Öne Çıkan Yayın

Günün sözü: "Fransa'ya, "Liberté, égalité, fraternité", "süvari, piyade, ve topçuluk"'dan daha az rehberlik etmiştir."

"Liberté, égalité, fraternité" özdeyişi dilimize "Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik" olarak çevrilebilir. Bu üçlemenin ne a...

Osmanlı tarihi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Osmanlı tarihi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Şubat 2017 Cuma

Günün kitabı: Osmanlı deniz harekâtı / 1911 - 18 / Osprey / İş Bankası askeri tarih dizisi

İş Bankası Kültür Yayınları, Osprey askeri tarih dizisinden çıkan son kitap, "Osmanlı deniz harekâtı / 1911 - 18" başlığını taşıyor. Serinin 24. kitabı, Ocak 2016 tarihinde piyasaya verilmiş. Orijinali, "Ottoman navy warships 1914 - 1918" olan kitap, Osprey yayıncılığın, "New Vanguard" isimli serisine ait bir yayın.


Söz konusu seri, savaş araçları, gemiler ve top benzeri ağır silahlar üzerine uzmanlaşmış yayınlar sunmakta. İş Bankası Kültür Yayınları, Osprey yayıncılığın, farklı serilerinden seçtikleri kitapları, "Osprey askeri tarih dizisi" alt başlığı altında, tek bir dizide topluyorlar. Ülkemiz koşullarında ticari açıdan zorunlu ve doğru bir karar.
Kitabın orijinali bilgileri ile karşılaştırma yaparken, hemen göze çarpan, bir farklılık, Türkçe baskıda, tarihin 3 yıl daha uzatılmış olması.

Çevirmen olarak, Emir Yener gözükmesine rağmen, aslında, kitabın önemli bir bölümünü yeniden yazdığı okundukça anlaşılıyor. Orijinal kitapla karşılaştırınca, yeni bir bölüm eklediğini ve şahsi arşivinden çok sayıda görsel malzeme kullandığını saptadım. Neden Türkçe baskıda kendisinin sadece, "çevirmen" olarak sunulduğunu anlamış değilim.
Kitabın içeriğine dönersek, sadece bizim değil, Dünya askeri tarih literatüründe, çok ender rastlanan bir konuyu içeriyor.

Klasik, Osprey formasyonu içerisinde hazırlanmış olan kitabın, "İçindekiler" kısmı:

-Giriş
-Yeni bir donanma arayışı 1898 - 1911
-Trablusgarp ve Balkan savaşları
-Birinci Dünya Savaşı
-Kaynakça
-Dizi
bölümlerinden oluşuyor.

Tarihçilerin çoğu tarafından, bir "kara imparatorluğu" olarak nitelendirilen Osmanlı imparatorluğu donanması, 19. yüzyılın ikinci yarısında, sultan Abdülaziz önderliğinde, bir modernleşme harekâtı yaşamıştır.

Gerek ekonomik, gerekse sultan II. Abdülhamid'in, "donanma" kurumuna, şüpheci yaklaşımı nedeniyle, ara verilen bu "modernleşme" harekâtı, 1897 yılında ki, Osmanlı-Yunan savaşı sonrasında devam etmiştir.

Kitap, konuyu bu tarihten itibaren ele alıp, 3 farklı savaş boyunca (Trablusgarp, Balkan ve 1. Dünya Savaşı), farklı açılardan inceliyor.

Sadece, savaş gemilerinin tipleri ve muharebelerde gösterdikleri faaliyetler açısından değil,

teknoloji transferi, donanmanın ekonomiye maliyeti, lojistiği, kara harekâtlarına, stratejik  ve taktik katkıları gibi, bir çok unsuru, akıcı bir dille bize sunmuş.


64 sayfalık kitabın satış fiyatı, 22.- TL. Kendi alanında bir ilk olan bu eser, her askeri tarih okuyucusunun kütüphanesinde yer almalı. Ayrıca, gösterdiği özel çaba ve katkılardan dolayı, Emir Yener'e, hepimiz teşekkür borçluyuz.
İlginizi çekebilecek diğer yazılar:
İlginizi çekebilecek diğer Osprey Askeri Tarih Dizisi haberleri:
OspreyAskeriTarihdizisi

10 Aralık 2016 Cumartesi

Günün kitabı: Barut, top ve tüfek / Osmanlı İmparatorluğu'nun askeri gücü ve silah sanayisi / Gabor Agoston

"Günün kitabı" köşemizi, çok ünlü bir akademisyen olan Gabor Agoston'un  bir eserine ayıralım.

Başlığı, "Barut, top ve tüfek / Osmanlı İmparatorluğu'nun askeri gücü ve silah sanayisi" olan kitap,  Kasım 2006 tarihinde, Kitap yayınevi tarafından piyasaya sürülmüş. Orijinal ismi, "Guns for the Sultan" olan eser, Cambridge University Press (Cambridge Üniversitesi yayınevi) tarafından 2005 yılında yayınlandı. Bu açıdan çok güncel bir eser, dilimize vakit kaybetmeden, Mehmet Tanju Akad'ın tercümesiyle kazandırılmış.
333 sayfalık kitabın, içeriği hakkında biraz bilgi vermek için, kitabın tanıtımından bir alıntı yapalım.

Barutun keşfi ve ateşli silahların ortaya çıkışı devletlerin ve imparatorlukların savaşma biçimini ciddi şekilde değiştirmişti. Artık devletlerin askeri rekabet gücünü sürdürebilmeleri için gelişkin bir yerli silah sanayisine sahip olmaları gerekiyordu. Barut çağında Avrupa'yı tehdit edebilen tek İslami imparatorluk olan Osmanlı İmparatorluğu 17. yüzyıl ortalarına kadar yeni fikirlere ve Avrupa askeri teknolojilerine daima açık olmuştu. Üstün bir lojistik sisteme de sahip olan Osmanlı ordusu, silah ve mühimmatta seri üretimi başarmış ve daha 15. yüzyılda Avrupalı hasımları karşısında açık bir ateş gücü üstünlüğü kazanmıştı.
Gabor Agoston bu çalışmasında, bazı tarihçilerin öne sürdüğü " bağımlılık teorisi"ni de çürütüyor. Gemi yapımı, top dökümü, güherçile ve barut imalatı konusunda zengin kaynaklara sahip olan Osmanlı arşivleri Gabor Agoston'a bu çalışmasında ışık tutuyor. Agoston, belgelere dayanarak, "İslami tutuculuğun" yeni teknolojileri benimsemede bir engel teşkil ettiği, Osmanlıların teknik açıdan geri ve silah üretim kapasitesinin düşük olduğu, silah ve mühimmatta Avrupa silahlarına bağımlı bulunduğunu ileri süren tezlerin yanlışlığını ortaya koyuyor.
Kitapta kullanılan 100'e yakın tablo, harita ve resimle, okura, 16. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar Osmanlıların çok çeşitli toplarla savaştıklarını, Yeniçerilerin kullandığı ateşli el silahlarının, İspanyol veya Venedikli hasımlarının silahlarıyla aynı nitelikte olduğunu, sınırları Budin'den Basra'ya kadar uzanan Osmanlı İmparatorluğu'nun neredeyse tüm önemli vilayetlerinde barut üretildiğini gösteriyor. Agoston'un çalışması, Osmanlıların 18. yüzyıl ortalarına kadar top ve ateşli silah üretiminde teknik yönden oldukça mahir olduklarını savunan yeni yaklaşımlara önemli bir katkıda bulunuyor. Osmanlı harp sanayisini belgelerle inceleyen bu çalışma, tarihe ilgi duyan herkes için vazgeçilmez bir eser. Macar tarihçi Gabor Ágoston Georgetown Üniversitesi öğretim üyesi.

Teşekkür, sunuş, ekler, kaynakça ve dizin adı altında, her kitapta yer alması gereken bölümler haricinde,

-1. bölüm: Ateşli silahlar ve silah sanayisi
-2. bölüm: Osmanlılar ve barut teknolojisi
-3. bölüm: Toplar ve tüfekler
-4. bölüm: Güherçile sanayileri
-5. bölüm: Barut sanayileri
-6. bölüm: Mühimmat ve top döküm sanayileri
-7. bölüm: Sonuçlar: Ateşli silahlar ve imparatorluk

Maalesef tekrar basımı yapılmayan kitap, piyasada zor bulunuyor. Kendi tarihimizle ve özellikle savaş tarihimizle ilgilenen herkesin kütüphanesinde bulunması gereken bir eser.
İlginizi çekebilecek diğer yazılar:
Gününkitabı

20 Ekim 2016 Perşembe

Günün kitabı: Osmanlı Gayrinizami Harb doktrini / Yüzbaşı Ömer Fevzi bey

Bugünkü kitap paylaşımımız, yazar Erhan Çifçi'den bir alıntı:

Sanırım bu yıl yayımlanan Askerî Tarih kitapları içerisinde en önemlilerinden biri, konjonktür/içerik açısından değerlendirecek olursak belki de en önemlisi önümüzdeki hafta içerisinde piyasada olacak. Yaklaşık 110 yıl önce Türk/Osmanlı ordusunun kendisine has, doktrinize edilmiş bir gayrinizami harp uygulaması olduğunu bu kitap vesilesiyle görüyoruz.
Bu anlamda TSK’nın gayrinizami harp yöntemlerini ABD’den öğrendiğine dair gelişen algı da büyük ölçüde yıkılmış oluyor. Zira İngiliz ordusunun (Charles E. Callwell – British Small Wars Manual) 1896’da yayımladığı talimnameden sonra gayrinizami harp alanında ikinci talimnamenin 1909’da Türk/Osmanlı ordusu tarafından yayımlandığına şahit oluyoruz. Öte yandan kitabın taslak metinlerini okurken hayrete düştüğümü söylemeliyim. Çünkü 110 yıl önce Balkanlarda ne yaşandıysa bugün Güneydoğu’da hemen hemen aynı şeylerin yaşandığını tanıklık ediyoruz.
Dolayısıyla bu eser bir taraftan da geçmişte elde edilen tecrübeleri bugüne yansıtmakta. Eseri gayrinizami harp alanında hem saha tecrübesine sahip hem de akademik olarak bu konu üzerinde çalışmış olan Ali Güneş kardeşim yayına hazırladı. Terminolojik olarak dipnotlar üzerinden verdiği bilgilerle günümüze ışık tuttu.
Ayrıca kitabın giriş kısmında bu konuyu tarihsel perspektifte ele alan muazzam bir yazı ekledi. Bana göre okuyucular açısından en az talimnamenin kendisi kadar önemli bir yazı bu. Yine Askerî Tarih denince ülkemizde ilk akla gelen, en yetkin akademisyen olan Gültekin Yıldız Hocamız da eserin sadeleştirmesine katkıda bulundu.

Kısacası nereden bakılırsa bakılsın her açıdan okunası bir kitap önümüzdeki hafta içerisinde ilgililerin dikkatine sunulacak. Okuyucusunun bol olması dileğiyle...

Askeri tarih ile ilgilenen herkesin kütüphanesinde bulunması gereken bir eser.

İlginizi çekebilecek diğer yazılar:

31 Temmuz 2016 Pazar

Günün kitabı: Viyana 1683 / Osprey / İş Bankası askeri tarih dizisi

Bugünkü kitabımız, İş Bankası Kültür Yayınları, Osprey askeri tarih dizisinden çıkan 22. kitap.
"Viyana 1683” isimli kitap, Eşref B. Özbilen tarafından tercüme edilmiş ve 2015 yılının Ağustos ayında piyasaya sunulmuş.
Orijinali 2008 yılında basılan kitap, özellikle 18. yüzyıl Alman askeri tarihi üzerine uzmanlaşmış olan Simon Millar tarafından hazırlanmış ve Peter Dennis'in çizimleri ile donatılmış.



Simon Millar, Osprey yayınevi için, Prusya kralı Büyük Frederick'in muharebelerini  inceleyen 3 ayrı kitap daha yazmıştır.
Çizer Peter Dennis ise, "gerçekçi" tarzından dolayı, ünlü Angus McBride'ın varisi olarak kabul görmektedir.
Bir çok tarihçi tarafından, Osmanlı İmparatorluğu fetihlerinin sonunu başlatan kuşatma  olarak, isimlendirilen bu tarihi dönemeç, doğal olarak, bizi çok ilgilendiriyor. Kitabın alt başlığı olan "Osmanlı fetihlerinin sonu", 1699 Karlofça antlaşması ile biten süreci vurgulamış.

İçindekiler bölümü:
-Giriş

-Kronoloji
-Hasım komutanlar
-Muharebe cetvelleri
-Hasım ordular
-Sefer başlıyor
-Viyana kuşatması
-Almandağı (Kahlenberg) muharebesi
-Kuşatmanın ardından
-Muharebe meydanının bugünü
-Kaynakça
-Dizin
bölümlerinden oluşuyor.
Bilhassa "giriş" kısmında, "karşılaştırmalı tarih" yaklaşımı ile, 17. yüzyıl Avrupa'sına hükmeden güçleri ve Osmanlı İmparatorluğunu ele alan kısa, ama önemli bir analiz yer alıyor. Kuşatmaya giden süreci, uluslararası ilişkiler ve yöneticilerin, bireysel hedefleri açısından, iki farklı bazda, ele almış. 
İş Bankası’nın Osprey tarih dizisinin diğer kitapları gibi, 96 sayfalık içeriği, fotoğrafları, üç boyutluya yakın, açıklamalı çok sayıda haritası ile belli bir seviyenin altına inmeyen, klasik bir Osprey kitabı.
Kitabın, orijinalini, alıp okumuştum, ama, Türkçe tercümesi çıkınca, alıp tekrardan okudum. İngilizce bilmeyenler için kaçırılmaması gereken bir eser. Ancak, orta düzey İngilizce seviyesine sahip olanlar, isterlerse, sözlük yardımı ile orijinalini fazla zorlanmadan, okuyabilirler.
Genelde, "makale düzeyinde tercüme" yapmış birisi olarak, kitap tercümeleri hakkında fazla yorum yapmam. Çünkü, tercüme, konsantrasyon, araştırma, okuma gerektiren zor bir süreçtir. Bundan dolayı, her tercümana saygı duyarım. Ancak, bir okur olarak, 96 sayfalık bir kitapta, daha az "imlâ hatası" ve "düşük cümle" bekliyor, insan.
Ondan daha da önemlisi, kullanılan dil/yazı, neredeyse, eskilerin "ağdalı" olarak nitelendirdiği, tarza fazla yakın.

Bu serinin, hedef aldığı okuyucu kitlelerinden bir kısmının, genç okuyucular olduğunu düşünürsek, onlar için, daha fazla "öz-Türkçe" kelimeler ve akıcı bir dil kullanılması gerektiği kanaatindeyim.
İlginizi çekebilecek diğer yazılar:
İlginizi çekebilecek diğer Osprey Askeri Tarih Dizisi haberleri:
OspreyAskeriTarihdizisi

25 Temmuz 2016 Pazartesi

Günün kitabı: Osmanlı ordusunda Nizam-ı Cedid 1793 - 1826 / Osprey / İş Bankası askeri tarih dizisi

Bugün tanıtmak istediğim kitap, David Nicolle tarafından yazılan ve Angus Mc Bride tarafından resinlendirilen, İş Bankası Kültür Yayınları, Osprey askeri tarih dizisinden çıkan "Osmanlı ordusunda Nizam-ı Cedid 1793 - 1826 " isimli kitap.

Her zamanki gibi, tanıtımı geçmeden öne, bugün vurgulamam gereken bir nokta var.O da, bu sefer ki, kitap, Osprey yayıncılığın, "Men at arms" serisinden. İş Bankası Kültür Yayınları, Osprey yayıncılığın, farklı serilerinden seçtikleri kitapları, "Osprey askeri tarih dizisi" alt başlığı altında, tek bir dizide topluyorlar. Ülkemiz koşullarında ticari açıdan zorunlu ve doğru bir karar.

Kitabın orijinali, İngilizce olarak, 1998 yılında basılmış. Dilimize çevirisi Özgür Kolçak tarafından yapılan kitabın, ülkemiz edebiyatına katılması, ancak, Şubat 2015 yılında gerçekleşmiş.



David Nicolle, Ortaçağ ve özellikle  İslam orduları üzerine uzmanlaşmıştır. Bu konuda yazılmış çok sayıda makalesi ve Osprey askeri tarih serisinde de bir çok kitabı vardır.

Angus Mc Bride, gelmiş geçmiş en saygın, askeri tarih illüstratörleri/ressamları arasında yer alır. Özellikle, Osprey yayıncılığın, bir çok kitabında eserleri yer almaktadır.

Kitabın orijinali bilgileri ile karşılaştırma yaparken, hemen göze çarpan, bir farklılık, Türkçe baskıda, söz konusu dönemi belirleyen tarihsel verilerin değiştirilmiş olması. Orijinal ismi: "Armies of the Ottoman empire 1775 - 1820" olan kitap, dilimize, "Osmanlı ordusunda Nizam-ı Cedid 1793 - 1826" olarak çevrilmiş.

Klasik, Osprey formasyonu içerisinde hazırlanmış olan kitabın, "İçindekiler" kısmı:

-Giriş
-Kronoloji
-Asker celbi ve emir-komuta
-Geleneksel kuvvetler
-Nizam-ı Cedid
-Donanma

-Kaynakça
-Dizin

bölümlerinden oluşuyor.

Giriş kısmında, Osmanlı toplumunda ki sosyo-ekonomik gelişmelerden ve bunların askeri sisteme ve imparatorluk yönetimine yansımalarından bahsedilmiş.

"Geleneksel kuvvetler" başlığı altında toplanan bölümde, Nizam-ı Cedid ordusunun yaratılmasına giden gelişmeler bağlamında, Osmanlı ordusunun 4 farklı kolu, incelenmiş. Piyade, süvari, teknik sınıflar ve taşra kuvvetleri şeklinde bir ayrıma tutulan, silahlı kuvvetler, 56 sayfalık bir kitap için, ana hatlarıyla ele alınmış.

Askerlik tarihimizin, önemli "modernizasyon çabalarından" birisini, kendi boyutları içerisinde, ayrıntılı bir biçimde inceleyen kitabı, herkese tavsiye ederim. Fiyatı 22.- TL.

İlginizi çekebilecek diğer yazılar:
İlginizi çekebilecek diğer Osprey Askeri Tarih Dizisi haberleri:
OspreyAskeriTarihdizisi

14 Temmuz 2016 Perşembe

Günün sözü: Machiavelli

15.-16. yüzyıllarda yaşayan Floransalı devlet adamı Makyavel, dilimize "Hükümdar" olarak tercüme edilen "Prince" isimli kitabında, temel olarak "iktidar" olgusunu incelemiştir. Ona göre, güçlü bir hükümdar, (ki, "devlet" olarak tanımlanan mekanizmanın işleyebilmesi için, o dönemlerde anahtar konumundadır!) güçlü bir orduya sahip olmalıdır.


Hükümdar/devlet gücünü ancak, güçlü bir ordu ile korur. Buna örnek olarak da, özellikle İstanbul'un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet'in kurduğu, merkezi devlet ve orduyu, (Yeniçağ için bir ilk olduğunu vurgulayarak!) gösterir.


"Ordu, sultanın kılıcıdır!" sözü, dilimizde, bu ordu-iktidar ilişkisini vurgular.

