Öne Çıkan Yayın

Günün sözü: "Fransa'ya, "Liberté, égalité, fraternité", "süvari, piyade, ve topçuluk"'dan daha az rehberlik etmiştir."

"Liberté, égalité, fraternité" özdeyişi dilimize "Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik" olarak çevrilebilir. Bu üçlemenin ne a...

30 Mayıs 2014 Cuma

Günün kitabı: Stalingrad / Anthony Beevor

Bugün, başka ve daha aktüel bir yazarın kitabının kapak resmini ekliyorum:

Anthony Beevor'un "bestseller" (en çok satan) kitaplarından birisi:

"Stalingrad"


Yapı Kredi yayınlarından 2014 yılında piyasaya sürülen kitap, "modern tarih yazımı" bağlamında, çok akıcı bir dilde, Sovyet ve Alman kaynaklarına dayanarak "Stalingrad muharebesi"'ni anlatmış.

İlgilenen herkese tavsiye ederim.

27 Mayıs 2014 Salı

Günün kitabı: Stalingrad / Guido Knopp

Dilimizde, "Stalingrad muharebesi" üzerine yayınlanmış (tercüme edilmiş) kitaplara devam ediyoruz.

Ülkemizde, neredeyse hiç tanınmayan, Alman gazeteci ve yazar Guido Knopp'un "Stalingrad / ders ve uyarı" kitabı bugünkü seçim.


Orijinali 1992 yılında, Almanya'da yayınlanan kitap, dilimize maalesef 2004 yılında tercüme edilmiş.

A. Önder Seçkin tarafından tercüme edilen kitabı, piyasaya süren Pencere yayınları olmuş.

235 sayfalık kitap, Stalingrad'da savaşanAlman ve Sovyet askerleri ile şehirden tahliye edilemeyen (Stalin'in emriyle durdurulan tahliye sonrasında!) sivillerinin mektuplarını gözler önüne seriyor.

Alışılmışın dışında bir sunuş, kronolojik sırayla ve neredeyse karşılaştırmalı bir yöntem kullanarak, sürükleyici bir kitap ortaya koymuş.

23 Mayıs 2014 Cuma

İspanyol tercio sistemi!


Daha önceki bir yazıda, Maurice von Nassau ve Gustav Adolf'dan bahsederken, her ikisinin de, temelde, kendisine, İspanyol “tercio”’ların yapısını örnek olarak almıdığını belirtmiştim. Kelime anlamı, “üçte biri” olan, İspanyol “tercio” askeri birimleri, 15. Yüzyıl sonlarında, 16. Yüzyıl başında kurulmuştur. 

“İtalya Savaşları” olarak anılan savaşlar esnasında, görev alan, İspanyol paralı birliklerine komuta eden Gonzalo Fernandes de Cordoba tarafından ortaya atılmış bir fikirdir. Başta tüfek olmak üzere, piyade tarafından kullanılmaya başlanan hafif ateşli silahların doldurulması uzun sürüyordu. Bu da, onları kullanan piyade birliklerini, bu doldurma sürecinde, bilhassa düşman süvarisine, karşı savunmasız bir duruma düşürüyordu. 

Diğer taraftan, tüfekli piyade aynı zamanda, bir sıra halinde ve aynı anda ateş etmek zorundaydı. “Salvo” ateşi adı verilen bu düzenin nedeni, emekleme aşamasında olan ilk tüfeklerin isabet oranının ve tahrip gücünün düşüklüğü idi. Ancak, bu durum, yine doldurma sürecinde, çok sayıda tüfekli piyadenin, bir arada durması nedeniyle, düşmana karşı kolay hedef olması sonucunu doğuruyordu. Bundan dolayı, tüfekli piyadelerin, uzun mızraklı piyadeler tarafından korunması gerekmekteydi. Bu da, her iki tip piyadenin bir arada görev yaptığı askeri birimleri ortaya çıkardı. Genelde, üç tugaydan oluşan birimler halinde muharebe alanında hareket ettiklerinden dolayı, “üçte bir” anlamına gelen ” tercio” isminin takıldığı söylenir.

Bilhassa ateşli hafif silahların (Bundan kasıt, ağırlıklı olarak tüfektir. Tabancaların hem menzil, hem de tahrip gücü açısından etkin olması çok daha sonradır.) kullanım açısından güvenilir hale gelmesi, doldurma sürelerinin kısalması ve atış menzili ile tahrip gücünün artması beklenenden çok daha uzun sürdürmüş. 

