Öne Çıkan Yayın

Günün sözü: "Fransa'ya, "Liberté, égalité, fraternité", "süvari, piyade, ve topçuluk"'dan daha az rehberlik etmiştir."

"Liberté, égalité, fraternité" özdeyişi dilimize "Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik" olarak çevrilebilir. Bu üçlemenin ne a...

13 Ekim 2014 Pazartesi

Gustav Adolf ve "askeri standartlaştırma"!

Askeri tarih yazımında, klasik olarak kabul edilen eserlerin büyük bir kısmı, “Batı uygarlığı” diye isimlendirdiğimiz bölgeden çıktığını daha önceki  yazılarda vurgulamıştım. Buna yol açan en önemli neden, yazılı malzemenin büyük bir çoğunluğunun, bu coğrafyada, çok daha iyi koşullarda korunmuş olmasıdır.

Batı ve Orta Avrupa askeri tarihçileri, diğer bir deyişle, Anglo-Amerikan yaklaşım, 16. yüzyıl sonunda Maurice von Nassau’yu, modern askeri mekanizmaların başlangıcı olarak kabul eder.
Moğollar kalıcı kurumsal yapılar kurmadıklarından, Çinlilerse çok uzak bir coğrafya da yer aldıklarından, söz konusu değerlendirmeye dahil edilmezler.

Hollanda’da Maurice von Nassau askeri birimlerin disiplinli birer kurum olmasını sağlayan düzenlemeler ve taktik reformları yapmıştır.

İsveç kralı Gustav Adolf, süvari ve özellikle topçu birliklerinin donanımı ve taktik bazda kullanımı konusunda yeni bir örgütlenme gerçekleştirmiştir. Her iki birimde muharebelerde daha esnek bir düzende kullanılarak, etkinlikleri arttırılmıştır.

Her ikisi de temelde, kendisine, İspanyol "tercio"'ların organizasyonel yapısını örnek olarak almıştır.

Bugün, elinde ki küçük bir ordu ile, 17. yüzyıla damgasını vurmuş olan İsveç kralı Gustaf Adolf’dan bahsedeceğim.

İsveç kralı Gustaf Adolf, 17. yüzyılda, gerçekleştirdiği askeri reformlarla, sayısal açıdan küçük bir ordusu olan İsveç’i, o devrin önemli askeri güçleri arasına sokmuştur.
Elinde ki gücün sayısal açıdan sınırlı bir kapasiteye sahip olduğunu kavrayarak, bu dezavantajı giderecek önlemler almıştır. Herşeyden önce, ordunun ateş gücünü arttırmıştır. Buna paralel olarak, topçu ve piyade birliklerinin harekât kabiliyetini yükseltmiştir. Bu iki unsuru birbiriyle kombine etmiş, böylece, düşman kuvvetlerine, muharebe alanında, hızlı hareket eden birlikleri ile birçok yerden, yüksek bir ateş gücüyle büyük kayıplar verdirmiştir.

O devrin muharebe taktikleri doğrultusunda, hareketli bir orduya sahip olmanın birinci koşulunun eğitim ve disiplin olduğunu kavramıştır. Piyadelerinin muharebe koşullarında gerekli hareketleri, düzenlerini bozmadan yapabilmeleri için, onların çok sıkı bir eğitime tabii tutmuştur. Az sayıda askere sahip olmanın getirdiği dezavantajı, birliklerin mevcudunu azaltıp, birlik sayısını arttırarak çözmüştür. Daha az sayıda askere sahip bir birliğin azalan ateş gücünü 2 yöntemle arttırmıştır.

Yüksek düzeyde disiplin, askerlerin dakika başına atış oranını arttırırken, verilen eğitim, isabet oranını yükseltmiştir. Kullandığı ikinci yöntem ise, muharebe taktikleri açısından askerlik tarihinin dönüm noktalarından birini oluşturdu. Topçunun kullandığı top ve mermileri standartlaştırarak, tarihinin en etkili “sahra topçusunu” yaratmıştır. Topçularını, atlı çekicilerle desteklemiş, yine bu çekicilere takılı, mermileri taşıyan cephane arabaları yaptırmıştır. Bu sayede, topçuları hem hızla muharebe alanı çevresinde ve içinde hareket etmiş, hem de o güne kadar görülmemiş yükseklikte bir atış hızına sahip olmuşlardır. Top çekicilerine eklenen cephane arabaları sayesinde, muharebe esnasında, topçunun o güne kadar sık sık karşılaştığı, cephane sorunu da çözülmüştü.

Gustav Adolf, bu niteliklere sahip sahra topçusunu, piyadelerine yakın destek vermeleri için kullanınca, düşman kuvvetlerinin belirli noktalarında, muharebenin başlamasından kısa bir süre sonra, yüksek kayıplar nedeniyle, saflar bozulmuştur. Bu deliklerden, hücum eden İsveç birlikleri, düşmanın arkasına sarkarak, kendilerinden kat kat üstün kuvvetlerin geri çekilmelerini veya bozgun halinde kaçmalarını sağlamışlardır.

Bir sonuca bağlamak gerekirse, Gustaf Adolf’un başarısının temelinde yatan nedenler, küresel olan, askeri disiplin ve askeri eğitim yanında, silah ve cephane konusunda gerçekleştirdiği “standartlaştırma” olgusudur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder