Alman ZDF kanalı tarafından, Alman araştırmacı gazeteci/tarihçi Guido Knopp'a hazırlatılan "Hitler's Krieger" (Hitler'in Savaşçıları) belgeselinden, Erich von Manstein'ın konu edildiği bölüm. 1998 yapımı, İngilizce altyazılı, yaklaşık 44 dakikalık, videoyu tavsiye ederim. Doğal olarak, askeri dehası, 2. Dünya Savaşı'nda komuta ettiği harekâtlar, Hitler'le olan sürekli çatışması, Nazi suçlarında ki yeri gibi konulara ağırlık verilmiş. Ama, kişisel hayatı, savaşa ve Nazizm'e olan yaklaşımı da eksik kalmamış.
Manstein etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Manstein etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
17 Haziran 2016 Cuma
10 Haziran 2016 Cuma
Stratejik deha Manstein'ın Hitler tarafından görevden alınması ve yerine "Savunma uzmanı" Model'in atanması!
31 Mart 1944 tarihinde Hitler, Obersalzberg'de yapılan toplantıda, Manstein'ı görevden alır.
"Bugüne kadar, Doğu Cephesi'nde gösterdiğiniz tüm başarılardan dolayı size teşekkür ederim. Ancak, savaşın bundan sonra ki gidişatında yapılacak tek şey, "tek geri adım atmadan savunma" olacaktır. Bundan dolayı, sizin "saldırı harekâtları" konusunda ki uzman tecrübenize ve stratejik kabiliyetlerinize ihtiyaç duymayacağız. Görevinizi bundan sonra, mareşal Model üstlenecektir." diyerek, Alman ordusunun, en yetenekli stratejik dehasını görevden alır.
İşsiz Mareşal...
"Bugüne kadar, Doğu Cephesi'nde gösterdiğiniz tüm başarılardan dolayı size teşekkür ederim. Ancak, savaşın bundan sonra ki gidişatında yapılacak tek şey, "tek geri adım atmadan savunma" olacaktır. Bundan dolayı, sizin "saldırı harekâtları" konusunda ki uzman tecrübenize ve stratejik kabiliyetlerinize ihtiyaç duymayacağız. Görevinizi bundan sonra, mareşal Model üstlenecektir." diyerek, Alman ordusunun, en yetenekli stratejik dehasını görevden alır.
İşsiz Mareşal...
Etiketler:
1944,
2. Dünya savaşı,
Manstein,
Stratejik deha
4 Haziran 2016 Cumartesi
Time dergisinde, Erich von Manstein'ın resmi!
Time dergisinin 10 Ocak 19444 tarihli sayısında, Erich von Manstein'ın portresi yer alır. Altında yazan, söz:
"Retreat maybe masterly, but victory is in the opposite direction." (Geri çekilme konusunda üstad olabilir; ancak, zafer,diğer yönde!")
Söz, Chuchill'e aittir. Dunkirk tahliyesi sonrasında, bazı İngiliz subaylar, "Başarılı bir tahliye yaptık." şeklinde yorumlar yapınca, "Savaş tahliyelerle kazanılmaz!" der. (Bazı kaynaklarda, söylendiği zaman ve mekan konusunda farklı verilere rastlanır.)
Savaşın ilerleyen dönemlerinde, özellikle 1943'ün ikinci yarısı ve 1944 başında, Alman ordusu özellikle Doğu cephesinde, büyük kayıplar vermekteydi. Wehrmacht'ın en ünlü ve Hitler'le açık açık söz dalaşına girme cesaretini gösteren ender subayların birisi olan Manstein'ın bu resmi, Hitler'in ona karşı duyduğu güvensizliği (ve kıskançlığı!) daha da arttırmıştır.
Propaganda Bakanı Göbbels ise, başlığın altında ki yazıdan yola çıkarak, Manstein'a "Marschall Rückzug" (Mareşal Ricat) adını takmıştır.
"Retreat maybe masterly, but victory is in the opposite direction." (Geri çekilme konusunda üstad olabilir; ancak, zafer,diğer yönde!")
Söz, Chuchill'e aittir. Dunkirk tahliyesi sonrasında, bazı İngiliz subaylar, "Başarılı bir tahliye yaptık." şeklinde yorumlar yapınca, "Savaş tahliyelerle kazanılmaz!" der. (Bazı kaynaklarda, söylendiği zaman ve mekan konusunda farklı verilere rastlanır.)
Savaşın ilerleyen dönemlerinde, özellikle 1943'ün ikinci yarısı ve 1944 başında, Alman ordusu özellikle Doğu cephesinde, büyük kayıplar vermekteydi. Wehrmacht'ın en ünlü ve Hitler'le açık açık söz dalaşına girme cesaretini gösteren ender subayların birisi olan Manstein'ın bu resmi, Hitler'in ona karşı duyduğu güvensizliği (ve kıskançlığı!) daha da arttırmıştır.
Propaganda Bakanı Göbbels ise, başlığın altında ki yazıdan yola çıkarak, Manstein'a "Marschall Rückzug" (Mareşal Ricat) adını takmıştır.
Etiketler:
1944,
Churchill,
Manstein,
savaş basını,
Time dergisi
22 Mayıs 2016 Pazar
Günün anektodu: Gerd von Rundstedt hakkında
Çoğu savaş tarihi meraklısı, Normandiya Çıkarması öncesi Erwin Rommel'in, Gerd von Rundstedt ile olan tartışmasını bilir. Batı Cephesi B Ordular grubu komutanı olarak ana görevi, "Atlantik Duvarı"'nı güçlendirmek olan Rommel, olası bir çıkarma karşısında başarılı olabilecek tek bir savunmanın, düşman kuvvetleri sahile çıkmaya başladıkları anda yapılacak büyük bir karşı saldırı olduğunu savunuyordu. Bunun için, bölgedeki panzer tümenlerinin mümkün olduğu kadar kıyıya yakın konuşlandırılmasını istiyordu.
O dönemde, Batı Ordular Grubu Başkomutanı olan von Rundstedt ise, tam tersini savunmaktaydı. Rommel'in, sert bir tartışmaya girdiği von Rundstedt'i "alter sturer Bock" (yaşlı-inatçı keçi) olarak isimlendirdiği iddia edilir. (Kendisi, maalesef anılarını yazma imkanı bulamadan aramızdan ayrılmıştı!)
1939 Polonya Seferi bağlamında, Manstein'ın anılarını tekrardan gözden geçirirken, Rundstedt'le ilgili bir anısına denk geldim. Orijinal Almanca kitabın 43. sayfasında, "Her fırsatta, ateş hattından gelen asker ve subaylarla görüşüp, harekâtın bir sonraki adımında gerekli değişiklikleri yapabilmemize olanak verecek, güncel bilgileri topluyorduk. Bu bilgiler arasından önemli olduğunu düşündüklerimizi, üst kademeye hiç vakit geçirmeden aktarıyorduk. Buradaki amaç, Genelkurmayın Polonya Seferi planlarını düzeltmek değildi. Doğal olarak, savaş esnasında sıcağı sıcağına olan bazı gelişmeler, bazı konularda fikir ayrılığına düşmemize neden oluyordu. Ama, ne yazık ki, herkesten önce general von Rundstedt, Ordular grubu komutasına en küçük bir şekilde karışılmasına bile izin vermiyordu."
Bu paragraftan da anlaşıldığı gibi, tüm savaş boyunca Rundstedt, bir Genelkurmay subayı olarak, cephede görev yapan üst düzey komutanların tavsiyelerine pek kulak vermemiş. Savaş başladığında neredeyse 65 yaşında olduğunu düşünürsek, aristokrat bir Prusyalı olarak, "dediğim dedik" bir yönetim tarzına sahip olduğu kesin.
Ne olursa olsun, cepheden gelen haberlere ve 5 yıl boyunca edinilen tecrübelere (Rommel konusunda!) kulak tıkaması bu düzeyde bir komutanda olmaması gereken zayıflık!
Bir ara, Guderian'ın anılarını karıştırmak lazım. Bakalım, o neler yazmış!
O dönemde, Batı Ordular Grubu Başkomutanı olan von Rundstedt ise, tam tersini savunmaktaydı. Rommel'in, sert bir tartışmaya girdiği von Rundstedt'i "alter sturer Bock" (yaşlı-inatçı keçi) olarak isimlendirdiği iddia edilir. (Kendisi, maalesef anılarını yazma imkanı bulamadan aramızdan ayrılmıştı!)
1939 Polonya Seferi bağlamında, Manstein'ın anılarını tekrardan gözden geçirirken, Rundstedt'le ilgili bir anısına denk geldim. Orijinal Almanca kitabın 43. sayfasında, "Her fırsatta, ateş hattından gelen asker ve subaylarla görüşüp, harekâtın bir sonraki adımında gerekli değişiklikleri yapabilmemize olanak verecek, güncel bilgileri topluyorduk. Bu bilgiler arasından önemli olduğunu düşündüklerimizi, üst kademeye hiç vakit geçirmeden aktarıyorduk. Buradaki amaç, Genelkurmayın Polonya Seferi planlarını düzeltmek değildi. Doğal olarak, savaş esnasında sıcağı sıcağına olan bazı gelişmeler, bazı konularda fikir ayrılığına düşmemize neden oluyordu. Ama, ne yazık ki, herkesten önce general von Rundstedt, Ordular grubu komutasına en küçük bir şekilde karışılmasına bile izin vermiyordu."
Bu paragraftan da anlaşıldığı gibi, tüm savaş boyunca Rundstedt, bir Genelkurmay subayı olarak, cephede görev yapan üst düzey komutanların tavsiyelerine pek kulak vermemiş. Savaş başladığında neredeyse 65 yaşında olduğunu düşünürsek, aristokrat bir Prusyalı olarak, "dediğim dedik" bir yönetim tarzına sahip olduğu kesin.
Ne olursa olsun, cepheden gelen haberlere ve 5 yıl boyunca edinilen tecrübelere (Rommel konusunda!) kulak tıkaması bu düzeyde bir komutanda olmaması gereken zayıflık!
Bir ara, Guderian'ın anılarını karıştırmak lazım. Bakalım, o neler yazmış!
Etiketler:
2. Dünya savaşı,
Generallerin çekişmesi,
Gerd von Rundstedt,
Manstein,
Rommel
27 Mart 2016 Pazar
Günün sözü: Erich von Manstein!
8 Ağustos 1943 tarihinde, Zitadella Harekâtı öncesinde, Hitler'e karşı darbe grubunun üyelerinden birisi olan, Rudolff von Gersdorf, Manstein'a, Wehrmacht üst düzey komuta kademesinin, Hitler'den duyduğu rahatsızlığı dile getirir. Manstein aynı görüşte olduğunu vurgulayınca, Gersdorf, "Tüm mareşaller bir araya gelerek, Hitler'in göğsüne tabanca dayamalı!" cümlesini sarfeder. Buna Manstein'ın verdiği cevap:
"Preusische Feldmarschaelle meutern nicht!"
"Prusyalı Mareşaller isyan etmezler!"
"Preusische Feldmarschaelle meutern nicht!"
"Prusyalı Mareşaller isyan etmezler!"
10 Aralık 2014 Çarşamba
Günün sözü: Erich von Manstein!
Günün sözü, Wehrmacht'ın dahi stratejisti Manstein'a ait:
Sovyet ordusu, 19 Kasım 1942 tarihinde başladığı, Uranüs Harekâtı ile, 3 gün gibi kısa bir sürede, Stalingrad'da, şehir muharebeleri bataklığını batmış olan 6. Orduyu kuşatır.
Durumu düzeltmesi için, 24 Kasım 1942 tarihinde, Kırım fatihi Manstein, Don Ordular Grubu komutanı olarak atanır. (Aslında, ortada bırakın "orduları", tam teşekküllü ordu bile yok!)
Manstein, kuşatmayı, "Wintergewitter" (Kış Fırtınası) kodlu bir harekâtla, dışarıdan yarmayı planlar. Plana göre, 6. Ordu'da, aynı zamanda, içeriden kuşatmayı yarmak için saldırıya geçecektir. Gerekli kuvveti bir araya getirmesi, neredeyse 3 hafta sürer.
General Hoth komutasında ki, 4. Tank ordusuna, 2 Romen ordusunun destek verdiği harekât, 12 Aralık günü başlar. Ancak, yetersiz askeri güç, kötü hava koşulları, güçlü Sovyet direnişi, harekâtın, Stalingrad'a 48 km. kala, 23 Aralık günü durmasına neden olur. (Bunda, Hitler'in, 6. Ordu'nun yarma harekâtı yapmasına izin vermemesi de, çok önemli bir rol oynar.)
O gün Manstein'ın yorumu: "Die Lage ist beschissen; aber nicht hoffnungslos!"
"Durum boktan, ama umutsuz değil!"
Sovyet ordusu, 19 Kasım 1942 tarihinde başladığı, Uranüs Harekâtı ile, 3 gün gibi kısa bir sürede, Stalingrad'da, şehir muharebeleri bataklığını batmış olan 6. Orduyu kuşatır.
Durumu düzeltmesi için, 24 Kasım 1942 tarihinde, Kırım fatihi Manstein, Don Ordular Grubu komutanı olarak atanır. (Aslında, ortada bırakın "orduları", tam teşekküllü ordu bile yok!)
Manstein, kuşatmayı, "Wintergewitter" (Kış Fırtınası) kodlu bir harekâtla, dışarıdan yarmayı planlar. Plana göre, 6. Ordu'da, aynı zamanda, içeriden kuşatmayı yarmak için saldırıya geçecektir. Gerekli kuvveti bir araya getirmesi, neredeyse 3 hafta sürer.
O gün Manstein'ın yorumu: "Die Lage ist beschissen; aber nicht hoffnungslos!"
"Durum boktan, ama umutsuz değil!"
Etiketler:
1942,
2. Dünya savaşı,
General Hoth,
günün sözü,
Manstein,
Stalingrad muharebesi,
Wintergewitter
13 Kasım 2014 Perşembe
Günün kitabı: Kaybedilen zaferler / Erich von Manstein
Nazi Almanya'sının, ordusu "Wehrmacht"'ın en başarılı stratejik dehası olarak kabul edilen, Erich von Manstein'ın, 1955 yılında basılan "Verlorene Siege" (Kaybedilen Zaferler) isimli kitabı, 7 yıl gibi kısa bir süre sonra, dilimize tercüme edilmiş.
1962 yılında, Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstanbul Askeri basımevi aracılığıyla piyasaya sunulan kitabın, Türkçe baskısı, 657 sayfa.
2. Dünya Savaşı boyunca, Polonya seferinden, 30 Mart 1944 tarihine kadar Doğu cephesinde görev yapan Manstein'ın anıları, konuya ilgi duyan herkes için vazgeçilmez bir eserdir.
Kara Kuvvetleri'nin yaptırdığı tercüme, aradan geçen 52 yıl içerisinde, günümüz Türkçe'si ile kıyaslandığında, bazı bölümlerde doğal olarak zorluyor. Ancak, kitabın içinde ki haritaların da çok özenli bir biçimde dilimize tercüme edildiğini özellikle vurgulamak gerekir. Piyasada bulunması gerçekten zor ve doğal olarak pahalı bir kitap. Bulup alabilenler kıymetini bilsinler.
Kitabın Almanca orijinalinin 2009 baskısının kapak resmi:
1962 yılında, Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstanbul Askeri basımevi aracılığıyla piyasaya sunulan kitabın, Türkçe baskısı, 657 sayfa.
2. Dünya Savaşı boyunca, Polonya seferinden, 30 Mart 1944 tarihine kadar Doğu cephesinde görev yapan Manstein'ın anıları, konuya ilgi duyan herkes için vazgeçilmez bir eserdir.
Kara Kuvvetleri'nin yaptırdığı tercüme, aradan geçen 52 yıl içerisinde, günümüz Türkçe'si ile kıyaslandığında, bazı bölümlerde doğal olarak zorluyor. Ancak, kitabın içinde ki haritaların da çok özenli bir biçimde dilimize tercüme edildiğini özellikle vurgulamak gerekir. Piyasada bulunması gerçekten zor ve doğal olarak pahalı bir kitap. Bulup alabilenler kıymetini bilsinler.
Kitabın Almanca orijinalinin 2009 baskısının kapak resmi:
İlginizi çekebilecek diğer yazılar:
13 Mart 2014 Perşembe
1940 Batı seferi / Fall gelb / Manstein versiyonu!
1940 Batı seferi için hazırlanan plan, Manstein tarafından yapılan öneriler sonucu şu hale geliyor:
Planın 29 kere değiştirildiği yazılır. Son versiyonun şekillendirilmesinde, şans büyük rol oynuyor.
10 Ocak 1940 tarihinde, Münster'de yapılacak Genelkurmay toplantısına katılmak üzere, Messerschmidt Bf 108 uçağıyla Köln'den yola çıkan Binbaşı Helmut Reinberger ve binbaşı Erich Hönman kötü hava koşulları nedeniyle Belçika'ya zorunlu iniş yaparlar. Bu iki subay, planları yakamadan, Belçika jandarmaları tarafından yakalanırlar.
Müttefik genelkurmayının, "Plan Sarı"' dökümanlarını ele geçirmesine rağmen, Alman Kara Kuvvetleri Komutanlığı, yeni bir plan hazırlamaz. Ayrıca, Manstein'ın önerdiği, Ardenler bölgesi üzerinden, zırhlı birliklerle saldırı planını da, "gerçekleştirilmesi olanaksız" diyerek kabul etmez.
Manstein, Rundstedt'in desteğiyle de, OKH planının değiştirmek için, fazla üsteleyince, başka bir birliğin komutasına atanma bahanesiyle, uzaklaştırılır. Ancak, emrindeki bir subayın, Hitler'in emir eri ile görüşmesi sonucunda, kendi planını, bizzat Hitler'e sunma fırsatı yakalar.
Sonrasını biliyoruz. "Sichelschnitt" planının doğuşu ve 1940 Batı/Fransa seferi..
Kısacası, Alman Genelkurmayının da çekişme, eski ve yeni nesil mücadelesi, Hitler'in eski nesil Prusyalı subay kitlesini zayıflatma çabaları ve şans faktörü. Bu durumda, Manstein'a hava koşulları ve Müttefikler yardımcı olmuş.
Planın 29 kere değiştirildiği yazılır. Son versiyonun şekillendirilmesinde, şans büyük rol oynuyor.
10 Ocak 1940 tarihinde, Münster'de yapılacak Genelkurmay toplantısına katılmak üzere, Messerschmidt Bf 108 uçağıyla Köln'den yola çıkan Binbaşı Helmut Reinberger ve binbaşı Erich Hönman kötü hava koşulları nedeniyle Belçika'ya zorunlu iniş yaparlar. Bu iki subay, planları yakamadan, Belçika jandarmaları tarafından yakalanırlar.
Müttefik genelkurmayının, "Plan Sarı"' dökümanlarını ele geçirmesine rağmen, Alman Kara Kuvvetleri Komutanlığı, yeni bir plan hazırlamaz. Ayrıca, Manstein'ın önerdiği, Ardenler bölgesi üzerinden, zırhlı birliklerle saldırı planını da, "gerçekleştirilmesi olanaksız" diyerek kabul etmez.
Manstein, Rundstedt'in desteğiyle de, OKH planının değiştirmek için, fazla üsteleyince, başka bir birliğin komutasına atanma bahanesiyle, uzaklaştırılır. Ancak, emrindeki bir subayın, Hitler'in emir eri ile görüşmesi sonucunda, kendi planını, bizzat Hitler'e sunma fırsatı yakalar.
Sonrasını biliyoruz. "Sichelschnitt" planının doğuşu ve 1940 Batı/Fransa seferi..
Kısacası, Alman Genelkurmayının da çekişme, eski ve yeni nesil mücadelesi, Hitler'in eski nesil Prusyalı subay kitlesini zayıflatma çabaları ve şans faktörü. Bu durumda, Manstein'a hava koşulları ve Müttefikler yardımcı olmuş.
Etiketler:
1940,
1940 Batı seferi,
2. Dünya savaşı,
Fall Gelb,
Manstein,
Plan Sarı
7 Mart 2014 Cuma
Last victory in Russia / The SS-Panzerkorps and Manstein's Kharkov Counteroffensive / February-March 1943 - Rusya'da ki son zafer / SS- Tank kolordusu ve Manstein'ın Harkov'da ki karşı saldırısı / Şubat -Mart 1943 - George M. Nipe
Bu aralar, George M. Nipe'ın "Last victory in Russia / The SS-Panzerkorps and Manstein's Kharkov Counteroffensive / February-March 1943" isimli kitabını okuyorum. Türkçemize "Rusya'da ki son zafer / SS- Tank kolordusu ve Manstein'ın Harkov'da ki karşı saldırısı / Şubat -Mart 1943" olarak tercüme edebileceğimiz kitap, İngilizce bilen herkese tavsiye edebileceğim bir eser.
Yazar kitabın başında, sadece, bu operasyon üzerine odaklanmış İngilizce bir yayın bulmanın çok zor olduğunu belirtmiş. (Yayınlandığı tarihleri göz önüne alarak ki, bu da, 2000 yılı oluyor.) Türkçemize tercüme edilmiş bir eser, bildiğim kadarıyla yok. Diğer taraftan, 2. Dünya Savaşı'nın Doğu cephesinde ki kısa süreli bir operasyon zaten herkesin ilgisini çekmez.
368 sayfalık kitap, 17 bölümden oluşuyor. Yazarın geçmişi hakkında kitapta kısa da olsa bir bilgi olmaması ilginç, daha da doğrusu, bir eksiklik. Her ne kadar, operasyonel düzeyde savaş tarihi yazımı çok yoruma açık değildir. Ele alınan, operasyonun sonucu belli olduğundan, kazanan veya kaybeden hakkında "taraflı" yorum yapmak, çok kolay göze çarpacağından, kaçınılan bir durumdur. Yine de, yazarın geçmişi bize ele aldığı konuya yaklaşımı hakkında daha ayrıntılı bir bilgi vereceğinden, kitap içinde ki bazı yorumlarını daha iyi anlamamızı sağlardı.
Üçüncü Harkov muharebesi olarak anılan bu harekât, Nazi Almanyası ordusunun (Wehrmacht) Güney ordular Grubuna dahil olan, SS Tank kolordusu, 1. Tank ordusu ve 4. Tank ordusunun koordineli karşı saldırısını sonucunda, Nazi Almanyası'nın zaferi ile sonuçlanmıştır.
Yazar, kitabın başlığından da anlaşılabileceği gibi, bu harekâtın, sadece, SS Tank kolordusu ile ilgili kısmını anlatmaktadır. Bir tarih kitabı olduğundan dolayı, en önemli kısmı, kendisine kaynak olarak seçtiği kitaplar ve belgeler.
A.B.D. milli arşivlerinde yer alan, Alman ordusuna ait kayıtlar, Waffen-SS ve Wehrmacht'da görev yapmış askerlerin otobiyografileri ve biyografileri ve 2. Dünya Savaşı Doğu cephesi (Eastern front) hakkında yazılmış diğer kitaplar kullandığı kaynaklar. Buradan da anlaşılacağı gibi, ağırlık daha çok Alman kaynaklarında. "Kaynaklar" bölümünde yaptığım araştırma sonucunda, hata yapmadıysam, sadece 2 adet Sovyet general tarafından yazılmış kitabı kullanmış. Diğer bir deyişle, harekâtı ağırlıklı olarak, Alman kaynaklarına dayanarak anlatıyor. Ancak, bundan, "taraflı" bir yaklaşım gösterdiği anlaşılmamalı.
Kitabın adından da anlaşıldığı gibi, Üçüncü Harkov muharebesinde, Waffen-SS birliklerinin mücadelesini anlattığı bir kitapta, yazarın onlara odaklanması gayet doğal, ancak, bazı yerlerde, gerek komutanları gerekse askerleri övme konusunda fazla tekrara kaçtığı da göze çarpıyor.
Harekâtın gelişimini anlatırken, hangi birliklerin hangi günlerde, nereden nereye ilerlediği ve hangi Kızıl Ordu birlikleri ile nerelerde çarpıştığı, gibi bilgiler kaçınılmazdır. Bu tip enformasyon, uzun süre okunduğunda doğal olarak sıkıcı gelmeye başlar Buna, harita eksikliğini de ekleyince, kitapta zor okunan bazı bölümler oluşmuş.
Kitaba alınan haritalar üzerinde ki önemli bilgilerin bazıları, orijinalde renkli kalemlerle yazılmış. Ancak, kitapta siyah/beyaz basıldıklarından dolayı, yetersiz kalıyorlar.
Yazar, birliklerin çatışması esnasında, her iki tarafın gerek asker gerekse silah açısından artı ve eksilerini çok gerçekci bir biçimde değerlendirmiş. Sovyet komuta kademesinin, Stalingrad kuşatmasının başarıyla sonuçlanmasından sonra, bilhassa, güney cephesinde durmadan geri çekilmek zorunda kalan Alman birlikleri karşısında kazandıkları öz güveni vurgulayor. Zamanla, bu özgüvenin, nasıl kendine aşırı güvene döndüğünü ve Manstein'ın bunu nasıl Kızıl Ordu'ya karşı kullandığını anlatıyor.
Kızıl Ordu'nun asker sayısında ki üstünlüğünü, tank ve toplarının hem sayı hem de kalite açısından üstünlüğü ile pekiştirdiğini defalarca dile getiriyor. T-34 tankına cevap olarak alel acele cepheye sürülen, tank avcılarının, ünlü Tiger tanklarından daha fazla işe yaradığını anlatıyor. Güney Ukrayna'da ki kötü ve yetersiz yollarla, Tiger tankının ağırlığını çekemeyen köprülerin, bu tankın harekâtlarda yetersiz kalmasının temel nedenleri olduğunu vurguluyor.
Ayrıca, Waffen-SS askerlerinin otobiyografilerinden yaptığı alıntılar, sıradan askerin katlanmak zorunda olduğu iklim, yol, beslenme ve barınma zorluklarını çok iyi anlatmış.
Genelde, orta düzeyde İngilizce bilen ve konuya ilgi duyan herkese tavsiye edebileceğim, akıcı bir kitap...
Yazar kitabın başında, sadece, bu operasyon üzerine odaklanmış İngilizce bir yayın bulmanın çok zor olduğunu belirtmiş. (Yayınlandığı tarihleri göz önüne alarak ki, bu da, 2000 yılı oluyor.) Türkçemize tercüme edilmiş bir eser, bildiğim kadarıyla yok. Diğer taraftan, 2. Dünya Savaşı'nın Doğu cephesinde ki kısa süreli bir operasyon zaten herkesin ilgisini çekmez.
368 sayfalık kitap, 17 bölümden oluşuyor. Yazarın geçmişi hakkında kitapta kısa da olsa bir bilgi olmaması ilginç, daha da doğrusu, bir eksiklik. Her ne kadar, operasyonel düzeyde savaş tarihi yazımı çok yoruma açık değildir. Ele alınan, operasyonun sonucu belli olduğundan, kazanan veya kaybeden hakkında "taraflı" yorum yapmak, çok kolay göze çarpacağından, kaçınılan bir durumdur. Yine de, yazarın geçmişi bize ele aldığı konuya yaklaşımı hakkında daha ayrıntılı bir bilgi vereceğinden, kitap içinde ki bazı yorumlarını daha iyi anlamamızı sağlardı.
Üçüncü Harkov muharebesi olarak anılan bu harekât, Nazi Almanyası ordusunun (Wehrmacht) Güney ordular Grubuna dahil olan, SS Tank kolordusu, 1. Tank ordusu ve 4. Tank ordusunun koordineli karşı saldırısını sonucunda, Nazi Almanyası'nın zaferi ile sonuçlanmıştır.
Yazar, kitabın başlığından da anlaşılabileceği gibi, bu harekâtın, sadece, SS Tank kolordusu ile ilgili kısmını anlatmaktadır. Bir tarih kitabı olduğundan dolayı, en önemli kısmı, kendisine kaynak olarak seçtiği kitaplar ve belgeler.
A.B.D. milli arşivlerinde yer alan, Alman ordusuna ait kayıtlar, Waffen-SS ve Wehrmacht'da görev yapmış askerlerin otobiyografileri ve biyografileri ve 2. Dünya Savaşı Doğu cephesi (Eastern front) hakkında yazılmış diğer kitaplar kullandığı kaynaklar. Buradan da anlaşılacağı gibi, ağırlık daha çok Alman kaynaklarında. "Kaynaklar" bölümünde yaptığım araştırma sonucunda, hata yapmadıysam, sadece 2 adet Sovyet general tarafından yazılmış kitabı kullanmış. Diğer bir deyişle, harekâtı ağırlıklı olarak, Alman kaynaklarına dayanarak anlatıyor. Ancak, bundan, "taraflı" bir yaklaşım gösterdiği anlaşılmamalı.
Kitabın adından da anlaşıldığı gibi, Üçüncü Harkov muharebesinde, Waffen-SS birliklerinin mücadelesini anlattığı bir kitapta, yazarın onlara odaklanması gayet doğal, ancak, bazı yerlerde, gerek komutanları gerekse askerleri övme konusunda fazla tekrara kaçtığı da göze çarpıyor.
Harekâtın gelişimini anlatırken, hangi birliklerin hangi günlerde, nereden nereye ilerlediği ve hangi Kızıl Ordu birlikleri ile nerelerde çarpıştığı, gibi bilgiler kaçınılmazdır. Bu tip enformasyon, uzun süre okunduğunda doğal olarak sıkıcı gelmeye başlar Buna, harita eksikliğini de ekleyince, kitapta zor okunan bazı bölümler oluşmuş.
Kitaba alınan haritalar üzerinde ki önemli bilgilerin bazıları, orijinalde renkli kalemlerle yazılmış. Ancak, kitapta siyah/beyaz basıldıklarından dolayı, yetersiz kalıyorlar.
Yazar, birliklerin çatışması esnasında, her iki tarafın gerek asker gerekse silah açısından artı ve eksilerini çok gerçekci bir biçimde değerlendirmiş. Sovyet komuta kademesinin, Stalingrad kuşatmasının başarıyla sonuçlanmasından sonra, bilhassa, güney cephesinde durmadan geri çekilmek zorunda kalan Alman birlikleri karşısında kazandıkları öz güveni vurgulayor. Zamanla, bu özgüvenin, nasıl kendine aşırı güvene döndüğünü ve Manstein'ın bunu nasıl Kızıl Ordu'ya karşı kullandığını anlatıyor.
Kızıl Ordu'nun asker sayısında ki üstünlüğünü, tank ve toplarının hem sayı hem de kalite açısından üstünlüğü ile pekiştirdiğini defalarca dile getiriyor. T-34 tankına cevap olarak alel acele cepheye sürülen, tank avcılarının, ünlü Tiger tanklarından daha fazla işe yaradığını anlatıyor. Güney Ukrayna'da ki kötü ve yetersiz yollarla, Tiger tankının ağırlığını çekemeyen köprülerin, bu tankın harekâtlarda yetersiz kalmasının temel nedenleri olduğunu vurguluyor.
Ayrıca, Waffen-SS askerlerinin otobiyografilerinden yaptığı alıntılar, sıradan askerin katlanmak zorunda olduğu iklim, yol, beslenme ve barınma zorluklarını çok iyi anlatmış.
Genelde, orta düzeyde İngilizce bilen ve konuya ilgi duyan herkese tavsiye edebileceğim, akıcı bir kitap...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)