Bu gecikmenin nedenleri, sadece teknik gelişim ve/veya sanayi üretim kapasitesi ile ilgili değildir. Sosyal, politik, finansal, askeri nedenlerden oluşan, çok geniş ve birbirini karşılıklı olarak etkileyen uzun ve karmaşık bir gelişim süreçtir. Bu özelliğinden dolayı, emekleme dönemi olarak kabul edilen, 15. Yüzyıl sonu, 16. Yüzyıl başlarında, mızraklı piyadeler tarafından korunarak ateş ettikleri “tercio” sistemi yaratılmıştır. 

Bu sistemi incelediğimizde, tüfekçilerin, daha doğrusu “tüfeğin bir muharebe silahı olarak ne kadar zayıf olduğu ortaya çıkar. Ancak, diğer taraftan, tüfekçilerin, muharebe alanlarının vazgeçilmez bir unsuru haline geldiğini fark ederiz. Çok sayıda tüfeğin tek bir yöne, aynı anda ateş etmesi sonucu oluşan tahrip gücünün küçümsenmeyecek düzeyde olması gerekiyor ki, tüfekçileri korumak, daha doğrusu muharebeye devam edebilmeleri sağlamak için, bu kadar mızrakçı kullanılmaktadır. (Bir tüfekçiye karşılık, 3 mızrakçı!)

19 Mayıs 2014 Pazartesi

19 Mayıs Atatürk'ü anma, Gençlik ve Spor Bayramı kutlu olsun!

Bu tarihi günde,ATAM'ızı anıp, onun kurduğu Cumhuriyet'i teslim ettiği gençlere (ve hepimize!) "İyi Bayramlar" dilerim.


15 Mayıs 2014 Perşembe

Günün belgeseli: Alman "ZDF-İnfo" kanalında yayınlanan "Hitler'in Savaşçıları" isimli belgeselin beşinci bölümü!

Alman "ZDF-İnfo" kanalında yayınlanan "Hitler'in Savaşçıları" başlıklı 6 bölümlük ve ilk defa 1998 yılında yayınlanan belgeselin beşinci bölümünü ekliyorum.

Hazırlayıcısı, Guido Knopp isimli 1980'lerden itibaren devlet kanalı olan ZDF için çalışan bir tarihçi-gazetecidir. Öncesinde "Frankfurter Allgemeine Zeitung" ve "Welt am Sonntag" gazetelerinde (ortanın sağı olarak nitelendirebileceğimiz) çalışmıştır. Devletten aldığı destekle özellikle Nasyonal Sosyalizm tarihi üzerinde uzmanlaşmış çok üretici bir yazardır.


Kitapları ve bunlardan üretilen belgeselleri çok geniş kaynaklara dayanır ve anlatımı/sunumu akıcı ve kolay anlaşılır bir tarza sahiptir. Diğer bir deyişle, Almanya'da popüler tarih yaratıcıları arasında en ön sıralarda yer alır. Belgesellerinde ki sorun, her ne kadar bir kaç bölümden oluşsa da, neredeyse 30 yıla yakın bir dönemi anlatırken doğal olarak oluşan bilgi patlaması ve dönemsel atlamalardır. Bir nevi bilgilerin kısıtlı zaman dilimine sıkıştırılması sonucu oluşan bir bombardıman ve bunun sonucu seyirci de kopmalar yaşanır. Bundan dolayı, kitaplarını okumak daha verimlidir.

Bugün 6 bölümlük belgeselin beşinci kısmını, maalesef 5 küçük parça halinde size sunuyorum. 

Aşağıda "youtube"'da bulduğum İngilizce versiyonun linkini ekliyorum. 

Hitler'in Savaşçıları / Canaris / Guido Knopp / İngilizce / Bölüm 6-A

Belgeseli takip edenler, Knopp'un ele aldığı karakterlerin analizini sosyal, ekonomik ve politik etkileşimler ışığında yaptığını göreceklerdir.

"Devlet kanalı" olan ZDF için çalıştığı gerçeğini hiç bir zaman unutmayalım. "Resmi kaynaklara" dayalı bir popüler tarihçilik yapmak zorunda kalmış, "Holocaust", savaş öncesi uluslararası politika, 2 savaş arası dönemde ki ideolojik çatışmanın Avrupa siyasetine ve Alman iç politikasına etkileri, 1. Dünya Savaşı'nın mirası gibi konulara belirli bakış açılarından yaklaşmıştır. Yine de çok verimli ve seyretmesi/okuması her zaman öğretici bir tarihçi/gazetecidir.

Dilimize 2 kitabı tercüme edilmiştir. Daha önce tanıtmıştım. Her iki kitabın tercümesi güzeldir. Fiyatları uygundur. Baskı kalitesi ülkemiz koşullarındadır.


Diğer bölümlere bu linkden ulaşabilirsiniz:
https://savasvetarih.blogspot.de/search/label/Guido%20Knopp

13 Mayıs 2014 Salı

Günün kitabı: Stalingrad'dan son mektuplar / Anne Frank

"Stalingrad serisi" olarak isimlendirebileceğimiz kitaplara bugün, başka bir tanesini ekliyorum.

2005 yılında, Papirüs yayınevi tarafından 2005 yılında piyasaya sürülmüş bir kitap.

Adından da anlaşıldığı gibi, Stalingrad'da çarpışan askerlerin yolladığı mektuplardan oluşan bu kitap, Guido Knopp'un "Stalingrad" isimli kitabını anımsatıyor.


Muammer Sığırcı tarafından tercümesi yapılmış kitabın, orijinali 1957 yılında, Bertelsmann Verlag (yayınevi) tarafından basılmış.


9 Mayıs 2014 Cuma

Günün kitabı: Stalingrad / Theodor Plievier

Stalingrad serimizde, sunacağım diğer bir kitap, Alman yazar Theodor Plivier'ın yazdığı, bir "belgesel"-roman üçlemesine ait.

Yazar, Moskova - Stalingrad - Berlin üçlemesi ile, 2. Dünya Savaşı'nda, Doğu cephesinin en ünlü üç şehir muharebesini anlatmıştır.

Bugün, bizi ilgilendiren kısmı, "Stalingrad" isimli romanıdır.

Orijinali 1945 yılında basılmış olan kitabı dilimize, 1978 yılında, Hürriyet yayınları kazandırmış.

Tercümesi, Semih Yazıcıoğlu tarafından yapılan kitap, 393 sayfadan oluşuyor.


5 Mayıs 2014 Pazartesi

Günün kitabı: Stalingrad Siperlerinde / Viktor Nekrasov


Kastaş yayınlarından, "Stalingrad muharebesi" hakkında 1987 yılında basılan diğer bir kitap!

(Eski adıyla, Baskan yayınları)

320 sayfalık kitap, Naime Yılmazer tarafından tercüme edilmiş.

Wiktor Platonowitsch Nekrassow (russisch Виктор Платонович Некрасов, wiss. Transliteration Viktor Platonovič Nekrasov; * 4. Junijul./ 17. Juni 1911greg. in Kiew; † 3. September 1987 in Paris) war ein sowjetischer Schriftsteller.
Er schrieb hauptsächlich Bücher über den Großen Vaterländischen Krieg, konzentrierte sich in seinen Werken aber nicht auf die kriegsstrategischen Aspekte der Ereignisse oder das Heroische, sondern auf die Tragik des individuellen Menschen und dessen Reaktion auf den Krieg.
Nekrassow besuchte eine Fachschule für Eisenbahnbau und studierte Architektur. Am Zweiten Weltkrieg nahm er als Regimentsingenieur und stellvertretender Kommandeur eines Pionierbataillons teil und erlebte die Schlacht von Stalingrad. Sein 1946 erschienener Roman In den Schützengräben von Stalingrad (V okopach Stalingrada) gehört zu den ersten literarischen Verarbeitungen dieser Schlacht und brachte ihm den Stalinpreis ein.[1]
Wegen seiner offenen Regimekritik wurde er 1973 aus der Kommunistischen Partei ausgeschlossen. 1974 emigrierte er schließlich nach Frankreich, wo er als Redakteur bei der Emigrantenzeitschrift Kontinent tätig war und neben seiner Autobiografie auch den Exil-Roman Drei Musketiere aus Leningrad niederschrieb

3 Mayıs 2014 Cumartesi

"Atlas Tarih" dergisinin, 26. sayısı (Nisan/Mayıs 2014)!

Nisan ayında tanıtımını yaptığımız bir tarih dergisi, 2 ayda bir çıktığından, geçen ay gözden kaçırmış olan okuyucular için bu ay bir tekrar yapıyorum:

O da “Atlas Tarih”. İki ayda bir yayınlanan bu süreli yayının 26. sayısı (Nisan/Mayıs 2014) çıktı.

Bu ayki sayfa sayısı 146 olan derginin, satış fiyatı 14.- TL.

Gazete bayine.. (En azından eskiden öyleydi!)

Ilginizi çekebilecek diğer yazılar:

tarihdergileri