Öne Çıkan Yayın

Günün sözü: "Fransa'ya, "Liberté, égalité, fraternité", "süvari, piyade, ve topçuluk"'dan daha az rehberlik etmiştir."

"Liberté, égalité, fraternité" özdeyişi dilimize "Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik" olarak çevrilebilir. Bu üçlemenin ne a...

19 Nisan 2014 Cumartesi

Kızıl Ordu'nun 1942 kışında düzenlediği "Operasyon Üranüs" ve "Küçük Satürn" harekâtları

Dünkü yazımızda, Paul Karl Schmidt, alias Paul Carell hakkında kısaca bilgi verdikten sonra, aslında bugün, yazarın dilimize çevrilmiş olan kitaplarından birisi olan “Stalingrad’ın sonrası” isimli eserinden bahsetmek istiyordum.

Ancak, kitabın içeriğini daha iyi anlayabilmek için, 1942 yazından itibaren, Sovyetler Birliği haritasında, Don ile Volga arasında ki coğrafyaya ve Kafkaslar’da ki askeri gelişmelere değinmemiz gerektiğini anladım ve bu konuya öncelik verdim.

19 Kasım 1942 tarihinde Kızıl Ordu’nun başlattığı Uranüs harekâtı ile Stalingrad’ı ele geçirme mücadelesi veren Alman 6. Ordusu kuşatılmış, Hitler’in verdiği “Geri çekilmeyin!” emrine uyarak, yarma harekâtına girişmemiştir. 6. Ordu,  1943 Ocak ayı sonuna kadar dayanmış ve bu tarihte teslim olmuştur.


Aslında, Uranüs Harekâtı, Alman ordusunun 1942 yazında başlattığı “Fall Blau” (Operasyon Mavi) operasyonunun 1942 sonbaharında yarattığı stratejik duruma verilmiş bir cevaptı. Alman Genelkurmayı, daha doğrusu, o tarihlerde, Alman ordusunun tüm harekâtlarını yönlendiren Hitler, başarısız geçen 1941 yılından sonra, yeni bir stratejik hedef belirlemişti. O da Güney Ordular grubunun Kafkasya’ya saldırarak, burada ki petrol rezervlerini ele geçirmesiydi. Ancak, güneydoğuya doğru yapılacak bu harekâta katılacak olan bir ordu, kuzeyden ve kuzeydoğudan gelecek karşı saldırılara açık bir hale gelecekti.

Bu olası saldırıların çıkış noktası ise, Volga nehri boyunca Sovyetlerin düzenlediği savunma hatları ve bu hattın en önemli noktası olan Stalingrad şehri idi. Bundan dolayı, bir yandan Kafkaslara saldırırken, diğer taraftan Volga nehrine doğru başka bir saldırı düzenlemek gerekiyordu. Ayrıca, Volga nehri, bir suyolu olarak, İran üzerinden gönderilen Müttefik yardımlarının taşınmasında hayati bir rol oynuyordu. Stalingrad şehrinin, Sovyetler Birliği’nin önemli bir endüstri merkezi olması da diğer bir önemli noktaydı.

Bu iki ayrı hedefe ulaşabilmek için iki ayrı ordu gerekiyordu, ancak, Almanya, 1941 yılı Barbarossa harekâtı’nın kayıplarını bile karşılayamamıştı. Bundan dolayı, Güney ordular grubu A Ordular grubu ve B Ordular grubu şeklinde ikiye ayrıldı. Her iki orduda, Kasım aylarının başına kadar, ilerlediler. Ancak, uzayan hatların getirdiği lojistik sorunları, zaten 1941 yılında zayıf düşmüş bir ordunun ikiye bölünmesi sonucu bu iki yeni ordunun aslında birer “ordu” gücüne sahip olmaması, sonbahar yağmurları ile “General Çamur ”’un çıkarttığı zorluklar ve bilhassa, Stalingrad’da Sovyet askerlerinin gösterdiği inanılmaz inatçı direniş orduların ilerlemesini durdurdu.

Yukarıda belirtildiği, Kızıl Ordu’nun 19 Kasım 1942 tarihinde başlattığı Uranüs harekâtı, ilk aşamada Stalingrad şehir çatışmalarına saplanmış durumda ki 6. Ordu’yu kuşattı. Her düşman saldırısının, bir karşı saldırı başlattığı (olanaklar ölçüsünde) gerçeğinden yola çıkarak, Alman Genelkurmayı’da, kuşatılan 6. Ordu’yu kurtarmak için bir karşı saldırı başlattı. Ancak, zaten iki yeni ordu grubu oluşturarak (A ve B) iyice zayıflamış olan Güney ordular grubunun elinde fazla birlik yoktu. Alman ordusunun, kış koşullarına, Kızıl Ordu’dan daha kötü hazırlandığını ve uyum sağladığını göz önüne alırsak, bu karşı saldırının başarılı olması mümkün değildi. Ancak, Alman Genelkurmayı’nın o tarihlerde bilmediği başka bir yan etkisi oldu.

Stavka’nın (Sovyet Yüksek Komutanlığı) hazırladığı tek karşı saldırı Uranüs değildi. Bu operasyon, Stalingrad’da çarpışan 6. Ordu ile onun kanatlarını koruyan İtalyan ve Romen ordularını hedef alırken, Kafkaslar’da mücadele eden, A Ordular Grubu’da dahil olmak üzere, tüm Güney Alman Ordular grubunu kuşatmayı planlayan, Satürn harekâtı adında, başka bir operasyon daha hazırlanmıştı. Stavka, Satürn Harekâtı adı verilen bu plandan iki nedenden dolayı vazgeçmek zorunda kaldı.
Birinci nedeni, yukarıda ki paragrafta anlattım. İkinci neden ise, Stalingrad’da kuşatılan 6. Ordu’nun beklenilenden daha güçlü bir direniş göstermesiydi. Stavka planlarına göre, 6. Ordu’nun kısa sürede teslim olmasından sonra, bu kuşatmaya ayrılan Sovyet birlikleri de, sözü edilen Satürn harekâtına katılacaklardı. Yukarıda bahsedilen, Alman karşı saldırısını savunmak için ayrılan birlikleri de hesaba katınca, Satürn harekâtının düşünülen boyutlarda gerçekleştirilemeyeceği anlaşıldı. Buna rağmen, ele geçen bu fırsatı kaçırmak istemeyen, Kızıl ordu, bu sefer, 16 Aralık 1942 tarihinde, daha küçük boyutlarda, “Küçük Satürn Harekâtı”’nı başlattı.

İşte, Carell “Stalingrad’ın sonrası” ismini verdiği kitabında, bu operasyondan başlayarak, Doğu cephesinde ki gelişmeleri, Almanların gözünden anlatır. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder