Öne Çıkan Yayın

Günün sözü: "Fransa'ya, "Liberté, égalité, fraternité", "süvari, piyade, ve topçuluk"'dan daha az rehberlik etmiştir."

"Liberté, égalité, fraternité" özdeyişi dilimize "Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik" olarak çevrilebilir. Bu üçlemenin ne a...

7 Ocak 2017 Cumartesi

"Alternatif tarih" yazarı Peter G. Tsouras'ın kitabı hakkında köşe yazısı!

Milliyet gazetesinde, Yaman Törüner'in köşesinde, 02 Ocak tarihinde yayınlanmış olan bu yazıyı atlamışız. Kitabı okudum, Yazarın diğer eserlerinden 2 tanesi de var. Ağırlıklı olarak Anglo-Sakson edebiyatında kendine yer bulmuş olan "alternatif tarih" dalında çok sayıda kitap yazmıştır. Köşe yazısında belirtilen varsayımları, ucu açık bir biçimde, üyelerin yorumlarına bırakıyorum.
"Almanya, İkinci Dünya Savaşı’nı Türkiye’nin savaşa girmemesi yüzünden kaybetti. Hitler ‘Kavgam (Mein Kampf)’ isimli kitabında hiçbir ülkenin aynı anda iki ayrı cephe açmaması gerektiğinden bahsediyordu. Bu prensibe her zaman dikkat etti. Ancak Romanya işgalinin ardından o bölgedeki petrolün Almanya’nın savaş sırasındaki petrol ihtiyacını karşılayamayacağını gördü.

Savaşı kazanması için Kafkasya bölgesindeki veya Orta Doğu’daki petrolü ele geçirmesi gerekiyordu. Her iki bölge için de Türkiye ile işbirliği yapması gereği vardı. Türkiye bir oyalama taktiği uyguluyor, savaşan tarafları idare ediyordu.
Hitler’in ise beklemeye tahammülü yoktu, Rus cephesini açmak zorunda kaldı. Rusya’da başarılı olamaması giderek içeride ve cephelerde zayıflamasına ve savaşı kaybetmesine neden oldu.
Batum ve Bakü
Peter G.Tsouras’ın ‘Hitler Triumphant-Alternate Histories of World War II’ isimli kitabında Paddy Griffith, bu konuyu inceliyor. Hitler, Girit’ten sonra Kıbrıs’ı ondan sonra da Süveyş Kanalı’nı ele geçirmek istiyordu. Ancak Türklerin yardımı olmadan Ortadoğu’ya girmesi olanaksızdı. Türklerin savaşa ikna edilmesi halinde Türk orduları Batum ve Bakü’yü işgal edecekti. Türklerin bu bölgeleri ele geçirmesi zor değildi. Çünkü bölge halkında Türklere karşı sempati vardı ve halkın bir bölümü Türk kökenli idi. Zaten, Türklerin Orta Asya’ya kadar birçok dostları olması ve bu bölgelerde Türk kökenli halkın yaşaması Türkiye’nin önemini açıkça ortaya çıkarıyordu.
Yukarıdaki nedenlerle Hüseyin Nihal Atsız’ın başını çektiği tüm Türkleri aynı bayrak altında toplama amacı güden Turancılık hareketi Hitler tarafından ciddi biçimde desteklendi. Turancılar, Alman Savunma Bakanlığı Ost-ministerium ile yakın çalışmalar yaptılar.

Orta Doğu’nun işgali
David M. Keithly’nin yukarıda sözü geçen kitapta kaleme aldığı gibi Türklerin bu bölgeyi işgal etmesi halinde, Rusların Orta Doğu’ya erişme olasılıkları da tamamen ortadan kalkacaktı. Türklerin savaşa girmesi o sırada daha konuşulmakta olan İsrail Devleti kurulması olasılığını da ortadan kaldırmış olacaktı.
Bu sırada Almanların Basra ve Musul’u ele geçirmesi planlanmıştı. Bu planlama o denli detaylı idi ki bölgede Kürtler dahil kimlerin nasıl davranacağı ve kimlerle masaya oturulacağı plana dahil edilmişti. Alman işgal kuvvetlerinin nasıl oluşturulacağı bile planda yer almıştı. Bu iş için 14. Panzer Bölümü görevlendirilmişti.
Türkiye’nin sonunda savaşa ikna edileceğini düşünen Hitler, Yunanistan üzerinden Türklere malzeme ve mühimmat gönderdi. Alman uçakları da bölgede uçuşlar yaparak işgal planının eksiklerini tamamladı. Bu konudaki savaş haritaları halen tarihçilerin elinde. Anlaşılan Türklerin savaşa girmemesi Hitler’in tüm planlarını alt üst etti ve onu Rusya’ya saldırmaya mecbur etti."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder