Öne Çıkan Yayın

Günün sözü: "Fransa'ya, "Liberté, égalité, fraternité", "süvari, piyade, ve topçuluk"'dan daha az rehberlik etmiştir."

"Liberté, égalité, fraternité" özdeyişi dilimize "Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik" olarak çevrilebilir. Bu üçlemenin ne a...

31 Aralık 2015 Perşembe

2015'i bitirirken!

2015 yılının şu son saatlerinde, yeni yılın, hekes için daha sağlıklı, mutlu ve başarılı olmasını dilerim.

Bloğumuzun konusu "askeri tarih"; ama, "savaş" olgusunun Dünya'dan silindiği bir yeni yıl umuduyla...

27 Aralık 2015 Pazar

Günün kitabı: Irak'ta Türk Ordusu (1914 - 1918)

Bugünkü kitabımızın içeriği farklı. Konusu, “askeri tarih” yayınları arasında, çoğu zaman göz ardı edilen ya da kısa bölümlerle değinilen orduların organizasyonu ve lojistiği.

Lojistik konulu bir ödev yazarken keşfettiğim, kitabın ismi, “Irak'ta Türk Ordusu(1914 - 1918)“. Yazarı Orhan Avcı olan kitap, Vadi Yayınları tarafından 2004 yılında piyasaya verilmiş. Toplamda 333 sayfadan oluşuyor.

Orhan Avcı’nın, 1997 yılında, Hacetepe Üniversite, Atatürk İlkeleri ve Inkılâp Tarihi Enstitüsü’nde verdiği doktora tezinin, ana bölümlerinden ortaya çıkan bir eser.


Orhan Avcı, doktora çalışmasında, 1. Dünya Savaşı boyunca, Irak cephesinde görev yapan, Türk ordusunun organizasyonunu ve 4 yıl boyunca geçirdiği gelişmeleri incelemiş.


Askeri teşkilatın genel yapısı, gerçekten çok değişik açılardan ele alınmış. Sadece orduyu oluşturan birimleri değil, lojistik başta olmak üzere, cephe gerisinde, görev alan tüm askeri birimler kitabın konusuna dahil edilmiş. Bunun yanında, askeri birimlerle irtibat ve alışveriş içinde olan sivil kurumlar ve bunların gelişimi farklı bölümlerde incelenmiş, bunların savaşın getirdiği etkiler karşısında ki tepkileri örneklerle açıklanmış.

Genel olarak, muharebe veya harekâtları değil, cephe gerisini, oldukça geniş ve ayrıntılı bir biçimde ele alan bir kitap.

Napolyon’un, „Her ordu, midesiyle yürür!“ sözünü hatırlatıp, başta lojistik olmak üzere, askeri ve sivil kurum ve oluşumları, 1. Dünya Savaşı’nda Irak cephesi bağlamında ele alan bu kitabı herkese tavsiye ederim.

Not: Herhangi bir muharebenin gelişimini anlatan eserler kadar, akıcı olmasa da, askeri tarih kütüphanesinde bulunması gereken bir doktora çalışması.

24 Aralık 2015 Perşembe

Hıristiyan arkadaşlarımıza "Mutlu bir Noel" dileğimizle...

Hıristiyan arkadaşlarımıza, huzurlu(!) bir Noel dileğimizle...




21 Aralık 2015 Pazartesi

Günün kitabı: Gerhard Schreiber / “der zweite Weltkrieg" (2.Dünya Savaşı) / C.H.Beck / Wissen

Bugün, „savaş tarihi kitapları“ serimize Almanca kitaplardan birisinin tanıtımı ile devam ediyoruz.
 
Gerhard Schreiber’in yazdığı “der zweite Weltkrieg” (2.Dünya Savaşı) isimli kitap, bizim eskiden „cep kitapları“ dediğimiz formatta basılmış.
 
Almanya’da,  C.H.Beck isimli yayınevinin, “Wissen” (Bilgi) alt başlığı altında yayınladığı bu “cep kitapları” serisi, çok tutulur. Ele aldığı konuları, “az ve öz” diyebileceğimiz bir yaklaşımla irdeler.



 
100-150 sayfa arasında, kolay bir dille ve akıcı bir anlatımla, fazla derine inmeden, bir nevi “başvuru kitabı” niteliğindedir. Ancak, bazı konuları irdelerken, konunun içeriği gereği, okuyucuyu zorlayan bölümlere rastlanır. Bunun yanında, yazarın anlatım/yazım dilinin önemini de, göz ardı edemeyiz.
 
Hem formatı, hem de bu format sayesinde, düşük fiyatı nedeniyle çok tutulan bir seridir. (E-kitabın, Almanya’da da hızla yayılmasına rağmen!)

Gerhard Schreiber, bilhassa, 2.Dünya Savaşı’nın İtalya cephesi konusunda uzmanlaşmıştır. Askeri strateji ve taktiklerden ziyade, “Alman savaş suçları” uzmanlık alanına girer.
 
127 sayfalık kitap, kapak ve arka kapak içinde yer alan 4 adet harita içermektedir. Bu formatta, her bir haritanın yarım sayfalık bir alana sahip olduğunu düşünürsek, haritalara daha fazla yer vermeleri gerektiğini, rahatlıkla söyleyebiliriz.
 
8 ayrı bölüme ayrılmış, önsöz ve sonsöz kısımlarını ayırırsak, 6 ana bölümü var.
 
-Savaşa gidiş

-Yan cepheler

-Ana savaşa hazırlık (Sovyet Rusya’ya saldırıyı kastediyor!)

-Dünya savaşına dönüşüm ve özellikleri

-Kesin zafere giden yollar

-2.Dünya Savaşı’nın mirası

8,95 Avroluk fiyatı ile, Almanya için, ucuz ve konuya başlayanların rahatlıkla okuyabilecekleri bir kitap.

17 Aralık 2015 Perşembe

Günün kitabı: Büyükamiral Karl Dönitz'in Anıları!

Muzaffer Elaldı tarafından çevrilen kitap, 1963 yılında, Deniz Kuvvetleri basımevi tarafından piyasaya sunulmuş. Türkçe'ye tercümesi 355 sayfa tutan kitap,  herkese tavsiye edebileceğim bir eser.

Piyasadan temini zor olduğundan, bulduğunuzda kaçırmayın, derim!




13 Aralık 2015 Pazar

2. Dünya Savaşı öncesinde ve esnasında, Alman tankı Panzer II'nin özellikleri ve gelişimi!

1935 yılında üretilmeye başlanan, “Panzer II” 2 adet makineli tüfek yerine 1 adet makineli tüfek ve 1 adet top taşıyordu.  Kullanılan bu topun, İngilizce "armour piercing" ("zırh delici" olarak tercüme edebileceğimiz!) olması özellikle tercih edilmişti. (Not: Tüm tank toplarının bu özelliğe sahip olmadığını, ilk üretilen Panzer 4'lerde göreceğiz!)

Panzer II'nin ilk tipleri 8 ton ağırlığındayken, sonradan üretilen tiplerde ağırlık 10 tona kadar çıktı. Bir adet 7,92 mm.'lik makineli tüfek ve 1 adet 20 mm.'lik adet top taşıyordu. Zırhının kalınlığı A tipi modelde 13 mm. iken H tipi modelde 30 mm.'e kadar çıkmıştı.

Hafif bir tank olmasına rağmen, 3 kişilik mürettebatı sayesinde, hafif Fransız tankları (kendi sınıfında diye isimlendirebilecegimiz) bir karşılaştırma yapıldığında, çok daha iyi verim alınmıştır. Bunda en büyük rolü, süspansiyon sistemi ve sağlam mekanik düzeneği oynamıştır. R-35, Hotchkis 35 ve 39 gibi hafif Fransız tankları, bilhassa arazi koşullarında, sürekli arızalanır ve denge sorunları nedeniyle, engelleri aşmada yetersiz kalırken, Panzer II çok başarılı olmuştur. Ayrıca, sözü edilen tanklara kıyasla daha hızlı olması, manevra kabiliyetini arttırarak, muharebe alanlarında, taktik bir üstünlük sağlamıştır.

"Bowington Tank müzesi" / İngiltere

Ortalama hızı olan saatte 35 mil ile aslında, "keşif" amaçlı kullanıma çok yatkın bir tank idi. Daha savaşın başlarında, çoğu müttefik tankı karşısında koruma ve ateş gücü bakımından yetersiz hale gelmişti.

Fransa seferine katılan “Panzer II” sayısı 950 adettir ki, bu sayı Fransa seferine katılan Alman ordusundaki tank sayısının, neredeyse  yarısına eşittir. Zırhın maksimum kalınlığı 15 milimetre, ana silahı 20 milimetrelik bir top idi. Bu top, aslında ucaksavardan modifiye edilmiştir. Müttefik tankları üzerinde tahrip edici bir etkisi yoktu. Bu açıdan bakıldığında “Panzer II”, aslında zırhlı ve paletli bir keşif aracı idi. Bir adette 7,92 milimetrelik makineli tüfeği vardı.
İlginizi çekebilecek diğer yazılar:
Tank

9 Aralık 2015 Çarşamba

2. Dünya Savaşı öncesinde ve esnasında, Alman tankı Panzer I'in özellikleri ve gelişimi!

Her ne kadar, Alman ordusu manevra kabiliyeti yüksek bir ordu olarak kabul edilse de, gerçek bundan çok farklıydı. Almanya, gerekli yeraltı kaynaklarına ve askeri üretim kapasitesine sahip olmadığından dolayı, gerçekleşecek olan bir savaşta, çok kısa sürede ulaşabileceği bir zafere ihtiyaç duymaktaydı.

Versay antlaşmasının getirdiği kısıtlamalar yüzünden, "zırhlı araç" üretmesi yasak olan Almanya, "traktör üretimi" adı altında, gizlice "tank" araştırma ve geliştirme çalışmalarına başlamıştı. 1920'lerin sonlarında ve 1930'ların başında, Sovyet Rusya ile yapılan gizli anlaşmalar sayesinde, Alman subaylar ve bilim adamları, Sovyet topraklarında ki üslerde bir takım prototipler ürettiler.

Hitler'in başkanlığında iktidarı ele geçiren Naziler, 1934 yılından itibaren, Versay antlaşmasını geçersiz ilan ettiler. O tarihe kadar yapılan gizli araştırmalarda elde edilen sonuçlar ışığında, planlı bir tank üretimi başlatıldı.

1. Dünya Savaşı'nda ki "tank üretimi felsefesinin", bire bir yansıması olan Panzer I tankının, tek bir amacı vardı. İlerleyen piyadeye, makineli tüfek ateşi ile destek sağlamak! Bu sayede, düşman siperlerinde ki piyadeler ve düşman müstahkem mevzilerinde ki makineli tüfek personeli etkisiz hale getirilecekti. Diğer bir deyişle, Panzer I, sürekli bir "sindirme ateşi" uygulayabilen, hareketli bir makineli tüfek yuvası idi.

Deutsches Panzermuseum Munster

Bu amaçla üretilen ilk Alman tankı olarak, daha üretildiği yıllarda, ağır İngiliz ve Fransız tankları karşısında tamamiyle etkisizdi. Sahip olduğu zırh, ne bu tip düşman tanklarının toplarından, ne de tanksavar silahlarından koruyordu. Aslında, Alman subaylar ve konu ile ilgili herkes, bu tip bir aracın sadece, "eğitim amaçlı" bir tank prototipi olduğunu biliyordu. Ancak, savaş başladıktan sonra, zaman ilerledikçe, komuta tankı, cephane ve/veya mühimmat tankı, bakım aracı, vb. amaçlarla kullanıldı.

Bunların yanında, ilk "kundağı motorlu tanksavar" olarak bile kullanılmıştır ki, bu konuyu başka bir başlıkta ele alacağız.
İlginizi çekebilecek diğer yazılar:
Tank

7 Aralık 2015 Pazartesi

"Atlas Tarih" dergisinin, 37. sayısı (Aralık 2015/Ocak 2016)!

Bu ay tarih meraklıları için bereketli bir ay; çünkü “Bugünü anlamak için, #tarih“ dergisinin yanında, tanıtmak istediğim ikinci bir dergi daha var.

O da “Atlas Tarih”. İki ayda bir yayınlanan bu süreli yayının 37. sayısı (Aralık 2015/Ocak 2016) çıktı.


Bu ayki sayfa sayısı 146 olan derginin, satış fiyatı 14.- TL.

Gazete bayiine.. (En azından eskiden öyleydi!)

Ilginizi çekebilecek diğer yazılar:

tarihdergileri

4 Aralık 2015 Cuma

Günün dergisi: Posta arabası

Günün dergisi: Posta arabası

Fuat Aktüre tarafından hazırlanan “Posta Arabası” dergisinin 3. sayısı, bir kaç hafta önce, satışa sunuldu. Dergiyi elimize aldığımızda gözümüze ilk çarpan unsur, sayfa sayısının çokluğu oldu. İlk sayısı çıktığında, 136 sayfayı görüpte, “çok” diyenler, bir kere daha şaşırmaya hazır olsunlar. Bu sayı, 164 sayfadan oluşuyor. İkinci sayısının 150 sayfayı kapsadığını hatırlarsak, istikrarlı bir artış söz konusu.

Kapak resmi, D. Busset tarafından yapılmış, arka kapağında da Yıldırım Örer’in, yaratmakta olduğu “Kılavuz” isimli, yeni bir kahramanın müjdesi veriliyor. Dergi toplamda 8 adet kısa öykü tarzında çizgi roman içeriyor. Bunun yanında, 11 farklı konuyu ele alan, çeşitli uzunlukta makale var.

Makalelerin ele aldığı konular,

-Renzo Calegari isimli, Western üzerine uzmanlaşmış  İtalyan bir çizer,

-Ken Parker’ın yaratıcısı, İva Milazzo ile yapılmış bir söyleşinin tercümesi,

-Vahşi Batı’nın tarihçesi,

-Eleuteri Serpieri isimli yeni Tex çizerini konu alan bir derleme,

-“Savaş tarihi” isimli yeni ve farklı bir köşede, Fehmi Ardalı'nın yazdığı, “Tank ve Blitzkrieg" makalesi,

-Çiko’nun hikâyesi,

-“Polisiye durumlar” web sayfasından, Ümit Deniz’in hayatı ve eserleri hakkında bir yazı,

-Bu sayının dosyası ise, “Korku çizgiromanları”

-Beyazperdeden çizgiromana, bilmece sayfası, ülkemizde çizgiroman tarihi, çizgiroman ve müzik başlıkları altında, birbirinden farklı bölümlerde, değişik ilgi alanları ile çizgiroman arasında ki, kültürel alışveriş sonucu ortaya çıkan eserlere yer verilmiş.

Diğer bir değişle, sadece sayıca değil, içerik açısından da çok dolu bir sayı olmuş.

Teşekkürler Fuat Aktüre ve tüm yazarlar...

1 Aralık 2015 Salı

"‪#‎tarih"‬ dergisinin son sayısı...

Üzücü bir haber: Bu sayı, "‪#‎tarih"‬ dergisinin son sayısı.

Son çıkan 19. sayısı ile yayın hayatına son veren dergi NTV Tarih dergisinin kapanmasından sonra aynı ekip tarafından çıkarılıyordu.

Son sayısında yer alan metin:

“Elinizdeki sayıyla dergimiz yayın hayatına son veriyor.
“Sizlerin ilgisine rağmen, bağımsız bir yayını sürdürmenin maddi külfeti, biz, bu kararı almaya zorladı. 19 aylık birlikteliğimiz noktalanıyor ama, sizlerle birlikte çıktığımız bu tarih yolculuğu inşallah sona ermeyecek.”

Temmuz 2013’te kapatılan NTV Tarih dergisinde ki ekip 1 Haziran 2014'te "#tarih" dergisini çıkarmaya başlamıştı.

Derginin kapandığı yazısını okudum, çok üzüldüm. Bunu hiç haketmeyen bir yayındı.

Umarım, başka bir dergi ile karşımıza çıkarlar. Herşey için teşekkürler...