4 Temmuz 2016 Pazartesi

Günün kitabı: Yeniçeriler / Godfrey Goodwin

Bayramda, rahat okunacak bir kitap arayan üyelerimize, "Bayram kitabı" şeklinde bir başlık uydurarak... Bugün tanıtmak istediğim kitap, Godfrey Goodwin tarafından yazılmış, orijinal ismi, "the Janissaries" olan ve 1997 yılında Saqi Books isimli yayınevi piyasaya verilmiş eser.

Dilimize, Derin Türkömer tarafından tercüme edilmiş ve ilk basımı Aralık 2001 tarihinde satışa sunulmu. Benim aldığım kitap, Temmuz 2011 yılında çıkan 5. baskıya ait.


I. Murat devrinden başlayarak, Osmanlı ordusunun bel kemiğini oluşturan yeniçeri ocağını, İngiliz bir profesörün gözünden okuma fırsatı veren kitap, 305 sayfayı kapsıyor. Ancak, bunun 230 sayfası yazılı metne, geri kalanı çeşitli resim ve tabloya ayrılmış.
Kitabın "İçindekiler":

-Yeniçeri Ocağı'nın kökleri
-Devşirme düzeni
-İmparatorluğun temel direkleri
-Osmanlı ordusu
-Zafer dolu yıllar
-Büyük zafer
-Balık baştan kokar
-Gözü keskin olanın bacağı uzun olur.
-Laleler ve karmaşa
-Vaka-i Hayriye

bölümlerinden oluşuyor. Bunların yanında, önsöz, giriş, sonsöz, dipnotlar, kaynakça, dizin şeklinde, olmazsa olmaz, bölümlerde kitapta yerlerini almışlar. 

Godfrey Goodwin, aslında, sanat ve mimari tarih konularda uzmanlaşmış. Kitabı okurken, bunu göz önünde bulundurmamız gerekir. Kendisi askeri tarih konusunda bir uzman değil ve bu konuda yazdığı tek kitap.

Kariyeri boyunca, Robert Kolej ve Boğaziçi Üniversitesinde uzun seneler görev yapmış olması ve Osmanlı tarihinin farklı konularında (sosyal ve mimari) eserler vermesi, konuya yaklaşımını kolaylaştıran avantajlar.

Akıcı ve akılda kalıcı bir yazı stili olmasına rağmen, beni rahatsız eden nokta, konuyu ele alırken, kronolojik gelişme sürecine sadık kalmaması.

Askeri tarihe damgasını vurmuş bir kurumu incelerken, silah teknolojisi, askeri eğitim ve organizasyonel yapıda meydana gelen değişiklikleri, tarihsel gelişmelerin ışığında analiz etmek bir zorunluluktur. Bu analizi yaparken kronolojiyi takip etmemesinin verdiği eksiklik, kitabın ilerleyen sayfalarında kendisini giderek daha fazla belli ediyor.

Yine de, rahatça okunan bu kitap, askeri tarihe ilgi duyanların kütüphanesinde yer alması gereken bir eser. (Konuyu gündeme getiren,Burak Demirel'e ve kitabı hatırlatan Bekir Becit'e teşekkürler)
İlginizi çekebilecek diğer yazılar:

13 Haziran 2016 Pazartesi

Günün kitabı: Teşkilat-ı Mahsusa tarihi / Cilt I: 1914-1916 / Ahmet Tetik

Bugünkü kitabımız, Türkiye İş Bankası Kültür yayınlarından, Haziran 2014 tarihinde piyasaya sunulmuş. Yazarı Dr. Ahmet Tetik, 1958 doğumlu ve Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi mezunu. Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsünden doktorasını alan yazar, özellikle 1. Dünya Savaşı askeri tarihi hakkında bir çok eser vermiş.

-Kızılay ve Kızılhaç belgeleriyle Osmanlılara karşı işlenen savaş suçları (1911-1921)
-Halep Sığınma Evi (1921-1927)
-Batı Rumeli'yi nasıl kaybettik? / Fevzi çakmak (Ahmet Tetik'in derlemesi)
benim bulabildiğim eserleri.

Teşkilat-ı Mahsusa, son bir kaç sene öncesine kadar, çok az sözü edilen bir mevzuydu. Son yıllarda yayınlanan bir kaç anı kitabı ile yavaş yavaş gündeme gelen bu konu, ilk defa, tamamıyla arşiv belgelerine dayanılarak, derlenen bir kitaba konu oluyor. Yazar, Genelkurmay ATESE Başkanlığında arşiv şube müdürlüğü yapmış.

İstihbarat, karşı-istihbarat, propaganda, suikast, vb. daha bir çok faaliyeti örgütleyen, bu gizli servisin kuruluş tarihi bile tam olarak bilinmemektedir. Ağustos 114 tarihinde, resmi bir örgüt kimliğine kavuşan örgüt, teoride, 1. Dünya Savaşı'nın bitişi ile faaliyetlerine son verse de, Kurtuluş Savaşımız esnasında, faaldi.

