Öne Çıkan Yayın

Günün sözü: "Fransa'ya, "Liberté, égalité, fraternité", "süvari, piyade, ve topçuluk"'dan daha az rehberlik etmiştir."

"Liberté, égalité, fraternité" özdeyişi dilimize "Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik" olarak çevrilebilir. Bu üçlemenin ne a...

Atom bombası etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Atom bombası etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Ağustos 2016 Cumartesi

Hiroşima'ya atılan ilk atom bombasının 71. yılı!


Bugün, 6 Ağustos... Hiroşima'ya ilk atom bombasının atılışının 71. yılı...

Tahminen, 100.000 ile 150.000 arasında insan bir anda toz oldu.

Yaralanan ve yıllar sonra ortaya çıkan radyoaktif zehirlenme sonucunda, daha kaç kişi öldü, bilinmiyor; bilinse bile açıklanmaz...

"Zaferi kazanması kesin olan A.B.D. neden kullanma gereği duydu?"; "A.B.D. geliştirmese, Nazi Almanya'sı veya S.S.C.B. geliştirse, neler olabilirdi?" konuları üzerinde çok ihtimal hesabı ve yorum yapılır.

Ancak, bugün, fazla söze gerek yok, ölenleri analım...Youtube'dan, kısa bir fotoğraf derlemesi...



...

7 Mayıs 2016 Cumartesi

Günün dizisi: Manhattan / İlk atom bombasının üretimi için başlatılan proje!

1942 yılında, A.B.D. öncülüğünde ve İngiltere ile Kanada'nın desteğinde başlatılan Manhattan projesi, ilk atom bombasını üretmek amacıyla, uygulanmaya konan, bir araştırma ve geliştirme programıydı.

Julius Robert Oppenheimer isimli, Yahudi kökenli Amerikalı ünlü fizikçinin yönetiminde ki proje, bugün hepimizin bildiği gibi, başarıyla sonuçlandı. 16 Temmuz 1944 tarihinde, yapılan ilk nükleer bomba denemesi istenilen sonucu verince, 3 adet atom bombası üretilmiştir.

Bugün, bahsetmek istediğim, bu proje değil, projeyi konu alan, 2014 yapımı bir mini-dizi. İlk sezonu, 13 bölümden oluşan, dizi, ikinci sezon onayını aldı ve 2015 Ekim ayından itibaren yayınlanacak.


Dizi, bazı seyirciler tarafından, "soap opera" özelliklerine fazla yer verdiği öne sürülerek, sertçe eleştirildi. Benim kanaatim, bu eleştirileri yapanların biraz fazla acımasız davrandıkları...Dizide, sadece, dönemin askeri ve politik unsurları ön plana çıkartılmamış, gerek projede çalışan bilim adamları gerekse onların ailelerinin günlük hayatlarına da ağırlıkla yer verilmiş. Her cinsten ve her yaştan farklı insanların, o günün koşullarında, sınırlı imkanlarla ve gizlilik kurallarının ağır bastığı bir ortamda gösterdikleri tepkiler, diziyi sürükleyen ana tema.

Türün belgesel olmadığı gerçeğini göz önüne alırsak, seyri rahat, bilhassa o dönemin arka planına, cephe gerisine (Amerikan toplumunda) ilgi duyanlar için, tavsiye ederim.

9 Ağustos 2015 Pazar

9 Ağustos 1945: 2. atom bombası Nagazaki'ye atıldı!

Bugün, 2. atom bombasının Nagazaki'ye atılmasının 70. yılı. Bundan dolayı, konu ile ilgili bir alıntı yaptık:
7 Ağustos tarihinde, Tanju beyin, "70 yıl sonra Hiroşima bombası" isimli yazısının, devamı niteliğinde:

"Hiroşima'yı anlamak için: DOUHET, TRENCHARD ve HARRIS
İlk uçak havada seksen metre kadar süzüldükten on yıl sonra, Birinci Dünya Savaşı'nda gökyüzü yüz elli bin uçakla dolmuş, 1918'de İngilizler RAF'ı kurmuştu. Bu yeni gücün nasıl kullanılması gerektiği konusundaki tartışmalar da kızıştı elbette.
İtalyan Guilio Douhet düşman kentlerine yapılacak bombardıman hücumlarının halkın savaş iradesini kırıp teslime zorlayacağı teorisini ortaya attı. İngiltere bu fikirleri en çok ciddiye alan ülke oldu çünkü siperlerde ölen milyonlarca asker yerine, bombardıman uçaklarıyla işi çözebileceklerini sandılar.
İki savaş arası dönemde Trenchard RAF'ı buna göre hazırladı. Buna karşın Rus ve Alman hava doktrinleri uçakların kara kuvvetlerinin ilerlemesini desteklemek için kullanılmasını öngörüyordu. Dolayısıyla hava kuvvetleri buna göre şekillendi. İngilizler bombardıman uçakları yaparken Almanlar Stuka (pike bombardıman) ve Heinkel (hafif bombardıman) uçakları geliştirdiler.
Avcı uçakları ayrı bir kategoridir ama 1936'ya kadar avcılar iki kanatlı olup, bombardıman uçaklarına yetişemeyecekleri düşünülüyordu. Spitfire ve FW'ler savaştan hemen önce yapıldı.
Sonuçta Almanlar ve Ruslar kısa menzilli, İngiliz ve Amerikalılar ise uzun menzilli bombardımana ağırlık verdi. Almanlar 1940 yazında hafif bombardıman uçaklarıyla İngiltere'yi dize getiremediler ve İngiltere 1941'e kadar tek başına kaldığı zaman bombardıman uçaklarına ağırlık verdi.
Harris o dönemde bombardıman komutanı oldu ve savaşın sonuna kadar şayet yeterli sayıda uçağı olursa tek başına zaferi kazanabileceği hayaliyle yaşadı.
Ne var ki, kazın ayağı öyle değildi. Ne 1940 yazında İngiltere'ye yapılan bombardıman, ne de müttefiklerin yıllarca Alman kentlerini yerle bir etmeleri halkın savaş azmini son ana kadar yıkmadı. Aslında ilk bombalanan kent Madrit de teslim olmamıştı. Aynı şey daha sonra Vietnam'da da tekrarlandı.
Bu arada Rotterdam'ın bir gün bombalandıktan sonra teslim olması klasik bombardımanla teslime tek örnektir ama sayılmamalıdır çünkü Hollanda zaten Wehrmacht karşısında yıkılıyordu.
Hamburg, Dresden, Ren kentleri ve Tokyo klasik bombardımanın uç örnekleri oldu ama hiç birisi savaş iradesini kırmadı.
Savaş iradesini kıran tek bombardıman iki atom bombasıdır. Başka örnek yoktur. O sırada Japon iradesinin ne kadar zayıfladığı ve işin ahlaki kısmı ise ayrı birer tartışmadır.
Almanların hava kuvvetleri ve zırhlı birliklerle yaptıkları hücumlara "bliztkrieg" (yıldırım savaşı) adı verilmişti.
Amerikalılar daha sonra bombardımanla birlikte buna "shock and awe" (şok ve korku) hücumu adı verdiler. Irak'ta yaptıkları buydu ama Irak'ın yenilgisinde bombardımanın payının ne olduğunu değerlendirmek hala kolay değil.
1945'de Harris mareşal yapılmadığı için küstü. 1980'lerde öldüğü zaman yapılan tartışmaları hatırlıyorum. 50 binden fazla bombardıman pilotunu boş yere ölüme gönderdiği düşünülüyordu. Berlin'ı yıkarak savaşa son verme hayaline kendisini tam anlamıyla kaptırmıştı.
Onun yapamadığını Amerikalılar yaptılar. Olay budur."
Tanju beye tekrardan, teşekkürler...

7 Ağustos 2015 Cuma

Mehmet Tanju Akad'dan alıntı: 70 yıl sonra Hiroşima bombası!

Tanju beyin izniyle, yazısını bloğa aldım.

Siz olsanız ne yapardınız?

Pearl Harbour'a baskın yapmış ve delice savaşmış düşmanın anakarasına yaklaşıyorsunuz. Savaşta 300.000 ölü vermişsiniz ve yaralılarla birlikte kaybınız 1.000.000 (milyona) dayanmış. Kamikazeler son haftalarda binlerce denizciyi öldürmüş, birçok gemi batırmış. Japonlar ölümüne direnişe hazırlanıyor. Cep denizaltıları, bombalı sürat botları ve kamikazelerden on binlerce daha imal ediliyor. Bu arada savaşarak işgal edilen adalardaki sivil Japonlar bile, teslim olmamak için ailece kayalardan atlayıp intihar ediyor. Yol üzerindeki son adalar olan Okinawa ve İwo Jima'da 10'ar bin kayıp daha verdiniz. Şimdi anakaraya çıktığınız zaman 1 milyon müttefik askeri ve 2 milyon Japon daha kayıp listelerine geçecek (bu kayıp tahminleri genelde çok iyi tutuyordu). Şimdi elinizde sadece 2 bomba var. Üçüncüsü için birkaç ay daha bekleyeceksiniz. Ama bombaları atarsanız belki sadece 50 veya 100 bin düşman ölerek savaş bitecek ve siz de yüz binlerce askerinizin hayatını kurtaracaksınız. Aksi halde daha yüz binlerce askeriniz ölecek ve hesabını sizden soracaklar "bomba vardıysa neden atmadın?" diyecekler. Siz bu yükü alır mıydınız. Hele o dönemde nefret edilen bir düşmana karşı. Ve hele yıllardır süren bir savaşta o kadar yıpranmışken 1 milyon kayıpla savaşı bir iki yıl daha sürdürür müsünüz?

Açık olacağım. Ben bombaları kullanırdım ama kentlere değil askeri hedeflere atardım. (O zaman radyasyon etkisi pek bilinmiyordu). "Bakın, artık hiç bir umudunuz kalmadı, aklınızı başınıza alın" derdim. Hatta belki birincisini etkisini görebilecekleri boş bir yere, teslim olmazlarsa ikincisini salt askeri bir hedefe atardım. Kentlere atmazdım ama o dönemde böyle düşünen çok az kişi vardı.
Yukarıda doğru şekilde ifade ettiğim koşulları ciddi olarak göz önünde bulundurarak, aranızda "ben bu bombaları hiç kullanmazdım" diyen varsa merak ediyorum. Tabii, yıllardır savaşan ve sayısız kayıplara uğramış bir ülkenin lideri olarak yanıt vereceksiniz. Öyle dışarıdan konuşmakla olmaz.
Ayrıca şunu bilin ki bu bombalar gerçekten en az 3 milyon kişinin hayatını kurtarmıştır. Japonya'da savaş bittikten sonra bile açlıktan ölenlerin sayısı bilinmiyor. Savaş sürseydi muhakkak savaş kayıplarının dışında ayrıca milyonları bulacaktı.

Haydi tüm bu bilgiler ışığında karar verin?

(Bu arada Rusya'nın uzak doğuda savaşa gireceğini ve bunun Japonya'yı teslime iteceğini de bilmediğiniz varsayımını unutmayın.)

Karar vermek o kadar kolay mı?

6 Ağustos 2015 Perşembe

Hiroşima'ya atılan ilk atom bombasının 70. yılı!


Bugün, 6 Ağustos... Hiroşima'ya ilk atom bombasının atılışının 70. yılı...

Tahminen, 100.000 ile 150.000 arasında insan bir anda toz oldu.

Yaralanan ve yıllar sonra ortaya çıkan radyoaktif zehirlenme sonucunda, daha kaç kişi öldü, bilinmiyor; bilinse bile açıklanmaz...

"Zaferi kazanması kesin olan A.B.D. neden kullanma gereği duydu?"; "A.B.D. geliştirmese, Nazi Almanya'sı veya S.S.C.B. geliştirse, neler olabilirdi?" konuları üzerinde çok ihtimal hesabı ve yorum yapılır.

Ancak, bugün, fazla söze gerek yok, ölenleri analım...Youtube'dan, kısa bir fotoğraf derlemesi...