Öne Çıkan Yayın

Günün sözü: "Fransa'ya, "Liberté, égalité, fraternité", "süvari, piyade, ve topçuluk"'dan daha az rehberlik etmiştir."

"Liberté, égalité, fraternité" özdeyişi dilimize "Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik" olarak çevrilebilir. Bu üçlemenin ne a...

19 Eylül 2014 Cuma

2. Dünya Savaşı’nda, Batı Avrupa ve Balkanlar’da, düzensiz birliklerin (gerilla) faaliyetleri!

Gerilla savaşı, 2. Dünya Savaşı’nı konu alan eserler arasında, ender olarak incelenmiştir. Nazi Almanya’sı tarafından işgal edilen her ülkede, belirli bir tarihten itibaren, farklı düzeylerde ve şekillerde bir direniş hareketi başlamıştı.

Norveç, Belçika, Hollanda, Çek Cumhuriyeti gibi az nüfuslu ülkelerde, doğal olarak “düşük yoğunluklu” bir direniş oluşurken, Yugoslavya ve S.S.C.B. örneklerinde geniş bir coğrafyada, uzun süreli ve şiddetli bir gerilla hareketi ortaya çıkmıştır.

Fransa ve Yunanistan, içinde bulundukları farklı sosyo-politik ortam nedeniyle, geç başlayan ve kendi içinde bile bölünen bir direniş oluşumuna sahip olmuşlardır. Savaşın başlangıcında, Naziler, Yugoslavya haricinde, yukarıda sayılan ülkelerde çok sert bir işgal yönetimi uygulamadılar. Ancak, savaşın yavaş yavaş kendi aleyhlerine dönmesiyle, sertleşen işgal yönetimine tepki olarak, yerel halk, direnişi desteklemeye başlamıştır.

Savaş başlamadan önce, İngiliz, Sovyet ve Amerikan ordularında, cephe gerisinde ki düzensiz birlikleri destekleme konusu neredeyse hiç ele alınmamıştı. Avrupa ana kıtasında, Yugoslavya ve Yunanistan’ın Almanlar tarafından işgali ile Müttefiklerin konvansiyonel düzeyde bir kara harekâtına girişmeleri ihtimali ortadan kalktı. Bu koşullarda yapılacak olan birkaç seçenek kalmıştı.

-Komando harekâtları

-Stratejik bombardıman

-Gerillalara lojistik ve askeri destek

22 Temmuz 1940’dan itibaren İngilizlerin kurduğu SOE (Special Operations Executive; BN: Özel Harekât Birimi) ve 13 Haziran 1942’den itibaren de, Amerikalıların kurduğu OSS (Office of Strategic Services; BN: Stratejik Hizmetler Bürosu) Norveç’ten, Yunanistan’a kadar uzanan bir coğrafyada, gerilla hareketlerini destekleyici faaliyetlerde bulundular.

Genelde tek bir bombardıman veya kargo uçağı tarafından Alman işgali altında ki bölgelere, geceleri paraşütle malzeme, silah ve cephane atılıyordu. Bu metotla, ancak, sınırlı sayıda lojistik destek sağlanabildiği için, Batı cephesinde, Normandiya çıkartmasına kadar Alman birliklerine büyük oranda bir zarar verilemedi. Ayrıca, Almanlar, gerilla saldırısının gerçekleştiği bölge halkına karşı acımasızca misillemelere giriştiklerinden, gerek bölge halkı gerekse direnişçiler, çoğu zaman bir ikilemle karşı karşıya kalıyorlardı.

Asimetrik savaşın en önemli örneklerinden birisi olan, “gerilla savaşı”, sadece coğrafi veya askeri avantaj ve dezavantajların yanında, sosyal ve politik unsurların da etkisi altındaydı. Yugoslavya ve Fransa’da, Nazi ideolojisine sempati duyan ve/veya komünist felsefeden ve savunucularından nefret eden çok kişi, işgalci Almanlarla işbirliği yapıyordu. Bilhassa, Yugoslavya’da Çetniklerle, komünist partizanlar arasında ki çatışmalar, işgalci Almanlarla Yugoslav partizanlar arasında ki mücadele kadar önemliydi. (Hatta daha uzun bir geçmişe dayanıyordu. Bu konu, başka bir yazıda ele alınacak kadar önemli!)

Ama ne olursa olsun, direnişçi grupların faaliyetleri hiçbir zaman organize askeri birliklerin gerçekleştirdikleri harekâtlarla karşılaştırılamaz. Unutmamak lazım ki, düşmanın işgalinde ki bir coğrafyada gerek sayı gerekse donanım açısından hiçbir zaman tam teşekküllü bir askeri birlikle çatışmaya girebilecek düzeye erişemezlerdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder