Öne Çıkan Yayın

Günün sözü: "Fransa'ya, "Liberté, égalité, fraternité", "süvari, piyade, ve topçuluk"'dan daha az rehberlik etmiştir."

"Liberté, égalité, fraternité" özdeyişi dilimize "Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik" olarak çevrilebilir. Bu üçlemenin ne a...

22 Ağustos 2015 Cumartesi

Fransız tankları hem sayısal hem kalite bakımından Alman tanklarından üstün mü? Bölüm - I

1940 Batı/Fransa seferi ile ilgilenen herkesin en çok şaşırdığı konulardan birisi, söz konusu seferde, Fransız tanklarının hem sayısal hem kalite bakımından, Alman tanklarından üstün olduğu gerçeğidir.

1940 Batı seferi öncesinde, Fransız ordusunda 94 tümen savaşa hazır haldeydi. Bu yaklaşık, 2.250.000 adet asker yapmaktaydı.Fransız topçusu, sayısal olarak bir üstünlüğü sahip olsa da, topların çoğu, 1. Dünya Savaşı'ndan kalma, modası geçmiş toplardı.

Bu bilgilerden yola çıkarak, Fransız topçusunun, muharebelerde tank birliklerine  ya çok az ya da hiç destek ateşi sağlamadığını/sağlayamadığını yazabiliriz. (...ki, Fransız zırhlı doktrininde zaten bu tipde bir düşünce ve planlamaya yer yoktu!)

Her ne kadar, Fransız tankları, Somua ve Char tipleri, Alman tanklarından bir çok açıdan üstünseler de, komuta düzeyinin sahip olduğu "taktiksel doktrin" tankları, hâlâ, bir "piyade destek" silahı olarak görüyordu. Bundan dolayı, tank tümenlerinin muharebe alanlarında, bağımsız bir birlik olarak operasyonel düzeyde kullanımı mümkün değildi. Ayrıca, alelacele 1940 yılında kurulan, bir kaç Fransız tank tümenlerinde ki tank sayısı, Alman tank tümenlerindekilerin neredeyse yarısı idi.

Bir kaynağa göre, savaşa katılan müttefik tanklarının sayısı 1.300 adetti. Ancak, bunlar birer tank tümeni olarak muharebeye gönderilmek yerine, çok sayıda piyade tümenine destek olmaları için dağıtıldı. Bu uygulamanın, ne tank tümenlerine, ne de piyade tümenlerine bir faydası oldu.

Fransız tanklarını sahip oldukları teknik özellikler açısından incelersek:

Genel olarak, tüm müttefik tankları, kendi sınıfları içinde karşılaştırıldığında, hafif, orta ve ağır olarak, Alman rakiplerinden, zırh kalınlığı ve ateş gücü bakımından üstündüler.

Bunun acısını, 1940 batı seferinde, en çok Alman tanksavarcıları çekmiştir. Bir,iki istisna dışında, ellerinde, ana tanksavar silahı olan 37 mm. PAK (Panzer abwehr kanone: "Tank savar silah") etkisiz kalmıştır. Alman askerlerini kendi aralarında "PAK" kısaltmasını "Panzer anklopf kanone: Tank tıklatma silahı" olarak değiştirmişlerdir. (Not:Anklopfen: Kapıyı çalmak anlamına gelir!)

R-35, 1935 yılında planlanmış ve 1940 tarihinde, 850 adetle Fransız ordusunun mevcudunda ki birinci sırayı almıştır. Piyadeye destek amacıyla planlanmıştı. Bundan dolayı ortalama hızı saatte 12 mil idi. 2 mürettebatlı, 10 tonluk ağırlığı sahip hafif bir tanktı. 45 mm.lik zırhı ve 37 mm.lik bir topu vardı. Çok yavaş olduğundan, (piyadenin eşlik edebileceği bir hızda olması gerekiyordu!) operasyonel bir düzeyde kullanılması mümkün değildi. 7.5'lik bir makinalı tüfeği vardı. Tüm bunların yanında en büyük dezavantajı, taretin tek kişilik olmasıydı. Buna bağlı olarak, komutan aynı zamanda, top nişancısı, doldur/boşaltıcı ve telsizci olarak görev yapmak zorunda kalıyordu.

Diğer bir değişle, aynı anda 4 görevi birden yerine getirmeye çalışan komutanın, muharebe alanında ki gelişmelere/hareketliliğe hakim olması, doğal olarak imkansız idi. Bu da, tankın bir silah olarak taktiksel açıdan bile kullanımını çok sınırlıyordu.

İlginizi çekebilecek diğer yazılar:
Tank

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder