri ile Birleşik Krallık ortak güçlerinin Hollanda üzerinden Almanya'ya girmesini amaçlayan operasyondur.  17 Eylül – 25 Eylül 1944 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Bu ikinci bölümde, operasyonun başarısızlığına neden olan temel hatalar üzerinde kısaca durmak istiyorum.
Operasyon sonunda, Arnhem köprüsü alınamadığı gibi, Müttefik kuvvetler çok sayıda asker ve malzeme kaybetmişlerdir. John Piekalkiewicz gibi bir çok askeri tarihçi, bu harekâtı, Almanların Batı cephesinde ki, son zaferi olarak nitelendirirler.

Alman "Wochenschau" (haftalık bülten) propaganda serisinin gözünden Arnhem çatışmaları:

Yotube'da basit anlatımı ve kullandığı harita açısından kolay anlaşılır bir video:


Operasyon neden beklenen başarıya ulaşamadı?


Yapılan hatalar:
-Müttefik Kara Kuvvetlerinin ilerlemesi gereken güzergah dar bir yoldan oluşuyordu. 
Zırhlı birlikleri ilerlemesi ve doğal olarak, Alman Kara Kuvvetleri ile çarpışarak ele geçirmesi gereken güzergah üzerinde ki yol çok dardı. Ancak, iki arabanın yan yana geçebileceği bir anayol düşünün. Güzergah üzerinde çok sayıda küçük yerleşim yeri ve ağaçlıklı bölge var. Tüm bunlar, savunma yapan Alman birliklerinin işini kolaylaştırdı. Tanju Hocamızın değerlendirmesiyle, "Burada hata Almanlarla ilgili temelsiz beklentilerden, gecikmelere yol açan tereddütlerden, kötü planlamadan, ve EN BÜYÜK BEKLENTİ HATTINDA TAARRUZDAN kaynaklanmıştır."

-Hava koşullarının kötülüğü, harekâtın ilk günlerinde, hem Hava İndirme, hem de yakın destek uçaklarını devre dışı bıraktı.

-Bazı hava indirme noktaları, ele geçirilmesi gereken köprülere, çok uzaktı.

-Alman 9. Panzer tümeninin varlığı, operasyon öncesi yapılan hava keşiflerinde tespit edilmesine rağmen, zayıfladığı düşünülerek göz ardı edildi. Özellikle, zırhlı araçlara karşı kullanılan, ağır silahlardan yoksun olan paraşütçüler büyük kayıplara uğradılar.

-Ölü bir Amerika subayının üzerinde, planın bir kopyasına bulan Alman komuta heyeti, başta, buna güvenmese de, ilerleyen günlerde, Müttefiklerin saldırı planlarını işlevsiz bırakan (veya geciktiren!)  savunma ve karşı saldırılar gerçekleştirebildi.

Harekât boyunca verilen kayıplar
MüttefiklerAlmanlar
Planör ve Kargo uçağı personeli784
Britanya İmparatorluğu birlikleri13.785
Amerikalılar3.664
Polonyalılar378
Toplam17.8008.000

6 Kasım 2016 Pazar

"Atlas Tarih" dergisinin, 43. sayısı (Ekim/Kasım 2016)!

Ekim ayında tanıtımını yaptığımız bir tarih dergisi, 2 ayda bir çıktığından, geçen ay gözden kaçırmış olan okuyucular için bu ay bir tekrar yapıyorum:

O da “Atlas Tarih”. İki ayda bir yayınlanan bu süreli yayının 43. sayısı (Ekim/Kasım 2016)çıktı.

Bu ayki sayfa sayısı 146 olan derginin, satış fiyatı 14.- TL.

Gazete bayiine.. (En azından eskiden öyleydi!)

Ilginizi çekebilecek diğer yazılar:

tarihdergileri 

4 Kasım 2016 Cuma

Market Garden Harekâtı / 17 Eylül – 25 Eylül 1944 / Hollanda!

Market Garden Harekâtı, 2. Dünya Savaşı sırasında, Mareşal Bernard Montgomery tarafından hazırlanan ve Amerika Birleşik Devletleri ile Birleşik Krallık ortak güçlerinin Hollanda üzerinden Almanya'ya girmesini amaçlayan operasyondur.  17 Eylül – 25 Eylül 1944 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir.

Harekât iki ana bölümden oluşmaktaydı:
Market - Hava indirme birlikleri, Birinci Müttefik Hava İndirme Ordusu, köprü başlarını tutmakla yükümlüydü.
Garden - Zırhlı birlikler, Eindhoven ve Nijmegen yolu üzerinden Arnhem'e ulaşmakla görevlendirilmişlerdi.

Paraşütlerle atlayan ve planörlerle Nijmegen, Eindhoven ve Arnhem yakınlarına iniş yapan paraşütçü birlikleri, karadan ilerleyen zırhlı birlikler gelene kadar, bu köprüleri ele geçirip, Almanlar tarafından havaya uçurulmasını engellemekle görevlendirilmişlerdi. Planın anahtarı, bu paraşütçülerin elindeydi.



Müttefikler neden, böyle riskli bir harekâta kalkıştı?

Normandiya Çıkarması öncesinde, Fransız demiryolları Müttefik Hava Kuvvetleri tarafından, neredeyse tamamıyla imha edilmişti. Bunun amacı, çıkarma sonrası ilk aşamada, Alman kuvvetlerinin harekâtlarına ve lojistik desteğine büyük bir darbe vurmaktı. Ancak, Almanlar geri çekilmeye başladıklarında, demiryolu eksikliğini en çok, ilerleyen Müttefik kuvvetleri çekti. Almanlara kıyasla çok daha fazla bir lojistik ve bakım desteğine ihtiyaç duyuyorlardı.

Sonbaharın ilerleyen günlerinde Manş Denizi'nde ki havanın ve deniz koşullarının sertleşmesi, yapay limanların kullanılmasını zorlaştırmıştı. Bundan dolayı, nakliyat ağırlıklı olarak Cherbourg limanından yapılmaya başlandı. Bu da yolu uzattı. Bunun hiç beklenmeyen bir sonucu, Haziran başından beri, çok az bakım ve tamirat gören Amerikan ve özellikle İngiliz kamyonlarının bozularak hizmet dışı kalmasıydı.

Nakliye birliklerinin hizmet verebilmesi için, 3 ayrı tümenin, piyadeleri taşıyan ve topları çeken kamyonlarına el kondu. Böylece, cephede savaşma kabiliyetine sahip toplam güç sayısında 3 tümenlik bir azalma oldu.



Müttefiklerin önünde aşılması gereken önemli bir doğal engel olarak, Ren nehri, durmaktadır. Almanya'nın ekonomik can damarının önündeki bu son savunma hattının, Almanlar tarafından canla başla savunulacağını düşünen, generallerin, olası kayıplardan dolayı, uykuları kaçmaktadır. Montgomery, savaş gücü yüksek Alman birliklerinin, Ren nehrinin doğusunda mevzileneceğini, halbuki, hâlâ Alman işgali altında ki Hollanda'da, operasyon sırasında sadece Hitler gençliği ve yaşlı milislerle karşılaşacaklarını düşünmektedir.

Sözü edilen bölgenin ve şehirlerin ele geçirilmesi ile, Hollanda'yı işgal etmekte olan, Alman 15. Ordusunun, anavatanları ile bağlantısının kesilmesi; V-2 saldırıları açısından stratejik bir konuma sahip Hollanda'nın Den Haag şehrinin ele geçirilmesi (en azından, V-2 üslerinin tahribi!); ele geçirilecek olan yeni Hollanda limanlarının, İngiltere'ye olan yakınlığı nedeniyle, destek ve lojistik transferinin hızlanması ve artması, operasyonun kabul edilmesini sağlayan diğer avantajlar arasında sayılabilir.

Birbirini takip eden 3 hava akınında, 19 ve 23 Eylül 1944 tarihleri arasında toplamda 39.620 asker, düşman hatlarının cephesinde, planlanan hedeflere (veya yakınlarına!) indirildi. (Havadan indirilen asker sayısı bakımından, sadece, 24 Mart 1945 günü gerçekleştirilen "Varsity Harekâtı" [Ren nehrinin aşılması!] tek bir günde 14.365 asker indirerek, tarihe geçmiştir!)

Eisenhower yağtığı analizde, harekâtın % 50'lik bir başarı yakaladığını söylemiştir. Müttefikler Belçika sınırından, kuzeyde ki Nijmegen kadar ilerleme kaydetmişlerdir. Ancak, harekâtın, Arnhem'de ki, Alman savunma hatlarına aşarak, Ren nehrinin ötesine geçme kısmı başarısızlığa ulaşmıştır.

1 Kasım 2016 Salı

“Bugünü anlamak için, #tarih“ dergisinin, 30. sayısı (Kasım 2016)!

Her ayın, olmazsa olmaz, süreli yayını, “Bugünü anlamak için, #tarih“ dergisinin, 30. sayısı (Kasım 2016) çıktı.



Kapakta, "kapak konusu" olan, Sultan II. Abdülhamid'in portresi var. Ana başlık, "II. Abdülhamid'in taht oyunları" / 34. sultanın 'Tek Adam'lık yolunda işbirlikleri, entrikaları ve siyasi manevraları" adını taşıyor. 

Her zaman ki gibi, derginin içinde yer alan konulardan üçünü, kapağın alt kısmında tanıtmışlar.

Osmanlı Arşivi'nde Kukla, Ortaoyunu, Karagöz ve Meddah!

'Kağızmanlı Bob' ve Türkelerin Nobel'le imtihanı

Hz. Ömer'in katli:Onunla beraber Adalet de ölmüştü.

Bir kaç ay önce başlayan "İnteraktif" (Okuyucuların yolladığı yazılardan birisinin yayınlandığı) köşesi, bu sayıda yeniden yer almış. Mazlum Akın'ın yazdığı makalenin başlığı, "85 öncesinin Pokemon avı".

Ana konu, "Sultan Abdülhamid'in Taht Oyunları" başlığı ile, Sinan Çuluk tarafından kaleme alınan 11 sayfalık bir makalede ele alınmış.

Ahmet Kuyaş, 'Halife padişah'a bağlı sivil ve askeri kuvvetler" isimli 3 sayfalık ikinci bir makale de, padişahın zadegân ve güvenlik siyasetini incelemiş.

Şahsen, beni ve tüm „askeri tarih“ meraklılarını ilgilendiren makale ise, Mehmed Tanju Akad’ın yazdığı, „İşgal acısını tadan büyük başkentler“. Londra dışında, neredeyse, bir işgal yaşamayan başkent olmadığı gerçeğinden yola çıkarak, Tanju hocamız, her zaman ki bilgi birikimi ve akıcı anlatımı ile, çok güzel bir yazı yazmış.

Bu sayıda, fotoğraflara ağırlık verilen, "Fotografik hafıza" başlıklı bölümde, geçen sayıda başlanan, "Ünlüler Resm-i geçidi" devam ediyor. Muazzez Abacı, başrolde olmak üzere, Tanju Okan, Pekinel kardeşler, Rüştü Asyalı ve Enis Fosforoğlu, ünlü olmadan önceki fotoğrafları ile yer alıyor.

"Albüm" kısmını "Köy Enstitüleri"'ne ayırmışlar.7 sayfalık bölümde, Mustafa Güneri ve İ.H. Tonguç'dan alınan fotoğraflarla, Atatürk Devrimlerinin temel taşlarından birisi objektifden aktarılmış.

"Şiir ve müzik" bölümü, doğal olarak, Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanan Bob Dylan'a ayrılmış.

Bu sayıda, "Sanat tarihi" bölümü, geleneksel Türk sanatları hakkında Muzaffer Albayrak tarafından yazılan 9 sayfalık bir yazıyla ön plana çıkan diğer bir bölüm. 

Kitap bölümünde, İstos yayınlarından çıkan, „İşgal, direniş ,iç savaş: Yunan edebiyatında iç savaş“ isimli araştırma kitabı tanıtılmış. Damla Demirözü tarafından hazırlanan kitap, 192 sayfalık ve 20 TL değerinde.

„Edito“ başlığı altında, editör Gürsel Göncü’nün yazısı, „interaktif“ kısmında, okuyuculardan gelen, e-postalar, fotoğraflar, soru ve cevaplar, Kasım ayında, gün ve gün, Dünya tarihinden seçmeler, bilmece ve çoktan seçmeli 10 soru, ajanda, gastro tarihi, kurmaca, hafıza-ı beşer, gezgin göz, isimli bir çok bölüm daha, farklı konularla okunmayı bekliyor.

„Zamanın izinde“ kısmında, bu ay ki konu, „Sultanlar ve entellektüeller" başlığıyla, yazar- çizerlerin her dönem çektikleri zorlukları ele almış.

Bu ayki sayfa sayısı 116 olan derginin, satış fiyatı 12.- TL.
Her ay olduğu gibi, yine “dolu dolu“ bir dergi okunmayı bekliyor.