Öne Çıkan Yayın

Günün sözü: "Fransa'ya, "Liberté, égalité, fraternité", "süvari, piyade, ve topçuluk"'dan daha az rehberlik etmiştir."

"Liberté, égalité, fraternité" özdeyişi dilimize "Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik" olarak çevrilebilir. Bu üçlemenin ne a...

köşe yazısı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
köşe yazısı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Temmuz 2017 Pazar

İlber Ortaylı'dan "Okunması gereken kitaplar" listesi!

Tarihimizin ışığı İlber Ortaylı bugünkü Hürriyet gazetesinde ki köşesinde, "okunması gereken kitaplar" başlığıyla bir liste hazırlamış.


Hoca "Okuyun!' demiş. Bize de okumak ve yayınlamak düşer.

hangi-kitaplari-okumali?

7 Ocak 2017 Cumartesi

"Alternatif tarih" yazarı Peter G. Tsouras'ın kitabı hakkında köşe yazısı!

Milliyet gazetesinde, Yaman Törüner'in köşesinde, 02 Ocak tarihinde yayınlanmış olan bu yazıyı atlamışız. Kitabı okudum, Yazarın diğer eserlerinden 2 tanesi de var. Ağırlıklı olarak Anglo-Sakson edebiyatında kendine yer bulmuş olan "alternatif tarih" dalında çok sayıda kitap yazmıştır. Köşe yazısında belirtilen varsayımları, ucu açık bir biçimde, üyelerin yorumlarına bırakıyorum.
"Almanya, İkinci Dünya Savaşı’nı Türkiye’nin savaşa girmemesi yüzünden kaybetti. Hitler ‘Kavgam (Mein Kampf)’ isimli kitabında hiçbir ülkenin aynı anda iki ayrı cephe açmaması gerektiğinden bahsediyordu. Bu prensibe her zaman dikkat etti. Ancak Romanya işgalinin ardından o bölgedeki petrolün Almanya’nın savaş sırasındaki petrol ihtiyacını karşılayamayacağını gördü.

Savaşı kazanması için Kafkasya bölgesindeki veya Orta Doğu’daki petrolü ele geçirmesi gerekiyordu. Her iki bölge için de Türkiye ile işbirliği yapması gereği vardı. Türkiye bir oyalama taktiği uyguluyor, savaşan tarafları idare ediyordu.
Hitler’in ise beklemeye tahammülü yoktu, Rus cephesini açmak zorunda kaldı. Rusya’da başarılı olamaması giderek içeride ve cephelerde zayıflamasına ve savaşı kaybetmesine neden oldu.
Batum ve Bakü
Peter G.Tsouras’ın ‘Hitler Triumphant-Alternate Histories of World War II’ isimli kitabında Paddy Griffith, bu konuyu inceliyor. Hitler, Girit’ten sonra Kıbrıs’ı ondan sonra da Süveyş Kanalı’nı ele geçirmek istiyordu. Ancak Türklerin yardımı olmadan Ortadoğu’ya girmesi olanaksızdı. Türklerin savaşa ikna edilmesi halinde Türk orduları Batum ve Bakü’yü işgal edecekti. Türklerin bu bölgeleri ele geçirmesi zor değildi. Çünkü bölge halkında Türklere karşı sempati vardı ve halkın bir bölümü Türk kökenli idi. Zaten, Türklerin Orta Asya’ya kadar birçok dostları olması ve bu bölgelerde Türk kökenli halkın yaşaması Türkiye’nin önemini açıkça ortaya çıkarıyordu.
Yukarıdaki nedenlerle Hüseyin Nihal Atsız’ın başını çektiği tüm Türkleri aynı bayrak altında toplama amacı güden Turancılık hareketi Hitler tarafından ciddi biçimde desteklendi. Turancılar, Alman Savunma Bakanlığı Ost-ministerium ile yakın çalışmalar yaptılar.

Orta Doğu’nun işgali
David M. Keithly’nin yukarıda sözü geçen kitapta kaleme aldığı gibi Türklerin bu bölgeyi işgal etmesi halinde, Rusların Orta Doğu’ya erişme olasılıkları da tamamen ortadan kalkacaktı. Türklerin savaşa girmesi o sırada daha konuşulmakta olan İsrail Devleti kurulması olasılığını da ortadan kaldırmış olacaktı.
Bu sırada Almanların Basra ve Musul’u ele geçirmesi planlanmıştı. Bu planlama o denli detaylı idi ki bölgede Kürtler dahil kimlerin nasıl davranacağı ve kimlerle masaya oturulacağı plana dahil edilmişti. Alman işgal kuvvetlerinin nasıl oluşturulacağı bile planda yer almıştı. Bu iş için 14. Panzer Bölümü görevlendirilmişti.
Türkiye’nin sonunda savaşa ikna edileceğini düşünen Hitler, Yunanistan üzerinden Türklere malzeme ve mühimmat gönderdi. Alman uçakları da bölgede uçuşlar yaparak işgal planının eksiklerini tamamladı. Bu konudaki savaş haritaları halen tarihçilerin elinde. Anlaşılan Türklerin savaşa girmemesi Hitler’in tüm planlarını alt üst etti ve onu Rusya’ya saldırmaya mecbur etti."

14 Kasım 2015 Cumartesi

Hitler'in kitabı "Kavgam" üzerine bir köşe yazısı...

Cumhuriyet gazetesi köşe yazarı, Celal Üster'in bugünkü makalesi, Adolf Hitler'in kitabı "Kavgam"'ın yeniden basılması hakkında...

"Hitler’in ‘Kavgam’ kitabının telif hakları son bulurken, yayımlanıp yayımlanmaması konusunda tartışma hararetleniyor Almanya, 1945. Müttefik Kuvvetleri ülkeye girerken, ürküye kapılan on binlerce Alman “Kavgam”larını toprağa gömüyordu.
Almanya, 2015. “Kavgam”ları çoktan toprak altından çıkarmış olan Neo-Naziler, Hitler’in “lanetli” kitabını, Ortadoğu ve Doğu’nun savaşı ve kıyımından, yoksulluğu ve yobazlığından göç eden sığınmacıların suratlarına sallıyorlar.
Ama Hitler’in Birahane Darbesi diye bilinen girişiminden ötürü tutuklandıktan sonra, Landsberg Cezaevi’nde hapis yatarken (1925-27) yazdığı “Kavgam”ın bugünlerde yeniden gündeme gelmesinin bir başka nedeni daha var.
Hitler’in 30 Nisan 1945’te Eva Braun’la birlikte intihar edişinin üstünden 70 yıl geçti. Demek, kitabın 70 yıldır Bavyera eyaleti yönetiminin elinde bulunan telif haklarının geçerliliği bu yılın sonunda kalkıyor.

Tartışma yeni değil
Şimdilerde, Almanya başta olmak üzere kimi ülkelerde hâlâ yasak olan “Kavgam” serbestçe yayımlansın mı, yoksa sonsuza dek yasaklı mı kalsın diye tartışılıyor.
Aslında bu tartışma yeni sayılmaz. Hatta ben de tam 14 yıl önce bu tartışmaya kıyısından katılmış, Radikal Kitap’ta bir yazı yazmış; bu yılın martında da Cumhuriyet Kitap’ta görüşümü genişleterek yinelemiştim.
Bilmem, bilinen sözleri yinelemeye gerek var mı?
İnsanların düşüncelerini özgürce ifade edebilmelerini gerçekten savunmanın yolu, en karşı olduğun düşüncelerin bile serbestçe dile getirilebilmesini savunmaktan geçmez mi?
O yüzden, tüm kitaplar gibi “Kavgam”ın da yasaklanmamasından yanayım kuşkusuz.
Ama burada hemen vurgulamam gerekiyor ki, 1989’da İranlı molların hakkında ölüm fetvası çıkardıkları Salman Rushdie’nin “Şeytan Âyetleri” romanı üstündeki gizli-açık yasağın da kalkmasından yanayım.
Hoşgörüsüzlük de başlı başına şiddetin, terörün bir biçimi değil mi?
Kavgam”a dönersek…
Anlaşılan, 2015 başında sayısız yayınevi “Küçük Prens”e nasıl “hücum” ettiyse, 2016 başında da pek çok yayınevi “Kavgam”ı yayımlamaya girişecek.
Kaldı ki, internetin karşı konulmaz gücünü unutmayalım. “Kavgam”ın özgün metnine web’de ulaşmak mümkün. Neo- Nazi sitelerinde ise “Kavgam”dan geçilmiyor.

Eleştirel basım
İlginç bir nokta da, “Kavgam”ın İngiltere’deki yayıncısı Hutchinson’ın Random House tarafından, Random House’un da dev Alman şirketi Bertelsmann tarafından satın alınmış olması. Bu da küreselleşmenin dayanılmaz ironisini getiriyor beraberinde. Almanya’da basılması ve satılması yasak olan “Kavgam”, İngiltere’de bir Alman şirketince yayımlanıyor.
Almanya’daki Çağdaş Tarih Enstitüsü ise konuya farklı bir yaklaşım getiriyor. Enstitü, 2016’nın ocak ayında, “Kavgam”ın eleştirel yorumlar eşliğinde hazırlanmış yeni bir basımını yapacak. Aslı 7 yüz sayfa olan kitabın yeni basımı, eleştirel yorumlarla birlikte 2 bin sayfayı bulacak.
Evet, önümüzdeki yılın ilk günlerinde “Kavgam” kavgası belli ki daha da hararetlenecek.
Benim “kavgam” ise hep yasaklara karşı sürüp gidecek…"