Öne Çıkan Yayın

Günün sözü: "Fransa'ya, "Liberté, égalité, fraternité", "süvari, piyade, ve topçuluk"'dan daha az rehberlik etmiştir."

"Liberté, égalité, fraternité" özdeyişi dilimize "Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik" olarak çevrilebilir. Bu üçlemenin ne a...

Başvuru kitabı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Başvuru kitabı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Ağustos 2017 Perşembe

Niccolö Machiavelli ve "Prens"!

Bugün, 1469-1527 yıları arasında yaşamış siyaset kuramcısı, yazar ve devlet adamı olan Niccolö Machiavelli'in en ünlü eseri olan "Prens" isimli kitaptan bahsedeceğiz.


Kitabı okumamış olanlar bile, "Amaca ulaşmak için her yol mubahtır" sözüyle atıfta bulunmuşlardır. (Belki de farkında olmadan!) İşin ilginci, bu sözün kitapta yer almamasıdır. Ancak, bazı açılardan kitabın ana fikirlerinde birini (bazılarına göre, tekini!) oluşturan ünlü bir sözdür.

Kitaba geçmeden önce, tarihe damgasını vurmuş kişilerin fikirlerini ve eserlerini objektif bir bütünlük içinde anlayabilmemiz için, onların yaşadığı dönemin arka planını iyi analiz etmemiz gerektiği gerçeğinden yola çıkarak, Machiavelli'nin yaşadığı dönem hakkında bir kaç cümle yazalım.

İtalyan Rönesans'ına denk gelen bu dönem, sanat, bilim ve edebiyatta yoğun bir üretimin ve daha da önemlisi o güne kadar görülmemiş fikirler ışığında yaratıcılığın ön plana çıktığı dönemdir.

Machiavelli'in çağdaşları,  Michelangelo ve Leonardo da Vinci'dir.

Yaşadığı şehir, katedraliyle ünlü Rönesans sanatının merkezi olan Floransa'dır.

Ortaçağ’ın dağınık derebeylikleri yıkılırken, merkezî yönetim güçlenmeye başlıyordu.

Yavaş yavaşta olsa, Avrupa'da ki ulusların genel çizgileri ortaya çıkmakta, "modern devlet" kavramı filizlenmeye başlamaktaydı.

Bu gelişim ve değişimlerin ortasında Machiavelli tarihe damgasını vuran bir kaç eser yaratmıştı. Bugün bunlardan birisi olan "Prens" isimli kitabıdır. Bazı eleştirmenler tarafından modern siyaset biliminin temeli olarak kabul edilen kitap, başkaları tarafından "kime ve ne amaçla bile yazıldığı belli olmayan" bir eser olarak görülür.

Günümüzde bile, "Prens"mi yoksa,  "Hükümdar" mı şeklinde, kitabın başlığı hakkında yapılan tartışmalara rastlarsınız.


Kitap, "klasik" ünvanını kazanmış bir çok eser gibi, çok geniş bir yelpazede siyaset bilimi hakkında yazarın düşüncelerini içerir. Hayatı boyunca, İtalya'nın birliği için mücadele etmiş bir düşünür olarak, o dönemin koşullarında,  kullanılan yöntemlerin ahlaki yönlerini gözönüne almadan, ne pahasına olursa olsun bu hedefe ulaşmanın yollarını anlattığı bir eser olarak, kendisine olumlu olduğu kadar olumsuz bir unvan da kazandırmıştır.

Kısacası, başarıya ulaşmak için yönetici doğru veya yanlış, iyi veya kötü, her türlü aracı kullanmalıdır.

Her ne kadar kitap, siyaset üzerine yoğunlaşmışsa da, askerlik sanatının önemini de sürekli vurgular.

Kitabın bazı alt başlıklarına bir bakış atalım:

-Kaç Tür Askeri Güç ve Paralı Asker Vardır?
-Yardımcı, Karma ve Öz Askerler Üzerine.
-Prensin Askerî Konularda Yapması Gerekenler, gibi...

Bu alt başlık örnekleri bile "Savaş Sanatı Üzerine" başlıklı kitabında ki kadar olmasa da, askerlik sanatının devlet kurumunun ve millet olgusunun varoluşunda ki önemini göstermesi açısından yeterlidir.

Bundan dolayı, askerlik tarihi ile ilgilenenlerin okuması gereken klasik bir eserdir.

27 Temmuz 2015 Pazartesi

Günün kitabı: Der erste Weltkrieg / Die 101 wichtigsten Fragen / Gerd Krumeich

Bugün, Almanca kitaplar serimize bir tane daha ekliyoruz.

Gerd Krumeich’ın yazdığı “Der erste Weltkrieg / Die 101 wichtigsten Fragen” (1.Dünya Savaşı / 101 önemli soru) isimli kitap, C.H.Beck isimli yayınevinin, “Wissen” (Bilgi) alt başlığı altında yayınlanmış.

Bu cep kitabı formatında ki, 155 sayfalık kitabın basım tarihi 2014. Benim elimdeki kopya, aynı yıl içinde  ki 2. baskı.

Bloğu ,ilk defa okuyanlar için kısa bir bilgi:

Almanya’da,   bu “cep kitapları” serisi, çok tutulur. Ele aldığı konuları, “az ve öz” diyebileceğimiz bir yaklaşımla irdeler. 100-150 sayfa arasında, kolay bir dille ve akıcı bir anlatımla, fazla derine inmeden, bir nevi “başvuru kitabı” niteliğindedir. Ancak, bazı konuları irdelerken, konunun içeriği gereği, okuyucuyu zorlayan bölümlere rastlanır. Bunun yanında, yazarın anlatım/yazım dilinin önemini de, göz ardı edemeyiz.

Hem formatı, hem de bu format sayesinde, düşük fiyatı nedeniyle çok tutulan bir seridir. (E-kitabın, Almanya’da da hızla yayılmasına rağmen!)

Gerd Krumeich, Düsseldorf Heinrich Heine üniversitesinde görevli. Uzmanlık alanı olan 1.Dünya Savaşı hakkında bir çok eseri var. Bunların arasında en önemlisi, “1.Dünya Savaşı Ansiklopedisi”’dir. (Irına Renz ve Gerhard Hirschfeld ile birlikte hazırladıkları bir eserdir.)

Beck yayınevi, konuyu 101 soruda ele alan bir uygulama yapmayı tercih etmiş. Sorunlar gruplar halinde, belirli konuları incelemek amacıyla sorulmuş ve kendi içlerinde tutarlı bir biçimde birbirlerini tamamlıyorlar.



Kitabın içinde ki 4 adet harita son sayfalarda yer almaktadır.

Kitap, kısa bir önsöz ile başlayıp, 7 ana bölüme ayrılmış.

-Savaş öncesi ve “Haziran krizi” 13-32
-Büyük katliam                                 33-60
-Savaşta politika                              61-79
-Cephe ve cephe gerisi                80-98
-Kültür                                                 99-117
-Teknik ve ticaret                            118-135
-Savaşın sonu ve sonuçları          136-154

Fiyatı bu seride ki tüm kitaplar gibi, 8,95 Avro.

7 Kasım 2014 Cuma

Günün kitabı: Osmanlı askeri tarihi / Mesut Uyar / Edward J. Erickson

Bazı kitaplar vardır, kelimenin tam anlamıyla, başucunuzdan ayıramazsınız. (Bundan dolayı da, "başvuru eseri" olarak isimlendirilmiş olabilirler!) İşin şakası bir yana, bazı eserler, inceledikleri konu hakkında, aradan ne kadar zaman geçerse geçsin, referans kitap olarak kalırlar. Bugün tanıtmak istediğim kitap, bu özelliğe sahip.

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'ndan Ekim 2014 tarihinde piyasaya sunulan kitap, Mesut Uyar ve Edward J. Erickson tarafından yazılmış ortak bir çalışma. Orijinali, "A military history of the Ottomans from Osman to Atatürk" başlığıyla,2009 yılında, Praeger Publishers yayınevince piyasaya sunulmuş. Kitabın, dilimize tercümesini, yazarlardan Mesut Uyar'ın yapmış olması, ender rastlanan diğer avantajlardan birisi.

Kitap 673 sayfa ile, okuru uzunca bir süre meşgul edecek nitelikte. Bence, en büyük özelliği, her iki akademisyenin de emekli muvazzaf subay ve askeri tarih konusunda uzman olmaları.


Mesut Uyar'ın "Türkçe baskıya önsöz" kısmına yazdıkları, ülkemizde "askeri tarih" konusuna getirilen en gerçekçi ve güncel yaklaşımlardan birisini içermektedir.

Diğer taraftan, bu bölümde vurguladığı gibi, orijinal kitabın Türkçe tercümesini yapmak yerine, büyük ölçüde, yenisini yazmıştır.

Kitap, 5 ana bölüme ayrılmış.

1- Erken dönem: Ortadoğu askeri sistemi ve Osmanlı ordusunun kuruluşu (1300- 1451)
2- Klasik dönem  (1451-1606)
3- Dönüşüm ve reform çabaları (1606-1826)
4- Hayatta kalma mücadelesi (1826-1858)
5- Sonun başlangıcı (1861-1918)

Konuyu, sadece askeri tarih meraklılarının değil, Türk tarihine ilgi duyan herkese tavsiye ederim. Öyle bir kaç günde bitirebileceğiniz bir kitap değil. Ancak, akıcı anlatımı ve berrak üslûbu ile rahatlıkla okunan bir eser.

En büyük özelliği ise, zaman içerisinde, konu açıldıkça, elinize alıp tekrar tekrar karıştıracağınız bir başvuru eseri olması. Kaçırmayın, sonra, bulamayıp üzülürsünüz.