Yazar, bu ilk ciltte, örgütün, İspanya-Fas, Trablusgarp, Rusya, İran ve Kafkas cephesinde ki faaliyetlerini anlatmış. Cephe gerisinde ki faaliyetlerin, cephede elde zafer veya yenilgilerde ne kadar önem taşıdığını düşünürsek, kaçırılmaması gereken bir eser.

Sunuş yazısı haricinde, 6 ana bölümden oluşan kitap, toplamda 500 sayfa ve satış fiyatı 30.- TL.

Her ne kadar, tarihi irdelerken, sadece arşivlere dayanılarak, (bir nevi, "arşiv fetişisti" olarak) yorum yapmamak gerektiği, gerçeğini unutmayalım. Ancak,"Teşkilat-ı Mahsusa" konusunda, bu eser ile çok büyük bir eksikliğin kapandığı da bir gerçek.

Büyük bir merakla, 2. ve 3. ciltleri bekliyorum.






8 Şubat 2016 Pazartesi

Günün kitabı: Ankara 1402 / Abdullah Turhal

Bugünkü kitabımız, grubumuzun üyelerinden Abdullah Turhal'ın eseri olup, "Ankara 1402" başlığını taşıyor.

Ağustos 2011 tarihinde piyasaya sunulan kitap, 160 sayfalık bir eser. Konusu, ülkemizde, herkesin, en azından bir defa, o da ilkokulda, okuduğu Ankara meydan muharebesi. 28 Temmuz 1402 tarihinde, Osmanlı padişahı Yıldırım Beyazıt ile Emir Timur komutasında ki iki ordunun mücadelesi, öncesi ve sonrasında gelişen olaylarla birlikte anlatılıyor.


Muharebeyi kaybeden Osmanlı devletini, Fetret devrine sokan, Anadolu'nun büyük bir kısmını, Beylikler Dönemine geri götüren, çok önemli bu meydan muharebesi kitapta ayrıntılı haritalarla analiz ediliyor.

Her iki ordunun asker sayısı, komuta ve diziliş düzeni, organizasyonel yapıları anlatılırken, Ankara şehrinin tarihsel gelişimine ve genelde göz ardı edilen önemli ekonomik, sosyal ve askeri konumuna yer veriliyor.

Kitabın "İçindekiler":
-Giriş
-Savaşa giden yol
-Orduların harekete geçmeleri
-Çubuk'ta nihai karşılaşma ve meydan muharebesi
-Kuşatma ve muharebe alanlarının günümüzde ki halleri; saha gezileri
-Atatürk, Bayezid ve Timur
-Ankara muharebesini savaş oyunu ile canlandırmak
-Bitirirken

Ayrıca, 8 ek ve kaynakça, kitabı tamamlıyor.

Saha gezisi ile muharebe meydanının bugünkü konumuna ışık tutarak, savaş oyunu ile bu savaşı canlandırmak isteyenlere gerekli ipuçları veriliyor.

Emek ve zaman harcanarak yazılmış ve konuya ülkemizde alışılmamış açılardan bakan (Muharebe alanı arkeolojisi ve Savaş simülasyonları gibi) kaçırılmaması gereken bir eser.

Abdullah Turhal'a harcadığı emek ve ortaya koyduğu eser için teşekkürler... 

30 Ocak 2016 Cumartesi

Günün kitabı: Kafkasya'da imparatorluklar savaşı - Cengiz Fedakâr

Yeni yılın ilk "Günün kitabı" tanıtımında yer alan, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınlarından, Mart 2014 tarihinde yayınlanmış olan, "Kafkasya'da imparatorluklar savaşı" isimli eser.

299 sayfalık kitap, Trakya Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih bölümünde öğretim üyesi olarak görev yapan, Cengiz Fedakâr'ın, doktora çalışmasına dayanıyor.

Eser, ülkemizin, askeri tarih birikiminde ihmal edilen, "kale" unsurunu, 18 yüzyılın ikinci yarısında, Kafkaslar coğrafyasında yer alan, Anapa kalesi bağlamında ele almış. Yazar, Rus ve Osmanlı imparatorlukları arasında ki dengenin, yavaş yavaş Ruslar lehine değişmeye başladığı bu dönemde, sadece askeri unsurları değil, kale yapımında rol oynayan lojistik faaliyetleri ve sivil yapıyı da irdelemiş.

Kafkasya gibi, Osmanlı imparatorluğu için askeri strateji ve nüfus yoğunluğu açısından hayati önem taşıyan bir bölgeyi baz alan, Fedakâr, gerek coğrafi, gerekse burada yaşayan halkların, konuya olan etkilerini, ayrıntılı tablolarla anlaşılır bir dilde anlatmış.

3 adet harita, 12 adet resim, 2 adet ek belgenin yanında, 36 sayfalık notlar ve 5 sayfalık kaynakça, yapılan doktora çalışmasının önemini vurgularken, konu ile ilgilenenlere, geniş bir başvuru listesi sunuyor.

Askeri tarihle ilgilenen herkesin, kütüphanesinde bulunması gereken bir yapıt. Bilhassa, askerin tarihin temel taşlarından birisini oluşturan "kale" konusunda, bir Türk tarafından yazılan çok az sayıda eser bulunduğunu göz önüne alırsak, kaçırılmaması gereken bir eser.



16 Kasım 2014 Pazar

Günün kitabı: Deliler / Abdullah Turhal

Bugünkü kitabımız, grubumuzun üyelerinden Abdullah Turhal'ın eseri olup, "Deliler" başlığını taşıyor.

Şubat 2011 tarihinde piyasaya sunulan kitap, 224 sayfalık bir eser.

Abdullah Turhal, Osmanlı ordusunun az bilinen birimlerinden birisi olan Deliler Ocağı’nı, yerli ve yabancı kaynaklardan araştırarak gün yüzüne çıkarmış.


"Deliler" adı verilen bu askeri birlikler kimlerden oluşuyordu?

İlk ne zaman ortaya çıkmışlardı?

Ne giyerler, nasıl yaşarlardı?

Nasıl savaşırlardı?

Batı ordularını nasıl etkilemişlerdi?

Abdullah Turhal bu sorulardan yola çıkarak, yerli ve yabancı kaynaklardan elde ettiği tüm kaynaklarla bilgi dolu bir eser ve görsel bir şölen sunmuş.

Bugünü kadar 2 kitabını tanıttığımız, Abdullah Turhal'ı kısaca tanıyalım:

1973 Ankara doğumlu.
1996’da Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezunu.
Akademik çalışmalarına doktora seviyesinde 1998-2006 arasında, önce ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde, ardından Britanya’da bulunan Kraliyet Askeri Bilimler Kolejinde (Royal Military College of Science- RMCS) devam etti.
Halen Londra merkezli bir stratejik risk firmasına siyasi ve güvenlik danışmanlığının yanı sıra tarih, güvenlik politikaları ve askeri tarih konularında araştırmalar yapmakta, Türk tarihinden savaşçı karakterlerinin dünya standartlarında maketlerini üretmekte ve savaş oyunları tasarımları hazırlamaktadır.
İngilizce ve Rusça bilir.
Askeri Tarih Topluluğu (ABD) ve H. G. Wells Topluluğu (Britanya) üyesidir.
Maket Dünyasına İlk Adım (2005) ve Gök Tonga (2009) adlı kitapları vardır.

7 Kasım 2014 Cuma

Günün kitabı: Osmanlı askeri tarihi / Mesut Uyar / Edward J. Erickson

Bazı kitaplar vardır, kelimenin tam anlamıyla, başucunuzdan ayıramazsınız. (Bundan dolayı da, "başvuru eseri" olarak isimlendirilmiş olabilirler!) İşin şakası bir yana, bazı eserler, inceledikleri konu hakkında, aradan ne kadar zaman geçerse geçsin, referans kitap olarak kalırlar. Bugün tanıtmak istediğim kitap, bu özelliğe sahip.

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'ndan Ekim 2014 tarihinde piyasaya sunulan kitap, Mesut Uyar ve Edward J. Erickson tarafından yazılmış ortak bir çalışma. Orijinali, "A military history of the Ottomans from Osman to Atatürk" başlığıyla,2009 yılında, Praeger Publishers yayınevince piyasaya sunulmuş. Kitabın, dilimize tercümesini, yazarlardan Mesut Uyar'ın yapmış olması, ender rastlanan diğer avantajlardan birisi.

Kitap 673 sayfa ile, okuru uzunca bir süre meşgul edecek nitelikte. Bence, en büyük özelliği, her iki akademisyenin de emekli muvazzaf subay ve askeri tarih konusunda uzman olmaları.


Mesut Uyar'ın "Türkçe baskıya önsöz" kısmına yazdıkları, ülkemizde "askeri tarih" konusuna getirilen en gerçekçi ve güncel yaklaşımlardan birisini içermektedir.

Diğer taraftan, bu bölümde vurguladığı gibi, orijinal kitabın Türkçe tercümesini yapmak yerine, büyük ölçüde, yenisini yazmıştır.

Kitap, 5 ana bölüme ayrılmış.

1- Erken dönem: Ortadoğu askeri sistemi ve Osmanlı ordusunun kuruluşu (1300- 1451)
2- Klasik dönem  (1451-1606)
3- Dönüşüm ve reform çabaları (1606-1826)
4- Hayatta kalma mücadelesi (1826-1858)
5- Sonun başlangıcı (1861-1918)

Konuyu, sadece askeri tarih meraklılarının değil, Türk tarihine ilgi duyan herkese tavsiye ederim. Öyle bir kaç günde bitirebileceğiniz bir kitap değil. Ancak, akıcı anlatımı ve berrak üslûbu ile rahatlıkla okunan bir eser.

En büyük özelliği ise, zaman içerisinde, konu açıldıkça, elinize alıp tekrar tekrar karıştıracağınız bir başvuru eseri olması. Kaçırmayın, sonra, bulamayıp üzülürsünüz.

13 Ocak 2014 Pazartesi

Heeresgeschichtliches Museum Wien / Viyana Askeri tarih müzesi bölüm 2!

Bloğu ziyarete eden okuyuculardan birisinin uyarısı üzerine gezdiğim bir çok müzede çekilmiş fotoğraflara yer vermeye başladım.
Başlangıç olarak, Viyana Askeri Tarih müzesini seçmiştim. İlk defa, 1990'lu yılların sonunda ziyaret ettiğim bu müzede, o zaman çektiğim fotoğraflara ulaşamadım. Onun yerine, 2012 yılında yaptığım geziye ait fotoğrafları ekliyorum.
İlk tanıtım nedeniyle, bir çok fotoğraf arasından, müzenin giriş bölümlerine ait olanları seçmiştim.

Bugünden itibaren müzede ki bölümler bazında başka fotoğraflara da yer vereceğim. Ancak, öncelikle, bu müzeyi diğer "askeri tarih" müzelerinden öne çıkaran bir özelliği vurgulamak istiyorum.
Müze girişinden itibaren uzanan hole, "Feldherrenhalle" (Komutanlar holü) adı verilmiştir. Bu holde, Habsburg hanedanı tarihine damgasını vurmuş 56 komutanın, her biri 186 cm boyunda, mermerden oyulmuş heykeli yer alır. İmparator Franz Joseph, söz konusu binanın, sadece silah ve askeri araç gereç içeren sıradan bir müze olmasını istememiştir. İmparatorluğun askeri tarihine damgasını vurmuş, 56 komutanın anıldığı bir "Şan ve Şeref Holü" eklenmesini talep etmiştir.







Müze hakkında kısa bir bilgiyi tekrar edelim:
Söz konusu müze, Avusturya Macaristan İmparatorluğu başkent olan Viyana'da inşa edilen cephanelik kompleksinin merkez binasıdır.
İmparator Franz Josef'in emriyle, Danimarka'lı mimar Theophil von Hansen tarafından, 1850-56 yılları arasında inşa edilmiştir. Bir silah müzesi olarak açılışı yapılan bina, bu işlevini genişleyerek sürdürmüştür.
Ağırlıklı olarak, 16. yüzyıldan 1955 yılına kadar, farklı dönemlerde üretilen silahları ve araçları kapsar. Doğal olarak, Osmanlı dönemine ait bir çok silah ve orduda kullanılan eşya sergilenmektedir.
İlginizi çekebilecek diğer yazılar:
askerimüze

10 Ocak 2014 Cuma

Heeresgeschichtliches Museum Wien / Viyana Askeri tarih müzesi!

Bloğu ziyarete eden okuyuculardan birisi, neden çok az fotoğraf olduğunu sormuş. Ben de, ilk günden itibaren bloğun amacının, ağırlıklı olarak, yazılı bilgi vermek olduğunu belirttim. (İnternette, oradan buradan kopyalanıp, altına 2 kelime eklenerek, sunulan bir çok fotoğraf var.)Diğer taraftan, okuyucuya hak verdim. Elimde gezdiğim bir çok müzede çekilmiş fotoğraf var. Bundan sonra, onlara yer vereceğim.
Başlangıç olarak, Viyana Askeri Tarih müzesini seçtim. İlk defa, 1990'lu yılların sonunda ziyaret ettiğim bu müzede, o zaman çektiğim fotoğraflara ulaşamadım. Onun yerine, 2012 yılında yaptığım geziye ait fotoğrafları ekliyorum.
Doğal olarak, bu ilk tanıtım nedeniyle, bir çok fotoğraf arasından, müzenin giriş bölümlerine ait olanları seçtim. İleride ki yazılarda, başka fotoğraflara da yer vereceğim.
Fotoğraflara geçmeden önce, müze hakkında kısa bir bilgi vermek istiyorum.
Söz konusu müze, Avusturya Macaristan İmparatorluğu başkent olan Viyana'da inşa edilen cephanelik kompleksinin merkez binasıdır.
İmparator I. Franz Josef'in emriyle, Danimarka'lı mimar Theophil von Hansen tarafından, 1850-56 yılları arasında inşa edilmiştir. Bir silah müzesi olarak açılışı yapılan bina, bu işlevini genişleyerek sürdürmüştür.
Ağırlıklı olarak, 16. yüzyıldan 1955 yılına kadar, farklı dönemlerde üretilen silahları ve araçları kapsar. Doğal olarak, Osmanlı dönemine ait bir çok silah ve orduda kullanılan eşya sergilenmektedir.

 






(Kısa bir not düşmek istiyorum: "Wikipedia Türkçe" sayfasında, müzenin ismi, "Arsenal müzesi" diye tercüme edilmiş. Müzenin ismi, "Militaergeschichtliches Museum", yani, "Askeri Tarih müzesi". Her ne kadar, Viyana'da inşa edilen "arsenal", yani cephaneliğin ana binası olsa da, ismi "Arsenal Museum" değil. Ayrıca, "arsenal" Türkçe bir kelime değil.)
İlginizi çekebilecek diğer yazılar:
askerimüze